Translation of "Vinden" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Vinden" in a sentence and their turkish translations:

- Je zult hem vinden.
- Je zal hem vinden.

Onu bulacaksın.

Wat vinden zij?

Onlar ne düşünüyor?

- Ik kan u niet vinden.
- Ik kan jullie niet vinden.

Seni bulamıyorum.

Zal je me vinden?

Beni bulacak mısın?

Niemand zal Tom vinden.

Hiç kimse Tom'u bulmayacak.

Wie zoekt, zal vinden.

İnsan iterse her şeyi yapabilir.

We moeten Tom vinden.

Biz Tom'u bulmalıyız.

Kan je het vinden?

Onu bulabilir misin?

Ik moet het vinden.

Ben onu bulmak zorundayım.

Vinden jullie dat interessant?

Bunun ilginç olduğunu düşünüyor musun?

Ze zullen ons vinden.

Onlar bizi bulacaklar.

Ik moet ze vinden.

Onları bulmak zorundayım.

Ik moet Tom vinden.

- Tom'u bulmalıyım.
- Tom'u bulmam lazım.

- Ik moet hem enkel vinden.
- Ik moet hem alleen maar vinden.
- Ik hoef hem alleen maar te vinden.

Sadece onu bulmam gerekiyor.

De eerste missie is het wrak vinden... ...en de verloren lading vinden.

Birinci görevimiz enkazı bulmak ve kayıp kargoyu kurtarmak.

- Tom zal het hier geweldig vinden.
- Tom zal het hier leuk vinden.

Tom burayı sevecek.

Dan zullen mensen je vinden.

ve insanlar seni bulacaktır.

Ze zal haar weg vinden,

Yolunu bulmak zorunda,

Laten we het wrak vinden.

Hadi gidip şu enkazı bulalım!

We moeten de antistoffen vinden...

Unutmayın, olabildiğince kısa sürede

Daar is niets te vinden.

- Orada bir şey yok.
- Orada hiçbir şey yok.

Ik kan Tim niet vinden.

Tim'i bulamıyorum.

Niemand kon de grot vinden.

Hiç kimse mağarayı bulamadı.

Ik kon het nergens vinden.

Onu herhangi bir yerde bulamadım.

Zoek en gij zult vinden.

Ararsan bulursun.

Ik kan hem nergens vinden.

Onu hiçbir yerde bulamıyorum.

Tom kon Maria niet vinden.

Tom, Mary'yi bulamadı.

Hier gaat u niets vinden.

Burada hiçbir şey bulmayacaksınız.

We moeten de sleutel vinden.

Anahtarı bulmak zorundayız.

We moeten een verstopplaats vinden.

Saklanacak bir yer bulmak zorundayız.

Je gaat een baan vinden.

Bir iş bulacaksın.

Help me Tom te vinden.

Tom'u bulmama yardım et.

Hoe gaan we Tom vinden?

Tom'u nasıl bulacağız?

We vinden het erg leuk!

Onu çok seviyoruz!

Nu moet ik Tom vinden.

Şimdi Tom'u bulmak zorundayım.

Thomas is nergens te vinden.

Tom bulunacak bir yerde değil.

Vrienden vinden altijd een oplossing.

Arkadaşlar her zaman bir çözüm buluyor.

Je gaat dit geweldig vinden.

Bunu seveceksin.

Wij vinden wiskunde niet leuk.

Biz matematiği sevmeyiz.

Mijn leraren vinden me aardig.

- Öğretmenlerim beni sever.
- Öğretmenlerim beni beğenir.

We moeten een oplossing vinden.

Bir çözüm bulmamız gerekiyor.

Ze zullen het niet vinden.

Onlar onu bulmayacak.

We kunnen Tom niet vinden.

Tom'u bulamıyoruz.

Hoe kan ik Tom vinden?

Tom'u nasıl bulabilirim?

Ik probeer hem te vinden.

Onu bulmaya çalışıyorum.

Ik probeer haar te vinden.

Onu bulmaya çalışıyorum.

Waar kan ik het vinden?

- Onu nerede bulabilirim?
- Bunu nerede bulabilirim?

Ik kan Tom niet vinden.

Ben Tom'u bulamıyorum.

Ik moet de sleutel vinden.

Anahtarı bulmalıyım.

Tom zal het nooit vinden.

Tom bunu asla bulamayacak.

Je zou Tom leuk vinden.

Tom'dan hoşlanırdın.

Ze zullen het leuk vinden.

Onlar bunu sevecekler.

Waar kunnen we je vinden?

Seni nerede bulabiliriz?

Je zal hem nooit vinden.

Onu asla bulmayacaksın.

Hier ga je niets vinden.

Burada hiçbir şey bulamayacaksın.

Welke zou jij leuk vinden?

Hangisini istersiniz?

Ik moet mijn huissleutels vinden.

Evimin anahtarlarını bulmam lazım.

Wat hoopten jullie te vinden?

Ne bulmayı umuyordun?

Layla wilde een moslimman vinden.

Leyla Müslüman bir koca bulmak istiyordu.

- Ik was aan het proberen hen te vinden.
- Ik probeerde hen te vinden.

Onları bulmaya çalışıyorum.

- Wie zoekt, zal vinden.
- Wie zoekt, die zal vinden.
- Wie zoekt, die vindt.

- Arayan bulur.
- Kim ararsa, bulur.

Onmogelijk vinden om gelukkig te zijn.

mutlu olmamız imkansızdır.

Des te waarschijnlijker vinden we het.

onun olabilirliğini daha mümkün görüyoruz.

Dit mannetje moet zijn stem vinden.

Bu minik erkeğin etkili bir ses bulması lazım.

Dat maakt ze moeilijk te vinden.

Bu yüzden onları bulmak epey zor.

Wij vinden Venetië een fascinerende stad.

Vedenik'in büyüleyici bir şehir olduğunu keşfettik.

Hij kan zijn hoed niet vinden.

O şapkasını bulamıyor.

Waar kan ik een pizzeria vinden?

Nerede bir pizzacı bulabilirim?

Ik kan mijn horloge niet vinden.

Saatimi bulamıyorum.

Ik kan het mes niet vinden.

Ben bıçağı bulamıyorum.

Men kan altijd wel tijd vinden.

İnsan her zaman vakit bulabilir.

Ik kon zijn huis niet vinden.

Ben onun evini bulamadım.

Ik zal helpen Tom te vinden.

Tom'u bulmaya yardım edeceğim.

De ring was nergens te vinden.

Bu yüzük hiçbir yerde bulunmayacaktı.

Ik wil de ware liefde vinden.

Gerçek aşkı bulmak istiyorum.

Ik kon mijn sleutels niet vinden.

Anahtarlarımı bulamadım.

Ik kan mijn paraplu niet vinden.

Şemsiyemi bulamıyorum.

Ik zal haar proberen te vinden.

Onu bulmak için çalışacağım.

Ik zal ze voor jou vinden.

Onları senin için bulacağım.

Ik kan het restaurant niet vinden.

Restoranı bulamıyorum.

De politie kon de crimineel vinden.

Polis suçluyu bulabildi.

Ik kan mijn handtas niet vinden.

Çantamı bulamıyorum.

Ik kan mijn bril niet vinden.

- Gözlüklüğümü bulamıyorum.
- Gözlüklerimi bulamam.

Zijn huis is gemakkelijk te vinden.

Onun evini bulmak kolay.

Mijn kinderen vinden de school leuk.

Çocuklarım okuldan hoşlanıyor.

Waarom vinden jullie me niet leuk?

Siz neden benden hoşlanmıyorsunuz?

Waar kan ik een tolk vinden?

Nereden bir tercüman bulabilirim?

Ik kan mijn linkerschoen niet vinden.

Sol ayakkabımı bulamıyorum.