Examples of using "Travelling" in a sentence and their turkish translations:
Ben geziyordum.
Tlaloc seyahat etmekten hoşlanır.
Ben uçakla seyahat ediyorum.
Ben metro ile seyahat etmekten nefret ederim.
Geziyorum.
Yarın Paris'e gidiyorum.
O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.
O, hava yoluyla yurtdışına seyahat etmekten hoşlanıyor.
Ben seyahat etmekten nefret ediyorum.
Ben yalnız seyahat ediyorum.
Babam seyahat etmeye alışkın.
O, arkadaşıyla seyahat etmeye gitti.
Dünyayı seyahat etmekten hoşlanıyor gibi görünüyorsun.
O, gezmeye çok para harcar.
Uçakla seyahat etmektense trenle seyahat etmeyi tercih ederim.
Tlaloc seyahat etmeyi sever.
O seyahat için yığınla para harcar.
Seyahat etmek önemli miktarda kirliliğe neden olur.
Birkaç günlüğüne tatile çıkabilirdik.
Onun seyahate gitmek için yeterli parası yok.
Ben gerçekten seyahat etmeyi seviyorum.
Ebeveynim bir haftadır denizaşırı ülkelerde seyahat ediyor.
Seyahat kendime izin veremediğim bir lüks.
Seyahat etmekten hoşlanmıyorum.
Hiç seyahate gidebilmeyi diledin mi?
Seyahat hayatın en acı zevklerinden biridir.
Zengin olsam, her yere seyahate giderim.
Ben 8 Ocak'ta seyahat ediyor olacağım.
Yolculuk etmek bugünlerde kolaydır.
Ben trenle seyahat etmeyi seviyorum.
- Yalnız seyahat ediyorum.
- Yalnız geziyorum.
- Yalnız yolculuk ediyorum.
Seyahat etmeyi severim.
- O seyahati sever.
- O, seyahat yapmayı sever.
Karım ben yurt dışında seyahat ediyorken beni sık sık aradı.
Zengin olsam zamanımı seyahat ederek geçiririm.
Bu, Rusya'da seyahat etmek için en uygun dönemdir.
Tom, bir gezici satış temsilcisidir.
Ucuz bir otelde kalarak seyahat giderlerini tasarruf etti.
O egzotik yerlere seyahat etme fikrine saplantılıydı.
Tesadüfen her ikimiz de aynı trende seyahat ediyorduk.
- O seyahat etmeyi sever.
- Gezmeyi sever.
Aya gitmek için NASA'nın şimdiye kadar tasarladığı en büyük roket gerekiyordu.
Tom dünyada seyahat ediyor.
Gemiyle seyahat etmeyi gerçekten seviyorum.
Turistler seyahat ederken yerel kültürlere uymaya dikkat etmeliler.
Tren saatte 80 km hızla ilerliyor.
O, seyahat etmeyi gerçekten çok sever.
Trenle gitmeyi, uçakla gitmeye tercih ederim.
Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır, Dünya onlardan biridir.
Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.
Bu yüzden Başkanı'n ana görevi tüm dünyayı gezmek ve
Birçok gezgin gidecekleri yerlere trenle seyahat etme yerine bir araba kiralamaya karar verdiler.
O günlerde seyahat etmek çok daha zordu.
Dünyayı dolaşıyor.
Ben trenle seyahat etmeyi severim.
Trende seyahat ederken, ben pencereden başımı çıkardım ve benim kepim uçtu.
Tom Afrika'da seyahat ederken sıkmaya yakalandı.
Onun seyahat için büyük bir merakı var.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
Onlar yiyecek veya içecek olmadan ve bir tek evle karşılaşmadan, büyük bir ormanın içinde iki gün seyahat etmeye gittiler ve her gece onlar ormanda olan vahşi hayvanların korkusu ile ağaçlara tırmanmak zorunda kaldılar.