Translation of "Avoid" in Turkish

0.083 sec.

Examples of using "Avoid" in a sentence and their turkish translations:

Avoid those who avoid you.

Seni senden uzaklaştıranlardan uzaklaş.

Avoid smoking excessively.

Aşırı sigara içmekten sakının.

Avoid them completely!

Onlardan tamamen kaçının!

Avoid bad company.

Kötü şirketten kaçının.

They avoid me.

Onlar benden kaçınıyor.

Avoid sugary drinks.

Şekerli içeceklerden kaçının.

Don't avoid my question.

Sorumu savuşturma.

I'd rather avoid it.

Ondan kaçınmayı tercih ederim.

We should avoid scaremongering.

Korku tellallığından kaçınmalıyız.

Don't avoid the question!

Sorudan sakınmayın.

You can't avoid it.

Bunu önleyemezsin.

And how to avoid that suffering, to avoid that "gotcha" bill.

nasıl kaçınabileceğimizi açıklamak için verileri kullandık.

- I've been trying to avoid him.
- I'm trying to avoid him.

Onu önlemeye çalışıyorum.

- I've been trying to avoid him.
- I've been trying to avoid her.

Onu önlemeye çalışıyorum.

Most avoid built-up areas.

Çoğu, yapılaşmış alanlardan uzak duruyor.

Try to avoid bad company.

Kötü şirketten kaçınmaya çalışın.

You can't always avoid everything.

Her zaman her şeyden sakınamazsın.

I tried to avoid conflict.

Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.

You can't always avoid problems.

Sorunları her zaman önleyemezsin.

I'm trying to avoid Tom.

- Ben Tom'u atlatmaya çalışıyorum.
- Ben Tom'dan kaçınmaya çalışıyorum.

Avoid it at all cost.

Ne pahasına olursa olsun bundan sakın.

They can't avoid the traffic.

Onlar trafikten kaçınamaz.

Tom wants to avoid everything.

Tom her şeyden kaçınmak istiyor.

I'm trying to avoid him.

Ondan kaçınmaya çalışıyorum.

You've got to avoid that.

Sen ondan kaçınmak zorundasın.

Tom wanted to avoid Mary.

Tom Mary'yi önlemek istiyordu.

I'm trying to avoid them.

Onlardan kaçınmaya çalışıyorum.

I'm trying to avoid her.

Ondan uzak durmaya çalışıyorum.

Contributors should avoid personal attacks.

Katılımcıların kişisel saldırılardan kaçınmaları gerekir.

It's necessary to avoid stress.

Stresten kaçınmak gereklidir.

You should avoid binge eating.

Aşırı yemekten kaçınmalısın.

You should avoid stereotypical behavior.

Basmakalıp davranıştan kaçınman gerekir.

Move carefully to avoid injury.

Yaralanmayı önlemek için dikkatli hareket edin.

Wear boots to avoid slipping.

Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

Slow down to avoid accidents.

Kazaları önlemek için yavaşlayın.

We're hoping to avoid that.

- Ondan kaçınmayı umuyoruz.
- Onu önlemeyi umuyoruz.

We hope to avoid bloodshed.

Katliamı önlemeyi umuyoruz.

I try to avoid ghettos.

Getolardan kaçınmaya çalışıyorum.

We avoid talking about politics.

Politikadan bahsetmekten kaçınırız.

Try to avoid overdoing it.

Onu abartmaktan kaçınmaya çalış.

Try to avoid junk food.

Abur cuburdan kaçınmaya çalışın.

I usually avoid this subject.

Genelde bu konudan kaçınırım.

Avoid the appearance of evil.

Şeytanın hilesinden sakının.

Tom started to avoid people.

- Tom insanlardan elini eteğini çekmeye başladı.
- Tom insanlardan uzaklaşmaya başladı.

He wants to avoid everything.

- Her şeyden uzak durmak istiyor.
- Her şeyden kaçınmak istiyor.

We can avoid the crisis altogether.

krizi hep beraber atlatabiliriz.

You must avoid making such mistakes.

Böyle hatalar yapmaktan kaçınmalısın.

The police wanted to avoid bloodshed.

Polis kan dökülmesini önlemek istedi.

Tom tried to avoid being captured.

Tom yakalanmamaya çalıştı.

I want to avoid unnecessary risks.

Gereksiz risklerden kaçınmak istiyorum.

Do not try to avoid responsibility.

Sorumluluktan kaçınmaya çalışmayın.

I want to avoid rush hour.

İş çıkış saatinden kaçınmak istiyorum.

There's no way to avoid it.

Bundan kaçınmanın hiçbir yolu yok.

Tom tried to avoid getting caught.

Tom yakalanmaktan kaçınmaya çalıştı.

Off course to avoid hitting Earth.

tabi ki dünya'yı vurmamak için rota dışına doğru.

Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.

Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.

I'd hoped to avoid this problem.

Bu sorunu önlemeyi ummuştum.

I usually avoid eating too much.

Ben genellikle çok yemek yemekten kaçınırım.

The government wanted to avoid controversy.

Hükümet tartışmadan kaçınmak istedi.

I've been trying to avoid Tom.

Ben Tom'dan kaçınmaya çalışıyorum.

I'd do anything to avoid that.

Bundan sakınmak için her şeyi yaparım.

Tom can't seem to avoid Mary.

Tom Mary'den kaçınıyor gibi görünemiyor.

Tom likes to avoid large crowds.

Tom büyük kalabalıklardan kaçınmayı seviyor.

Dan committed suicide to avoid arrest.

Dan tutuklamadan kaçınmak için intihar etti.

Tom always tries to avoid trouble.

Tom her zaman sorundan kaçınmaya çalışır.

I wanted to avoid this problem.

Bu sorunu önlemek istedim.

I think we can avoid that.

Onu önleyebileceğimizi düşünüyorum.

What foods do you avoid eating?

Hangi yiyecekleri yemekten kaçınırsın?

Avoid fried foods for a while.

Bir süre kızartılmış yiyeceklerden kaçının.

I hope we can avoid that.

Umarım onu önleyebiliriz.

- I avoid Tom.
- I'm avoiding Tom.

Tom'dan sakınıyorum.

You should try to avoid Tom.

Tom'dan kaçınmaya çalışmalısın.

How can we avoid that problem?

O sorundan nasıl kaçınabiliriz?

I always try to avoid trouble.

Her zaman beladan kaçınmaya çalışırım.

Can we avoid a civil war?

İç savaşı önleyebilir miyiz?

Tom is trying to avoid Mary.

Tom Mary'den kaçınmaya çalışıyor.

Tom tried to avoid doing that.

Tom bunu yapmaktan kaçınmaya çalıştı.

I can't seem to avoid Tom.

Tom'dan sakınıyor gibi görünemem.

- Avoid crossing this street when it is raining.
- Avoid crossing this street when it's raining.

Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.

So we try to avoid it altogether.

ve biz de, hep beraber, bundan kaçınırız.

Have any chance to avoid major catastrophes.

büyük felaketleri önleme şansına sahip olabilir.

You should avoid making such a mistake.

Böyle bir hata yapmaktan kaçınmalısın.

The suspect wanted to avoid being arrested.

Şüpheli tutuklanmaktan kaçınmak istedi.

This time, you won't avoid your punishment.

Bu sefer, cezandan kurtulamayacaksın.

Defensive driving can help you avoid accidents.

Defansif sürüş kazadan kaçınmana yardımcı olabilir.

When I drive, I always avoid trucks.

Sürerken her zaman kamyonlardan kaçınırım.

I avoid going there late at night.

Oraya gece geç saatlerde gitmekten kaçınırım.

I swerved to avoid hitting a skunk.

Bir kokarcayı vurmayı sakınmaktan caydım.

This car brakes automatically to avoid collisions.

Bu araba çarpışmaları önlemek için otomatik olarak fren yapar.

I'm sorry, but I couldn't avoid it.

Üzgünüm, bundan kaçınamadım.

Please try your best to avoid accidents.

Lütfen kazaları önlemek için elinizden geleni yapın.

Tom has been trying to avoid Mary.

- Tom, Mary'den kaçınmaya çalışıyor.
- Tom, Mary'den uzak durmaya çalışıyor.

If you drive carefully you'll avoid accidents.

Dikkatlice araba kullanırsanız, kazalardan kaçınırsınız.

We're trying to avoid the bill collectors.

Fatura toplayıcılarını önlemeye çalışıyoruz.

How do we avoid this happening again?

Bunun tekrar olmasını nasıl önleriz.

I avoid those things like the plague!

Ben veba gibi şeylerden kaçınırım.

You should avoid getting into a fight.

Bir kavgaya karışmaktan kaçınmalısın.

We've been trying to avoid that problem.

Biz o sorundan kaçınmaya çalışıyoruz.

We must avoid war at all cost.

Her ne pahasına olursa olsun savaştan kaçınmalıyız.