Translation of "Entrance" in Turkish

- Where is the entrance?
- Where's the entrance?

- Giriş nerededir?
- Giriş nerede?

- This is not the entrance.
- This isn't the entrance.

Bu, giriş değil.

There's a back entrance.

Bir arka giriş var.

Neither entrance, nor exit.

Ne giriş ne de çıkış.

There's no entrance fee.

Giriş ücreti yok.

Don't leave the entrance unprotected.

Girişi korunmasız bırakmayın.

Tom walked toward the entrance.

Tom girişe doğru yürüdü.

He failed the entrance exam.

O, giriş sınavında başarısız oldu.

He passed the entrance examination.

Giriş sınavını geçti.

The protesters barricaded the entrance.

Protestocular girişe barikat kurdular.

Please use the north entrance.

Lütfen kuzey girişini kullanın.

Two dogs guard the entrance.

İki köpek girişi koruyor.

Someone is guarding the entrance.

Birisi girişi koruyor.

Tom failed the entrance exam.

Tom giriş sınavında başarısız oldu.

- Where is the entrance to the museum?
- Where's the entrance to the museum?

- Müzenin girişi nerede?
- Müzenin girişi neresi?

A car stopped at the entrance.

Girişte bir araba durdu.

He couldn't pass the entrance examination.

Giriş sınavını geçemedi.

She took the entrance exam yesterday.

Dün giriş sınavına girdi.

How much is the entrance fee?

Giriş ücreti ne kadardır?

Tom was standing near the entrance.

Tom girişe yakın duruyordu.

I'm prepared for the entrance examination.

Giriş sınavı için hazırım.

He'll certainly pass the entrance exam.

O kesinlikle, giriş sınavını geçecek.

- Why did you fail the entrance examination?
- Why did you fail on the entrance examination?

- Neden giriş sınavında başarısız oldun?
- Neden giriş sınavını başarmadın?

How much does an entrance ticket cost?

Bir giriş bileti ne kadar?

Entrance is restricted to those above 18.

Giriş 18 yaş üstü olanlara sınırlandırılmıştır.

I know how to make an entrance.

Nasıl giriş yapacağımı biliyorum.

Wait at the entrance to this building.

Bu binanın girişinde bekle.

Our entrance examination was near at hand.

Giriş sınavımız çok yakındı.

Yesterday she sat for the entrance examination.

O dün giriş sınavına girdi.

He's likely to pass the entrance examination.

Giriş sınavını geçmesi muhtemeldir.

She found him standing near the entrance.

O, onu girişin yanında dururken buldu.

Nobody's standing in front of the entrance.

Girişin önünde kimse ayakta durmuyor.

Is this an entrance to another dimension?

Bu, başka bir boyut için bir giriş mi?

Where can I buy an entrance ticket?

Nereden giriş bileti alabilirim?

- I must sit for the entrance examination next year.
- I have to take the entrance exams next year.

Gelecek yıl giriş sınavlarına girmek zorundayım.

He is bound to pass the entrance examination.

O giriş sınavını geçmek zorunda.

Some people were hanging around at the entrance.

Bazı insanlar girişte oyalanıyorlardı.

She saw a young man at the entrance.

O, girişte genç bir adam gördü.

I hear you passed the entrance exam. Congratulations!

Giriş sınavını başardığını duyuyorum. Tebrikler!

Please hand in the papers at the entrance.

Lütfen girişte evrakları teslim edin.

I congratulated him on passing the entrance exam.

Giriş sınavını geçtiği için onu tebrik ettim.

I have to take the entrance examination today.

Bugün giriş sınavına girmek zorundayım.

My brother is taking the entrance examination today.

Erkek kardeşim bugün giriş sınavına giriyor.

The construction blocked the entrance to the street.

İnşaat, caddeye girişi engelledi.

The entrance to the toilet is very dirty.

Tuvaletin girişi çok kirli.

Where is the entrance to the dragon's cave?

Ejder mağarasına giriş nerede?

He is busy preparing for the entrance examination.

O, giriş sınavı için hazırlanmakla meşgul.

Are you going to take the entrance examination?

Giriş sınavına girecek misin?

They caught up with him at the entrance.

Girişte ona yetiştiler.

No one's standing in front of the entrance.

Hiç kimse girişin önünde durmuyor.

Next week, I will sit a university entrance examination.

Gelecek hafta, üniversiteye giriş sınavına gireceğim.

The entrance ceremony will be held at 10 o'clock.

Giriş töreni saat onda düzenlenecek.

Can you tell me where the subway entrance is?

Metro girişinin nerede olduğunu bana söyleyebilir misin?

I must sit for the entrance examination next year.

Ben gelecek yıl giriş sınavına katılmalıyım.

We saw a pregnant cat near the casino entrance.

Kumarhane girişinin yakınında hamile bir kedi gördük.

- We are supposed to take off our shoes at the entrance.
- We're supposed to take off our shoes at the entrance.

- Girişte ayakkabılarımızı çıkarmamız gerek.
- Girişte ayakkabılarımızı çıkarmamız gerekiyor.

Please wait for me at the entrance of the building.

Lütfen beni binanın girişinde bekle.

My father says he failed in the entrance examination twice.

Babam giriş sınavında iki kez başarısız olduğunu söyler.

Taro is very likely to pass the university entrance examination.

Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.

I hope that my sister will pass the entrance examination.

Kız kardeşimin giriş sınavını geçeceğini umuyorum.

He's studying hard so he can pass the entrance exam.

Giriş sınavını geçebilsin diye, o sıkı çalışıyor.

Because the entrance was locked, we couldn't enter the house.

Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.

I will make every effort to pass the entrance examination.

Giriş sınavını geçmek için elimden geleni yapacağım.

The President's guards are stationed in front of the entrance.

Devlet başkanının korumaları girişin önünde konuşlandırıldılar.

Fadil had twenty entrance and exit wounds, yet he survived.

Fadıl'ın yirmi tane giriş ve çıkış yarası vardı ama yine de hayatta kaldı.

Of course, the entrance is at the top of the stairs

tabi birde girişinin merdivenin en üst basamağında olması

He blamed his teacher for his failure in the entrance examination.

O giriş sınavında başarısızlığı için öğretmenini suçladı.

Let's meet in front of the main entrance at two-thirty.

Saat ikide ana girişin önünde buluşalım.

She studied hard in order not to fail the entrance exam.

O, giriş sınavında başarısız olmamak için çok çalıştı.

He is working hard in order to pass the entrance examination.

Giriş sınavını geçmek için çok çalışıyor.

Tom and Mary sat at a table close to the entrance.

Tom ve Mary girişe yakın bir masada oturdu.

Looks like there's another entrance. That's probably how the snake got in.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

It was difficult for me to find the entrance to that building.

O binanın girişini bulmak benim için zordu.

I was admitted to school without having to take an entrance examination.

Bir giriş sınavına katılmak zorunda kalmadan okula kabul edildim.

There was a crowd of people at the entrance of the theater.

Tiyatronun girişinde bir insan kalabalığı vardı.

Mayor Tom Jackson greeted his supporters at the entrance of the hotel.

Belediye Başkanı Tom Jackson otelin girişinde destekçilerini selamladı.

There is no security at the entrance of this restaurant at all.

Bu restoranın girişinde hiç güvenlik yok.

I found out that you had successfully passed the entrance exam. Congrats!

Giriş sınavını başarılı şekilde geçtiğini öğrendim. Tebrikler!

And then I blocked off the entrance a little bit with the snow.

Girişi de biraz  karla kapattım.

[Bear] Looks like there's another entrance. That's probably how the snake got in.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

[Bear] Looks like there's another entrance. That's probably how the snake got in.

Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.

entrance exams start. South Korean schools spend whatever they need to guarantee the

başladığında tüm ülke durur. Güney Kore okulları oğlanlarının ve kızlarının

We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam.

Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.

If you had made more effort, you would have passed the entrance examination.

Daha fazla çaba sarf etseydin, giriş sınavını geçerdin.

- Admission is free.
- Entrance is free of charge.
- Entry is free of charge.

Giriş ücretsizdir.

Both of them worked hard so that they could pass the entrance examination.

Onların ikisi de giriş sınavını geçebilmek için çok çalıştı.

- All you have to do is to read this book to pass the entrance examination.
- All you have to do to pass the entrance examination is to read this book.

Giriş sınavını geçmek için tüm yapmanız gereken bu kitabı okumaktır.

- How much is the entrance fee?
- How much does it cost to get in?

- Giriş ücreti ne kadar?
- İçeri girmenin ücreti ne kadar?

In all likelihood, you will pass the entrance exam if you use this textbook.

Büyük bir ihtimalle, bu ders kitabını kullanırsan, giriş sınavını geçeceksin.

At the entrance of a Japanese house, visitors are generally asked to take off their shoes.

Bir Japon evinin girişinde ziyaretçilerden genellikle ayakkabılarını çıkartmaları istenir.

"Pardon me, where is the entrance to the dragon's cave?" "You don't want to go there."

"Affedersiniz, ejderha mağarasının girişi nerede?" "Oraya girmesen daha iyi."

It is known all over the world that, in Japan, students have to take difficult entrance examinations to enter universities.

Japonya'da öğrencilerin üniversitelere girmek için zor sınavlara girmeleri gerektiği tüm dünyada bilinmektedir.