Translation of "Conflict" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Conflict" in a sentence and their turkish translations:

The conflict escalates.

Anlaşmazlık tırmanıyor.

Always an ego conflict

Hep bir ego çatışması

I tried to avoid conflict.

Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.

I don't see a conflict.

- Bir çatışma görmüyorum.
- Bir anlaşmazlık görmüyorum.

When did the French conflict happen?

Fransız ihtilali ne zaman oldu ?

The stage was set for conflict.

Artık ortam iyice ısınmış, savaş kaçınılmaz olmuştur.

The bloody European conflict was over.

Kanlı Avrupa çatışması bitti.

"If someday my teachings conflict with science,

"Bir gün benim sözlerimle bilim ters düşerse

It is impossible to resolve the conflict.

Bu çatışmayı çözmek imkansız.

His opinion is in conflict with mine.

Onun fikri benimkiyle çelişiyor.

We have a conflict of interest here.

Bizim burada bir çıkar çatışmamız var.

She is in conflict with her father.

O babası ile çatışma içinde.

How can we de-escalate the conflict?

- Tansiyonu nasıl düşürebiliriz?
- Gerilimi nasıl dindirebiliriz?

Choose a theme related to the underlying conflict.

İçinde çatışma unsuru bulunduran bir tema seçin örneğin

There can be no human society without conflict.

Hiçbir insan toplumu çatışmasız olamaz.

Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.

Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.

He seems to be always in conflict with someone.

O her zaman biriyle uyuşmazlık içinde gibi görünüyor.

There is a great conflict between religion and science.

Din ve bilim arasında büyük bir anlaşmazlık vardır.

The separatist movement is creating conflict within the country.

Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.

Sami and Layla's conflict led to a brutal ending.

Sami ve Leyla'nın çatışması acımasız bir sona yol açtı.

- Our interests conflict with theirs.
- Our interests clash with theirs.

Bizim çıkarlarımız onlarınki ile çatışıyor.

Only in love are unity and duality not in conflict.

Birlik ve ikilik yalnızca aşkta çatışma içinde değildir.

The United Nations sent troops to intervene in the conflict.

Birleşmiş Milletler, anlaşmazlığa müdahale etmek için birlik gönderdi.

There had never been a conflict between Dan and Linda.

Dan ve Linda arasında bir anlaşmazlık vardı.

And it wasn't until I grew up and through conflict work

Yetişkin olup uyuşmazlık alanında çalışana kadar da

Mary is the country's foremost expert on the conflict in Syria.

Mary ülkenin Suriye'deki çatışma konusundaki en önde gelen uzmanıdır.

Sami's visit only enflamed the conflict between Layla and her husband.

Sami'nin ziyareti sadece Leyla ve kocası arasındaki çatışmayı alevlendirdi.

But time is running out to find a solution to the conflict,

Ancak, saldırılara çözüm bulmak için vakit daralıyor,

What do you think is the best way to settle this conflict?

- Sizce bu anlaşmazlığı çözmek için en iyi yol nedir?
- Bu anlaşmazlığı çözmek için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?

They're not really trying to solve the conflict anymore, just manage it.

Çatışmayı gerçekten çözmeye çalışmıyorlar. Artık sadece yönetin.

Tom can't take this case; he has a clear conflict of interest.

Tom bu davayı alamaz; onun net bir çıkar çatışması var.

The conflict quickly escalated from a soccer game to a diplomatic crisis.

Çatışma hızla futbol maçından diplomatik bir krize yükseldi.

Sami thought his conflict with Layla would be settled at the courtroom.

Sami, Leyla ile olan anlaşmazlığının mahkeme salonunda çözüleceğini düşünüyordu.

The heart of the tragedy, as of a short story, is a conflict.

Trajedinin kalbi, bir kısa hikaye olarak, bir çatışmadır.

The Winter War was a military conflict between Finland and the Soviet Union.

Kış Savaşı, Finlandiya ile Sovyetler Birliği arasındaki askeri bir çatışmaydı.

He doesn't seem to be aware of the conflict between my father and me.

O, babam ve benim aramdaki bir anlaşmazlığın farkındaymış gibi görünmüyor.

He seems not to be aware of the conflict between my father and me.

Babam ve benim aramdaki anlaşmazlığın farkında değil gibi görünüyor.

Peace is not the absence of conflict, but the ability to cope with it.

Barış; anlaşmazlık ve çekişmenin hiç olmaması değil, onlarla başa çıkma becerisidir.

Around him a desperate conflict raged... horses were jammed against horses and men against men,

Ona umutsuz bir çatışma öfkeli ... atlar atlara, erkeklere karşı erkeklere,

This brought Russia into conflict with Japan, who also had designs over Manchuria, and Korea.

Bu Rusya'yı Japonya ile çatışmaya soktu, Mançurya ve Kore üzerinde de tasarımları vardı.

His efforts are focused on education, conflict prevention, and tracking of roaming cats in human spaces.

Eğitim, saldırıların önlenmesi ve insanların yaşadığı alanlarda dolaşan kedilerin takibi üzerine çalışıyor.

But after years of conflict the Hungarian army also suffers great losses in men and materials.

Fakat karmaşa dolu yıllar sonrası Macar ordusu çok sayıda malzeme ve insan kaybı yaşadı

Whenever there is a conflict between my work and my family, my family always takes precedence.

Ne zaman işim ve ailem arasında bir çatışma olsa, ailem her zaman önceliğe sahiptir.

The First World War began as a regional conflict and become one of history's worst humanitarian catastrophes.

Birinci Dünya Savaşı bölgesel bir çatışma olarak başlamış ve tarihin en kötü insanlık felaketlerinden biri olmuştur.

This United Nations resolution calls for the withdrawal of Israeli armed forces from territories occupied in the recent conflict.

Bu Birleşmiş Milletler kararı İsrail'in silahlı güçlerinin son çatışmalarda işgal edilen bölgelerden çekilmesini istemektedir.

The relationship between Islam and the West includes centuries of co-existence and cooperation, but also conflict and religious wars.

İslam ve batı arasındaki ilişki yüzyıllar süren birliktelik ve ortak çalışma fakat aynı zamanda çatışma ve din savaşları içermektedir.