Translation of "Camping" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Camping" in a sentence and their turkish translations:

I don't like camping. Do you like camping?

Kamp yapmayı sevmiyorum. Sen seviyor musun?

Let's go camping.

Kamp yapmaya gidelim.

Tom likes camping.

Tom kamp yapmayı seviyor.

I love camping.

Kamp yapmayı seviyorum.

Ken likes camping.

Ken kamp yapmayı sever.

I like camping.

Kamp yapmaktan hoşlanırım.

- I should've gone camping.
- I should have gone camping.

Kamp yapmaya gitmeliydim.

Tom has gone camping.

Tom kamp yapmaya gitti.

I hate camping out.

Çadırda kamp yapmaktan nefret ediyorum.

I love camping out.

Çadırda yaşamayı severim.

I'd rather go camping.

Kampa gitmeyi tercih ederim.

Do you like camping?

Kamp yapmayı sever misin?

Hey, let's go camping.

Hey, kampa gidelim.

- Both Tom and I like camping.
- Tom and I both like camping.

Hem Tom hem de ben kamp yapmayı severiz.

- Both Tom and Mary like camping.
- Tom and Mary both like camping.

Hem Tom hem de Mary kamp yapmaktan hoşlanıyor.

They go camping every summer.

Onlar her yaz kampa giderler.

We go camping every summer.

Biz her yaz kampa gideriz.

We're going to go camping.

Kamp yapacağız.

I want to go camping.

Kampa gitmek istiyorum.

I went camping last summer.

Geçen yaz kampa gittim.

We went camping in August.

Ağustos ayında kamp yapmaya gittik.

Tom goes camping every summer.

Tom her yaz kampa gider.

Tom has never been camping.

Tom hiç kamp yapmadı.

Sami and Layla went camping.

Sami ve Leyla kamp yapmaya gittiler.

Why don't we go camping?

Neden kampa gitmiyoruz?

Let's go camping this coming weekend.

Bu önümüzdeki hafta kamp yapmaya gidelim.

Tom is going camping next weekend.

Önümüzdeki hafta Tom kamp kurmaya gidecek.

I went camping with my family.

- Ben ailemle birlikte kampa gittim.
- Ailemle kamp yapmaya gittim.

Tom didn't plan on going camping.

Tom kampa gitmeyi planlamadı.

We went camping near the river.

Biz nehrin yanında kamp yapmaya gittik.

Tom likes camping on the beach.

Tom sahilde kamp yapmayı sever.

Tom went on a camping trip.

Tom bir kamp gezisine gitti.

I don't have any camping equipment.

Benim herhangi bir kamp ekipmanım yok.

Tom and I went camping together.

Tom ve ben beraber kampa gittik.

Tom had a good time camping.

Tom kamp yaparak iyi vakit geçirdi.

Tom hasn't gone camping since 2013.

Tom, 2013'ten beri kampa gitmedi.

Tom won't go camping this weekend.

Tom bu hafta sonu kamp yapmayacak.

I had a good time camping.

Kamp yaparken iyi vakit geçirdim.

He likes camping on the beach.

Sahilde kamp yapmayı sever.

The camping trip lasted three days.

Kamp gezisi üç gün sürdü.

- Tom said you went camping last weekend.
- Tom said that you went camping last weekend.

Tom geçen hafta sonu kampa gittiğini söyledi.

My father suggested that we go camping.

Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.

We should go on a camping trip.

Kamp gezisine devam etmeliyiz.

I used to go camping every summer.

Her yaz kamp yapmaya giderdim.

I'll never go camping with Tom again.

Tom'la tekrar asla kampa gitmeyeceğim.

The camping trip was really in tents.

Kamp gezisi gerçekten çadırdaydı.

Self-inflating camping mats are very convenient.

Kendi şişen kamp paspaslar çok uygun.

How many times has Tom gone camping?

Tom kaç kere kamp yapmaya gitti?

Layla took Sami on a camping trip.

Leyla, Sami'yi kamp gezisine götürdü.

I wanted to go camping with Tom.

Tom ile kamp yapmaya gitmek istedim.

Tom's family went on a camping trip.

Tom'un ailesi kamp gezisine çıktı.

Tom and I might go camping together.

Tom ve ben birlikte kamp yapabiliriz.

Tom wouldn't likely go camping by himself.

Tom muhtemelen tek başına kampa gitmezdi.

- When was the last time you went camping?
- When was the last time that you went camping?

En son ne zaman kampa gittin?

My father suggested that we should go camping.

Babam kamp yapmaya gitmemizi önerdi.

It's been several years since I've been camping.

Kamp yaptığımdan beri birkaç yıl oldu.

When was the last time you went camping?

En son ne zaman kampa gittin?

If Tom doesn't go camping, I won't either.

Tom kampa gitmezse ben de gitmeyeceğin.

Tom and Mary went on a camping trip.

Tom ve Mary bir kamp gezisine gittiler.

Tom doesn't have any friends who like camping.

Tom'un hiç kampçılığı seven arkadaşları yok.

Tom went camping with one of his friends.

Tom arkadaşlarından biriyle kamp yapmaya gitti.

Aren't you going to go camping next summer?

Önümüzdeki yaz kampa gitmeyecek misin?

A lot of people are interested in camping.

Birçok insan kampla ilgileniyor.

Camping is impossible where there is no water.

Su olmayan bir yerde kamp yapmak imkansızdır.

Tom and Mary went camping in the mountains.

Tom ve Mary dağlarda kamp yapmaya gittiler.

While on the camping trip, Tom got dysentery.

Kamp gezisi sırasında, Tom dizanteri oldu.

Do you want to go camping with us?

Bizimle kamp yapmaya gitmek istiyor musun?

Don't you want to go camping with us?

Bizimle kamp yapmaya gitmek istemiyor musun?

I didn't want to go camping with Tom.

Tom'la kampa gitmek istemedim.

Tom took his children on a camping trip.

Tom çocuklarını bir kamp gezisine çıkardı.

Tom is going to go camping next weekend.

Tom önümüzdeki hafta sonu kampa gidecek.

I don't ever go camping with Tom anymore.

Artık Tom'la hiç kamp yapmaya gitmiyorum.

I wish I could go camping with you.

Keşke seninle kampa gidebilsem.

Tom went on a camping trip with Mary.

Tom Mary ile kamp gezisine gitti.

Who did you go camping with last weekend?

Geçen hafta sonu kampa kimle gittin?

- I should've gone camping with you guys last weekend.
- I should have gone camping with you guys last weekend.

Geçen hafta sonu siz arkadaşlarla kamp yapmaya gitmeliydim.

- Tom should've let his children come camping with us.
- Tom should have let his children come camping with us.

Tom çocuklarının bizimle birlikte kampa gelmelerine izin vermeliydi.

- Tom said he wanted to go camping with us.
- Tom said that he wanted to go camping with us.

Tom bizimle kamp yapmaya gitmek istediğini söyledi.

- Tom should've let his children go camping with us.
- Tom should have let his children go camping with us.

Tom çocuklarının bizimle kamp yapmasına izin vermeliydi.

- Tom said that Mary was going to go camping next weekend.
- Tom said that Mary was going camping next weekend.

Tom, Mary'nin önümüzdeki hafta sonu kampa gideceğini söyledi.

CQ: I may hate camping, but I love politics.

CQ: Kamp yapmaktan nefret ediyor olabilirim ama siyasete bayılırım.

Tell Tom you want to go camping with us.

Tom'a bizimle kampa gitmek istediğini söyle.

We're going to go camping with Tom and Mary.

Tom ve Mary'yle kamp yapmaya gideceğiz.

Tom went on a camping trip with a friend.

Tom bir arkadaşla kamp gezisine gitti.

Tom won't be going camping with us this weekend.

Tom bu hafta sonu bizimle kamp yapmayacak.

Tom went on a camping trip with his family.

Tom, ailesi ile bir kamp gezisine gitti.

Tom said that he was going camping next weekend.

Tom önümüzdeki hafta sonu kamp yapacağını söyledi.

One of Tom's favorite things to do is camping.

Tom'un en sevdiği şeylerden biri kamp yapmaktır.

Tom said that Mary wasn't going camping next weekend.

Tom, Mary'nin önümüzdeki hafta sonu kampa gitmeyeceğini söyledi.

Tom said that he wasn't going camping next weekend.

Tom, önümüzdeki hafta sonu kamp yapmayacağını söyledi.

Camping so near the river isn't a good idea.

Nehrin yakınında kamp yapmak iyi bir fikir değildir.

Tom went on a camping trip with his father.

Tom babasıyla kamp gezisine gitti.

- Tom said he couldn't go camping with us next weekend.
- Tom said that he couldn't go camping with us next weekend.

Tom gelecek hafta sonu bizimle kamp yapamayacağını söyledi.

- Tom said he didn't want to go camping with us.
- Tom said that he didn't want to go camping with us.

Tom, bizimle kamp yapmaya gitmek istemediğini söyledi.

- You aren't really going to go camping with Tom, are you?
- You're not really going to go camping with Tom, are you?

Gerçekten, Tom ile kampa gitmeyeceksin, değil mi?

We used to go camping when I was a kid.

Ben çocukken kamp yapmaya giderdik.