Examples of using "Discussing" in a sentence and their turkish translations:
Sen ne tartışıyorsun?
Tartışmaya değmez.
Biz onu tartışıyoruz.
Onlar sorunu tartışıyorlar.
O, tartışmaya değer bir şey.
Onu hâlâ tartışıyoruz.
Biz hâlâ onu tartışıyoruz.
Onlar ne tartışıyor?
O tartışmaya değmez.
Konu tartışmaya değer.
Onlar sorunu tartışıyorlar.
Bunu tartışırken rahat değilim.
Hâlâ o konuyu tartışıyoruz.
O hangi konuları tartışıyor?
O konu tartışılmaya değer.
Bir sonraki projeyi tartışıyorlar.
Tartışmaya değer sorular bunlar.
Neden bunu tartışıyoruz?
Biz hâlâ o sorunu tartışıyoruz.
Bu sorun tartışılmaya değer.
şu an Ayasofya'yı tartışmayı bırakın Ayasofya yoktu bile
Kurul sosyal yardımı görüşüyor.
Bununla birlikte konu tartışmaya değer.
Burada bunu tartışırken rahat değilim.
Bunu şimdi tartışıyor olmamalıyız.
Neden bunu bile tartışıyoruz?
Planlarını tartışarak dört saat harcadılar.
Bütün gece sorunu tartışmayı sürdürdük.
Onunla işini tartışıyorduk.
Ben dini tartışmaktan kaçınmayı tercih ederim.
Konuyu tartışmak bizi herhangi bir yere götürmez.
Tom ve Mary durumu görüşüyorlar.
Tom ve Mary problemi tartışıyorlar.
Tom'la o sorunu tartışıyordum.
Tom ve Mary hâlâ tartışıyorlar.
Bunu daha fazla tartışmaya niyetim yok.
Hiçbir grup konuyu tartışarak çok zaman harcamadı.
Patronumla kişisel konuları konuşmaktan imtina ederim.
Sorunumu tartışmaya geri dönebilir miyiz?
Meseleyi daha fazla tartışmanın faydası yok.
Tom ve Mary şimdi sorunu tartışıyoruz.
Tom Mary ile işini tartışmayı sevmez.
Tom, Mary ve John'un sorunu tartıştığını duydu.
Değiştiremeyeceğimiz şeyleri tartışarak zaman kaybetmeyelim.
Bunu tartışmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Biz çoğunlukla politika tartışarak bütün gece otururduk.
Yorumlarını tartıştığımız konuyla sınırla.
Tom ve Mary sorunlarını John'la görüşüyordu.
Tom ve Mary planı tartışmaya üç saat harcadılar.
Bu konuyu tartışırken ne kadar zaman harcadınız?
Bugün bunu tartışmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Yine bir gün, dinozorlarla ilgili okuma araştırma, çocuklarla tartışıyoruz.
sosyal çevremizde konuştuğumuz bir şey değildi.
İnsanların tartışmaktan kaçınmak istediği bazı şeyler vardır.
Onlar çok önemli bir konuyu tartışıyor görünüyordu.
Şimdiye kadar tartıştığımız şeyi bana tekrar hatırlat.
İnsanlar sorunları tartışmanın bir zaman kaybı olduğuna inanıyorlar.
Tom onu tartışarak çok fazla zaman harcamak istemiyordu.
Kuran'da bütünüyle İsa ve Meryem'den bahseden bir sure var.
Bunu Tom'la tartışmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Bunu daha fazla tartışmanın bir faydası olduğunu sanmıyorum.
özellikle de az önce bahsettiğim uykunun derin evresi.
Bunun bizim tartıştığımız konu ile ilgisi yok.
Bu sorun çok basit, bu yüzden neredeyse tartışmaya değmez.
Bunu ofisimizde tartışıyor olmamız gerektiğini düşünmüyor musun?
Bu konuyu seninle tartışmanın bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Biz sorunu tartışırken, iyi bir fikir buldum.
Tom bunu kendi yaşında biriyle tartışırken daha rahat olabilir.
Tom Mary'ye sorunlarını onunla tartışmak istemediğini söyledi.
Onlar sorunlarını henüz çözemediler ama en azından onları ele alıyorlar.
Sen ve Tom ne hakkında konuşuyordunuz?
Tom, Mary ve John'un finansal durumlarını tartışmalarını dinlememeye çalıştı.
Gösteriyorlardı, şu şudur, şu budur, arkadaşlarıyla tartışıyorlardı.
Tom ve Mary asgari ücretin artırılmasının artılarını ve eksilerini tartışıyorlardı.
Bu problemi Tom'la tartışmayı planlıyorum.
Tom, bitişik odadaki ebeveynlerinin ne konuştuğunu duyup duyamayacağını anlamak için kulağını duvara dayadı.
Anne babasının yan odada ne konuştuğunu acaba duyabilir miyim diye kullağını duvara dayadı.