Translation of "Based" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Based" in a sentence and their turkish translations:

- It's a novel-based film.
- It's a novel-based movie.

- Bu bir roman tabanlı film.
- Bu, romandan uyarlanmış bir film.

based on these strengths.

çözmek zorundayız.

Cloud based since 2013

2013 yılından itibaren bulut tabanlı

I traced sloth-based slander

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

Google is based on algorithms,

Google algoritmalara dayanıyor,

Tom is based in Boston.

Tom, Boston'da yerleşik.

Your salary is commission-based.

- Maaşınız komisyon tabanlıdır.
- Maaşınız satışa dayalıdır.
- Maaşınız komisyona dayalıdır.
- Maaşınız yaptığınız satışa dayalıdır.

Fantasy is based on reality.

Fantezi gerçeğe dayalıdır.

Are you based in Boston?

Boston'da mı bulunuyorsun?

Where are you based now?

Sen şimdi nereye bağlısın?

This is based on fact.

Bu gerçeğe dayalıdır.

Taxation is based on income.

Vergilendirme gelire bağlıdır.

I'm based in Boston now.

Artık Boston'da yaşıyorum.

- His theory is based on careful research.
- His theory is based on elaborate investigation.

Onun teorisi ayrıntılı soruşturmaya dayanmaktadır.

- Your argument is not based in reality.
- Your argument is not based in fact.

Görüşün gerçeğe dayalı değil.

The Fortune 500 are based here.

52 şirket burada bulunuyor.

Discussion is based upon mutual respect.

Tartışma karşılıklı saygıya dayalıdır.

Science is based on careful observation.

Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.

The story is based on fact.

Hikaye gerçeğe dayalıdır.

His argument was based on facts.

Onun argümanı gerçeklere dayalıydı.

His statement was based on fact.

Onun ifadesi gerçeğe dayanıyordu.

This story is based on facts.

Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.

Your salary is based on commissions.

Maaşın komisyonlara dayalı.

Her theory is based on facts.

Onun teorisi gerçeklere dayanır.

The pay is based on sales.

Maaş satışlara dayanmaktadır.

Are you still based in Boston?

Sen hâlâ Boston'da mı bulunuyorsun?

What are your assumptions based on?

Varsayımlarınız neye dayalı?

Aren't you still based in Boston?

Hâlâ Boston'da yaşamıyor musun?

Tom eats a plant-based diet.

Tom meyve-sebze ağırlıklı besleniyor.

Islam isn't based on blind faith.

İslam gözü kapalı imana dayanmaz.

It's based on another trick I investigated,

Kendisi; katılımcılardan, dört karttan birini

For instance, with plant-based delicious burgers,

ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı

Here it is based so far Shamanism

İşte bu Şamanizm'e kadar dayanmakta

Corsairfly is an airline based in Paris.

Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.

His statement was based on the fact.

Onun ifadesi gerçeğe dayalıydı.

His conclusion is based on these facts.

Onun sonucu bu gerçeklere dayanmaktadır.

This game is based on a novel.

Bu oyun bir romana dayanır.

My frightening tale is based on facts.

Korku hikayem gerçek olaylara dayanıyor.

His ideas are based on his experience.

Onun fikirleri onun deneyimine dayanmaktadır.

His theory is based on careful research.

Onun teorisi dikkatli araştırmaya dayalıdır.

His theory is not based on facts.

Onun teorisi gerçeklere dayanmıyor.

Empirical data is based solely on observation.

Ampirik veriler yalnızca gözleme dayanır.

Chavacano is a Spanish-based creole language.

Chavacano, İspanyolca tabanlı kreol dilidir.

His conclusions are based on unproven assumptions.

Onun kanıları kanıtlanmamış varsayımlara dayanıyor.

Not everything should be based on money.

Her şey paraya dayalı olmamalıdır.

This story is based on actual events.

Bu hikaye gerçek olaylara dayanmaktadır.

Her argument was not based on facts.

Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.

This film is based on a novel.

Bu film bir romana dayalı.

Your argument is not based in reality.

Görüşün gerçeğe dayalı değil.

Your argument is not based in fact.

Görüşün gerçeğe dayalı değil.

This problem is based on a misunderstanding.

Bu problem bir yanlış anlamaya dayalıdır.

Tom is a journalist based in Boston.

Tom Boston merkezli bir gazeteci.

Tom is a reporter based in Boston.

Tom, Boston muhabiri.

Is based around a contract or a bargain

düzen, refah ve milli saygınlık karşılığında

Companies based in China might simply step in.

Çin merkezli şirketlerin devreye girebileceği yönünde.

Everything, I mean everything, is based on this.

Her şey, tamamen her şey bunun üzerine kurulu.

Based on that one small but critical observation,

Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak

And become an advocate for family-based care.

ve aile yanı bakımı desteklemek.

Digital economy based on electronic commerce and industrial

patlamasına benzer bir patlama yaşayan şeyler olan ve genel

We sometimes judge others based on their actions.

Biz bazen eylemlerine dayalı olarak diğerlerini yargılarız.

The new plan is based on our idea.

Yeni planda bizim fikrimiz baz alındı.

The play was based on a true story.

Oyun gerçek bir hikayeye dayalıdır.

We shouldn't judge people based on their appearance.

İnsanları görünüşlerine bakarak yargılamamalıyız.

Geometry is based on points, lines and planes.

Geometri noktalar, çizgiler ve düzlemlere dayalıdır.

He wrote a novel based on ancient myths.

O, antik efsanelere dayanan bir roman yazdı.

And based on the object’s speed and brightness,

Ve nesnenin hızına ve parlaklığına bağlı olarak,

This story is based on a true story.

Bu hikaye gerçek bir hikayeye dayanıyor.

It's a story based on a real event.

Bu, gerçek bir olaya dayanan bir hikâye.

You shouldn't judge people based on their names.

İnsanları isimlerine bağlı olarak yargılamamalısın.

He drew his conclusions based on that survey.

O ankete dayalı sonuçlarını çıkardı.

- Nothing is more contemptible than respect that is based on fear.
- Nothing is more contemptible than respect based on fear.

Hiçbir şey korku temelli saygıdan daha aşağılık değil.

That our basis agrarian societies are still based on,

hâlâ temeli olan bir varoluş biçimi

That were deem to be based on human error,

düşünülen ilaç verme hataları diyelim,

This is based on the easy-option principle again,

Bu durum da yine en kolay tercih prensibine dayanmakta

Sometimes I made changes based on what I heard,

Bazen duyduklarım doğrultusunda değişiklikler yapıyordum

And bridges that aren't based on truth will collapse.

ve gerçekler üzerine kurulmayan köprüler yıkılacak.

The five evidence-based solutions for what does work.

beş delile dayalı çözümü buluyoruz.

We can only guess it based on previous data

sadece tahmin edebiliyoruz bunu da daha önceki verilere dayanarak

Let's take a look at the day-based comparison

gün bazlı kıyaslamasına bir bakalım

Tom works in Singapore for a London-based company.

Tom, Singapur'da Londra merkezli bir şirket için çalışır.

Now we see protests based on violence and death.

Şimdi şiddet ve ölüme dayalı protestolar görüyoruz.

I made my decision based on what you said.

Kararımı söylediğine bağlı olarak verdim.

The validation methodology was based also on Bowling's reports.

Doğrulama yöntemi Bowling'in raporlarına da dayanıyordu.

Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.

Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.

You should not judge people based on their name.

İnsanları adlarına göre yargılamamalısın.

His entire life and worldview is based on hatred.

Onun tüm hayatı ve dünya görüşü nefrete dayanıyor.

We make decisions based on the information we trust, yeah?

Güvendiğimiz bilgilere dayanarak kararlar veririz, değil mi?

Based on the discourses of the prominent imams of Islam

İslamiyetin öne gelen imamlarının söylemlerinden yola çıkılarak

Based on the idea of ​​feminism and defending her civilization

Medeni olduğunu savunup feminizm düşüncesine dayanarak

You should not discriminate against people based on their gender.

İnsanlara cinsiyetlerine göre farklı muamele yapmamalısın.

I bought the novel on which the film is based.

Kitap filme uyarlandıktan sonra, kitabı satın aldım.

A watercolour is a picture painted with water-based paints.

Suluboya tablo suda çözünen boyalarla yapılmış bir tablodur.

Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation.

İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

A relationship based on total honesty is bound to fail.

Toplam dürüstlüğe dayalı bir ilişki başarısızlığa mahkûmdur.

The whole plan is only based on his personal opinions.

Bütün plân sadece onun kişisel görüşleri üzerine kurulu.

She wrote a novel based on her own childhood memories.

Kendi çocukluk anılarına dayalı bir roman yazdı.