Examples of using "Brook" in a sentence and their turkish translations:
O, dereyi atlamaya cesaret edemedi.
Dereyi atlamaya cesaret edemedi.
Biz de derede altın bulamadık.
Biz de derede altın bulmadık.
O derenin üzerinden atlamaya cesaret edemedi.
O, çocukları derede oynarken izledi.
Green Gables'a yakın bir yerde bir dere var mı?
Bu derenin suyu serin ve berraktır.
Küçük bir orman deresi yosun kaplı ağaçların arasında akıyordu.
Benim köyümde, bir dere üzerinde küçük, dar bir yaya köprüsü vardır.
Bir dereye yakın yaşamak her zaman hayallerimden biri olmuştur.
Onun gururu böyle hakaretlere tahammül etmesine izin vermedi.