Examples of using "Diamond" in a sentence and their turkish translations:
Bu elmas gerçek değil.
Elmas doğal olarak serttir.
Elmas pırıl pırıl parlıyordu.
O elmas çaldı.
Bu elmas sahte.
Tom elması çaldı.
O bir elmas keşfetti.
Elmas saf görünüyor.
Bu elmas gerçek mi?
Bu bir taklit elmas.
O gerçek bir elmas mı?
Bu gerçek bir elmas değil.
Bu elmas servet tutar.
- Bu hakiki elmas.
- Bu gerçek bir elmas.
Bu gerçek bir elmas, değil mi?
Tom bunun bir elmas olduğunu söyledi.
Tom Mary'ye bir elmas yüzük aldı.
Tom, Mary'ye elmas bir bilezik verdi.
Bizim beyzbol sahamız çok küçük.
Elmasın sertliği 10'dur.
Bu muhtemelen gerçek bir elmas.
Bu gerçek bir elmas olamaz.
O, elmasla birlikte kaçtı.
Tom Mary'ye elmas bir yüzük verdi.
Tom, Mary'ye elmas bir kolye satın aldı.
Tom, Maria'ya elmas bir yüzük verdi.
Bu elmas gerçek mi yoksa sahte mi?
Elmastan daha sert bir şey yoktur.
Ona elmas bir bilezik verdi.
- Elmas kıymetli bir taştır.
- Elmas değerli bir taştır.
Bu gerçek bir elmas olmalı.
Sen asla gerçek bir elmas görmedin.
Bu, sahte elmastan bir kolyeydi.
Bu elmas ne kadar değerlidir?
Bu elmas yüzük bir servete mal oluyor.
Sami elmas yüzüğünü geri istedi.
Onun gerçek bir elmas olduğunu sanmıyorum.
Hiçbir şey elmas kadar sert değildir.
Elmas gerçek gibi görünüyor.
Elmasa 5,000 dolar değer biçildi.
Tom'un o elması almasına izin veremeyiz.
Elmas yüzüğümü kesinlikle geri istiyorum.
Bu yüzükteki elmas parlatılır.
Hiç kimse onun bir elmas olduğunu söylemedi.
Elmasın kesimi mükemmel.
O çok değerli bir elmas yüzük çaldı.
Tom çok değerli bir elmas yüzük çaldı.
Bu gerçek elmas değil, değil mi?
Bu gerçek bir elmas olmayabilir.
Kate her zaman elmas yüzüğü ile gösteriş yapar.
Tom yontulmamış bir insan.
Tom Mary'ye muhteşem bir elmas yüzük aldı.
Sami elmas yüzüğünü yanına aldı.
Tom Mary'ye bir çift elmas küpe verdi.
Tom'un elması nerede bulduğunu biliyor musun?
Solda iki adet elmas mağazası var.
Bu Jack'in elması.
Dan kasada elması bulamadı.
O, elması sergi salonuna getirdi.
Elması karısına vermedi.
Bu elmas yüzük benim için çok abartılı.
Elmasın değerini tahmin edebilir misin?
Tom Mary'ye bir elmas yüzük vermemeliydi.
Tom Mary'nin parmağına elmas bir yüzük taktı.
Ben bir elmas yüzük takmıyorum, ama mutluyum.
Elmas 1873 yılında bir çocuk tarafından keşfedildi.
O elmas yüzük, bir servete mal oldu.
Tom elması aldı ve ona baktı.
Tom'un çalıntı elması aldığını nasıl bildin?
Elmas için ne kadar para aldın?
Tom odadan ayrılmadan önce Mary'nin elmas kolyesini aldı.
O, elması pencereden atmakla tehdit etti.
O, onu ona elmas bir yüzük alması için ikna etti.
Mary'nin elmas yüzüğünü çalan kişi bendim.
Sol elinin üçüncü parmağına bir elmas yüzük taktı.
Tom'un elması nereye sakladığını bilen adam benim.
Tom evlilik yıldönümü için Mary'ye bir elmas bilezik verdi.
O elması nereden aldığını neden bana söylemiyorsun?
Mary Tom'u ona pahalı bir elmas yüzük almaya ikna etti.
Tom bir elmas ve bir zümrüt arasındaki farkı bilmiyor.
Tom, Mary'nin elmas kolyesini çalan kişi olduğunu itiraf etti.
Bence Tom, Mary'nin elmas yüzüğünü çalan kişi.
O, odasına döndüğünde elmas yüzük gitmişti.
Dan elması zengin bir iş adamının karısından çaldığını iddia etti.
Tom Mary için bir elmas yüzük aldığını hiç kimseye söylemedi.
Annemin elmas yüzüğünü satmaktan başka seçeneği yoktu.
Tom'un sonuçta Mary'ye elmas bir yüzük alması için yeterli parası olmalıydı.
Zengin bir adam olsaydım sana elmas bir yüzük alırdım.
Kate her zaman nişanlısından aldığı büyük elmas yüzükle hava atar.
Tom, Mary'nin elmas kolyesini çalan kişi olduğunu inkar etmedi.
Tom'un sağlam delili yoktu, fakat o, annesinin elmas yüzüğünü çalan kişinin Mary olduğunu düşünüyordu.
Tom restoranda herkesin önünde dizlerinin üzerine çöktü, cebinden bir elmas yüzük çıkardı ve herkes alkışlarken Mary'ye evlenme teklif etti.