Translation of "Gold" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Gold" in a sentence and their turkish translations:

- It's not gold.
- It isn't gold.

Bu altın değil.

- Is it fine gold?
- Is that pure gold?

Bu saf altın mı?

- Is this pure gold?
- Is that pure gold?

Bu saf altın mı?

A GOLD MINE?

BİR ALTIN MADENİ Mİ?

That's real gold.

O gerçek altın.

This is gold.

Bu altın.

There's no gold.

Hiç altın yok.

You're worth gold.

Altın değerindesin.

Gold isn't cheap.

Altın ucuz değil.

- Gold will not buy everything.
- Gold can't buy everything.

Altın her şeyi satın alamaz.

She pawned her gold.

Altınını rehin koydu.

Is this real gold?

Bu gerçek altın mı?

This gold is mine.

Bu altın benim.

I need more gold.

Daha çok altına ihtiyacım var.

Is that pure gold?

O saf altın mı?

Is this pure gold?

Bu saf altın mı?

Here's a gold coin.

İşte altın bir sikke.

Gold was discovered there.

Altın orada keşfedildi.

Gold is going higher.

Altın daha da yükseliyor.

I want that gold.

O altını istiyorum.

- All that glitters is not gold.
- All that glitters isn't gold.

Her parlayan şey altın değildir.

- Who will win the gold?
- Who will win the gold medal?

Kim altın kazanacak?

- The sun was shining like gold.
- The sun shone like gold.

Güneş altın gibi parlıyordu.

- Gold is far heavier than water.
- Gold is much heavier than water.

Altın sudan çok daha ağırdır.

- He has a heart of gold.
- She has a heart of gold.

Onun altından bir kalbi var.

So do silver and gold.

Gümüşle altının farklıdır.

There is a gold coin.

Altın bir para var.

Gold is heavier than silver.

Altın gümüşten daha ağırdır.

Your hair shines like gold.

Senin saçın altın gibi parlıyor.

I won the gold medal.

Ben altın madalya kazandım.

Mary is a gold digger.

Mary zengin koca avcısıdır.

Tom wears a gold wristwatch.

Tom altından yapılmış bir kol saati takıyor.

The chest contained gold coins.

Göğüs altın paralar içeriyordu.

Gold will not buy everything.

Altın her şeyi satın alamaz.

He won a gold medal.

O altın bir madalya kazandı.

She won a gold medal.

O altın bir madalya kazandı.

I don't want your gold.

Senin altınını istemiyorum.

This is a gold mine.

Bu bir altın madeni.

Gold can conquer any fortress.

Altın herhangi bir kaleyi fethedebilir.

Iron is harder than gold.

Demir altından daha serttir.

Gold weighs more than iron.

Altın, demirden daha fazla çeker.

The gold rush began here.

Altına hücûm burada başladı.

My watch is gold-plated.

Saatim altın kaplamadır.

She took the gold medal.

O altın madalya aldı.

Silver costs less than gold.

Gümüş altından daha ucuza mal olur.

Mary won the gold medal.

Mary altın madalya kazandı.

Tom won a gold medal.

Tom bir altın madalya kazandı.

Gold futures were sharply higher.

Altın vadeli işlemleri hızla yükseldi.

Tom is a gold prospector.

Tom bir altın arayıcısıdır.

- She has a heart of gold.
- Her heart is as good as gold.

Onun kalbi altın kadar iyidir.

Your money was a gold baby

Senin paran bir altındı yavrum

I lay it down on gold

Sererim böyle altınları yatardım üzerinde

Gold is far heavier than water.

Altın sudan çok daha ağırdır.

The price of gold fluctuates daily.

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

Which is heavier, lead or gold?

Hangisi daha ağır, kurşun mu yoksa altın mı?

He went in search of gold.

Altın aramaya gitti.

Health is worth more than gold.

Sağlık altından daha değerlidir.

I gave him a gold watch.

Ona bir altın saat verdim.

"Time is gold" a true idiom.

"Zaman altındır" gerçek bir deyimdir.

All that glitters is not gold.

- Her parlayan şey altın değildir.
- Her gördüğün sakallıyı deden sanma.

Men fight with iron for gold.

İnsnlar altın için demirle savaştılar.

This project is a gold nugget.

Bu proje altın bir külçedir.

Tom found an ancient gold coin.

Tom eski bir altın sikke buldu.

Tom gave Mary a gold bracelet.

Tom Mary'ye altın bir bilezik verdi.

Iron is more useful than gold.

Demir altından daha faydalıdır.

There is gold in green forests.

Yeşil ormanlarda altın vardır.

Gold is more precious than iron.

Altın demirden daha kıymetlidir.

Gold is a very expensive metal.

Altın çok pahalı bir metaldir.

Who will win the gold medal?

Kim altın madalya kazanacak?

Carl showed me the gold medal.

Carl bana altın madalya gösterdi.

Speech is silver, silence is gold.

Söz gümüşse, sükut altındır.

This goblet is made of gold.

Bu kadeh altından yapılmış.

Gold is the king of kings.

Altın kralın kralıdır.

My watch is made of gold.

Saatim altından yapılır.

He has a heart of gold.

Onun altın gibi kalbi var.

Health is more important than gold.

Sağlık, altından daha önemlidir.

The cup is made of gold.

Bu kupa altından yapılmıştır.

Aluminium became more expensive than gold.

Alüminyum altından daha pahalı hale geldi.

Love is worth more than gold.

Aşk altından daha değerlidir.

That business was a gold mine.

O iş bir altın madeniydi.

You are as good as gold.

Sen altın kadar iyisin.

She has a heart of gold.

Onun altından bir kalbi var.

That armored truck is carrying gold.

Bu zırhlı kamyon altın taşıyor.

The truck arrived, loaded with gold.

Altınla dolu olan kamyon vardı.