Translation of "Against" in Turkish

0.137 sec.

Examples of using "Against" in a sentence and their turkish translations:

I'm against violence against women.

Kadınlara yönelik şiddete karşıyım.

- We are against war.
- We're against war.

Biz savaşa karşıyız.

- I'm against the marriage.
- I'm against marriage.

Evliliğe karşıyım.

- They are discriminated against.
- They're discriminated against.

Onlar ayrımcılık yapıyorlar.

- Everybody is against me.
- Everyone is against me.

Herkes bana karşı.

- I'm against the war.
- I am against war.

Savaşa karşıyım.

Something against women.

geçmek bilmeyen izleri ele alacak.

I'm against it.

Ben buna karşıyım.

I'm against marriage.

Evliliğe karşıyım.

Everyone's against me!

Herkes bana karşı değil!

We're against it.

Biz buna karşıyız.

- I am completely against it.
- I'm completely against it.

Tamamen ona karşıyım.

- That's against the law.
- This is against the law.

O, yasalara aykırıdır.

- It's not against the law.
- It isn't against the law.

Bu, yasalara aykırı değil.

- I have nothing against them.
- I have nothing against her.

Onlara karşı bir şeyim yok.

- This goes against my principles.
- This is against my principles.

Bu benim prensiplerime aykırı.

And not against it?

nasıl olur peki?

To safeguard against complacency,

kötümser olmak daha iyi değil mi,

Country against the invader!

savunmaları için ısrarla baskı yapıyordu.

Especially against those gangs,

örgütlenmeye başlamıştı.

Could spell against you

size karşı büyü yapabilirdi

against William the Conqueror.

Hastings Savaşı'nda savaştılar .

That's against the law.

O, yasalara aykırıdır.

It's against the rules.

Bu kurallara aykırıdır.

That's against the contract.

O, sözleşmeye aykırıdır.

I'm against the bill.

- Faturaya itirazım var.
- Ben tasarıya karşıyım.

I contended against falsehood.

Sahteciliğe karşı savaştım.

He's biased against Christianity.

O, Hristiyanlığa karşı ön yargılı.

People struggled against poverty.

İnsanlar yoksulluğa karşı mücadele etti.

Fate turned against him.

Kader ona karşı döndü.

She testified against him.

O, onun aleyhine tanıklık etti.

I stand against it.

Ben ona karşı duruyorum.

I am against war.

Savaşa karşıyım.

Luck is against me.

Şans benden yana değil.

I bid against him.

Ona karşı teklif verdim.

It's against my religion.

- O benim dinime karşı.
- O benim inancıma karşı.

I'm against big government.

Büyük hükümete karşıyım.

Austria played against Australia.

Avusturya, Avustralya'ya karşı oynadı.

It's against the law.

Bu, kanuna aykırı.

I'm against that resolution.

Ben o karara karşıyım.

They're all against me.

Onların hepsi bana karşı.

You're all against me.

Hepiniz bana karşısınız.

It's against my principles.

Bu ilkelerime aykırı.

I fought against sleep.

Uykuya karşı mücadele ettim.

They're against animal abuse.

Onlar hayvanların yanlış kullanılmasına karşılar.

Are you against abortion?

Kürtaja karşı mısınız?

Nobody voted against it.

Kimse ona karşı oy kullanmadı.

Tom voted against you.

Tom sana karşı oy kullandı.

They voted against it.

Onlar buna karşı oy kullandı.

Tom voted against it.

Tom buna karşı oy kullandı.

It's against my morals.

Bu benim ahlakıma aykırı.

Is everyone against him?

Herkes ona karşı mı?

We're fighting against time.

Biz zamana karşı mücadele ediyoruz.

Tom is against it.

Tom ona karşı.

Tom decided against it.

Tom ona karşı aleyhte karar verdi.

It goes against logic.

Bu, mantığa aykırı.

Hierarchy is against equality.

Hiyerarşi eşitliğe karşıdır.

That's against the rules.

- Bu kurallara aykırıdır.
- Bu kurallara karşıdır.
- Bu yasalara aykırıdır.

I'm against the war.

Savaşa karşıyım.

I'm against the marriage.

Ben evliliğe karşıyım.

They turned against Germany.

Onlar Almanya'ya karşı çıktı.

He warned against violence.

O, şiddete karşı uyardı.

Tom is against smoking.

Tom sigara içmeye karşı.

Tom testified against Mary.

Tom Mary'nin aleyhinde tanıklık etti.

Are you against recycling?

Geri dönüşüme karşı mısınız?

Bigots work against democracy.

Yobazlar demokrasiye karşı çalışır.

We are against globalization.

Biz küreselleşmeye karşıyız.

Cry out against injustice!

Haksızlığa karşı haykır!

We're against nuclear weapons.

Nükleer silahlara karşıyız.

We're completely against it.

Buna tamamen karşıyız.

I'm not against anybody.

Ben kimseye karşı değilim.

We're not against it.

Buna karşı değiliz.

I voted against that.

Ben ona karşı oy verdim.

I voted against you.

Sana karşı oy verdim.

Layla rebelled against authority.

Leyla otoriteye isyan etti.

Tom rebelled against authority.

Tom otoriteye karşı isyan etti.

- I'm against the death penalty.
- I am against the death penalty.

- Ben idam cezasına karşıyım.
- Ölüm cezasına karşıyım.

- I sue against them all.
- I file suits against them all.

Hepsine dava açıyorum.

- Tom shoved Mary against the wall.
- Tom pushed Mary against the wall.
- Tom shoved Mary up against the wall.

Tom Mary'yi duvara doğru itti.

- Condoms offer protection against STDs.
- Condoms offer protection against sexually transmitted diseases.

Prezarvatifler seksüel hastalıkların geçmesinden korurlar.

- The wind blew against the sail.
- The headwind blew against the sail.

Karşıdan esen rüzgar yelkenliye karşı patladı.

- Place the ladder against the wall.
- Put the ladder against the wall.

Merdiveni duvara doğru koy.

And rising up against adversity,

ve zorluklara karşı gelmiş.

We'll revolt against this disorder.

bu kargaşaya meydan okuyacağız.

She has security against robbery,

soygunculuğa karşı koruma altında

I protest against my condemnation.

Mahkumiyetimi protesto ediyorum.

against foreign trade targeting imports.

yabancı ticarete engeller koymak istiyordu. Özellikle ithalatı hedef alıyordu.

The students revolted against authority.

Öğrenciler otoriteye karşı ayaklandılar.

We sailed against the wind.

Rüzgara karşı yelken açtık.

Insure your house against fire.

Evinizi yangına karşı sigortalayın.

What turned her against you?

Onu sana karşı döndüren nedir?