Examples of using "Favourable" in a sentence and their turkish translations:
Durum olumlu görünüyor.
Film olumlu eleştiriler aldı.
Bu, Rusya'da seyahat etmek için en uygun dönemdir.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.