Translation of "Candle" in Turkish

- This candle is not white.
- That candle isn't white.
- This candle isn't white.

Bu mum beyaz değil.

Hold the candle.

Mumu tut.

Light the candle.

- Mumu yak.
- Kandili yak.

- The candle has gone out.
- The candle went out.

Mum söndü.

Please light a candle.

Lütfen bir mum yakın.

The candle burned out.

Mum yandı.

Cecil lit a candle.

Cecil bir mum yaktı.

I lit the candle.

Mumu yaktım.

The candle went out.

Mum söndü.

Tom lit a candle.

Tom bir mum yaktı.

Tom lit the candle.

Tom mumu yaktı.

Don't light the candle.

Mumu yakma.

The candle smells nice.

Mum güzel kokuyor.

That candle isn't white.

Şu mum beyaz değil.

This candle isn't white.

Bu mum beyaz değil.

I lit a candle.

Bir mum yaktım.

- The candle went out of itself.
- The candle went out by itself.

- Mum kendiliğinden söndü.
- Mum kendi kendine söndü.

I blew the candle out.

Ben mumu söndürdüm.

He blew out the candle.

O, mumu söndürdü.

The candle is melting down.

Mum eriyor.

A candle lighted the room.

Bir mum odayı aydınlattı.

The candle suddenly went out.

Mum aniden söndü.

Tom blew out the candle.

Tom mumu söndürdü.

Just don't light that candle.

Sadece o mumu yakma.

Don't blow out the candle.

Mumu üfleyip söndürme.

Tom didn't light the candle.

Tom mumu yakmadı.

- The room was lit by a single candle.
- A single candle lit the room.

Odayı tek bir mum aydınlatıyordu.

The candle went out by itself.

Mum kendiliğinden söndü.

- Tom lit the candle that was on the table.
- Tom lit the candle on the table.

Tom masanın üzerindeki mumu yaktı.

That wind blew out our last candle.

O rüzgar son mumumuzu söndürdü.

I cannot light this candle. It's wet.

Bu mumu yakamıyorum. O ıslak.

I want you to light the candle.

Kandili yakmanı istiyorum.

He lit a candle in the dark.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

Tom lit the candle with a match.

Tom bir kibritle mumu yaktı.

Tom lit the candle with the match.

Tom kibrit ile mumu yaktı.

The candle was blown out by the wind.

Mum rüzgar tarafından söndürüldü.

He was burning the candle at both ends.

O, gece gündüz çalışıyordu.

After one last flicker, the candle went out.

Son bir titremeden sonra mum söndü.

- That candle isn't white.
- Those candles aren't white.

Şu mumlar beyaz değiller.

If the lights go out, light a candle.

Işıklar giderse bir mum yak.

My cooking cannot hold a candle to Mother's.

Benim aşçılığım anneninkinin yerini tutamaz.

I wish we had a candle or something.

Keşke bir mum veya bir şeyimiz olsaydı.

I lit a candle so we could see.

Bir mum yaktım, böylece görebildik.

Marilla took a candle and explored the cellar.

Marilla bir mum aldı ve kileri araştırdı.

No one can hold a candle to you.

Hiç bir kimse senin eline su dökemez.

None of them can hold a candle to Maria.

Onlardan hiçbiri Mary'nin yerini tutamıyor.

When the lights went out, Tom lit a candle.

Işıklar söndüğünde Tom bir mum yaktı.

The candle burned out, so I lit another one.

Mum yanarak bitti bu nedenle başka bir tane yaktım.

The candle went out instead of having been put out.

- Mum söndürülmek yerine söndü.
- Mum söndürmeye gerek kalmadan söndü.

The moment the wind blew in, the candle went out.

Rüzgar estiği an mum sönüverdi.

Tom is holding a lit candle in his right hand.

Tom sağ elinde yanan bir mum tutuyor.

Tom lit the candle and then blew out the match.

Tom kandili yaktı ve kibriti söndürdü.

Tom lit the candle and then stared at its flame.

Tom kandili yaktı ve alevine baktı.

Tom took the candle from Mary and blew it out.

Tom Mary'den mumu aldı ve onu söndürdü.

Tom lit a candle and went down to the basement.

Tom bir mum yaktı ve bodruma indi.

Upon entering the room, he noticed that a candle burned on the desk. He remembered that the candle had not been there before.

Odaya girmesiyle beraber, masanın üzerinde bir mum yandığını fark etmesi bir oldu. Mumun daha önce orada olmadığını hatırlıyordu.

Tom lit a match and then lit the candle with it.

Tom bir kibrit yaktı ve sonra onunla mumu yaktı.

This candle you see here is the last one I have.

Burada gördüğün bu mum sahip olduğum sonuncusudur.

The candle grew shorter and shorter, until at last it went out.

Sonunda sönünceye kadar, mum gittikçe küçüldü

The baby tried to get at the red candle on the table.

Bebek masadaki kırmızı mumu almaya çalıştı.

Tom burnt the candle at both ends preparing for his final exams.

Tom final sınavları için hazırlanırken çok çalıştı.

It is better to light a candle than to curse the darkness.

Bir mum yakmak karanlığı lanetlemekten daha iyidir.

Truth is brighter than the Sun, but it is sought with a candle.

Gerçek Güneş'ten daha parlaktır, ama bir mum ile aranır.

Tom lit the candle with a match, and then blew out the match.

Tom, bir kibritle mumu yaktı ve ardından kibriti üfleyerek söndürdü.