Translation of "Praten" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Praten" in a sentence and their turkish translations:

- Je wilt praten.
- Je wil praten.

Sen konuşmak istiyorsun.

Blijf praten.

Konuşmaya devam et.

Als je wilt praten, dan praten we.

Konuşmak istiyorsan, konuşalım.

Kunnen we praten?

Konuşabilir miyiz?

Wij praten graag.

Biz konuşmaktan hoşlanıyoruz.

Laat ons praten.

Hadi konuşalım.

We willen praten.

Biz konuşmak istiyoruz.

Ze willen praten.

Onlar konuşmak istiyor.

We moeten praten.

Konuşmalıyız.

Ze bleef praten.

O, konuşmayı sürdürdü.

Doden praten niet.

Ölü insanlar konuşamazlar.

Bloemen praten niet.

Çiçekler konuşmaz.

We praten regelmatig.

Biz sık sık konuşuruz.

Tom zal praten.

Tom konuşacak.

- Hij is gestopt met praten.
- Hij is opgehouden met praten.
- Hij stopte met praten.

O konuşmayı kesti.

- Ze stopte met praten.
- Ze is gestopt met praten.

O konuşmayı kesti.

- Misschien moeten we praten.
- Misschien zouden we moeten praten.

Belki konuşmalıyız.

- Hou alsjeblieft op met praten.
- Hou alstublieft op met praten.

Lütfen konuşmayın.

- Kunnen we buiten wat praten?
- Kunnen we wat buiten praten?

Dışarıda biraz konuşabilir miyiz?

Laten we Engels praten.

İngilizce konuşalım.

Kunnen we nu praten?

Şimdi konuşabilir miyiz?

Misschien kunnen we praten.

Belki konuşabiliriz.

We praten met elkaar.

Biz konuşma şartlarındayız.

Laten we erover praten.

Bunun hakkında konuşalım.

Ik begon te praten.

Konuşmaya başladım.

Kunnen we later praten?

Daha sonra konuşabilir miyiz?

Tom begon te praten.

Tom konuşmaya başladı.

Ik kon niet praten.

Konuşamadım.

Mijn baby wil praten.

Bebeğim konuşmak istiyor.

Laten we buiten praten!

Dışarıda konuşalım.

We kunnen erover praten.

- Onun hakkında konuşabiliriz.
- Bu konuda konuşabiliriz.

Luister, we moeten praten.

Dinle, konuşmak zorundayız.

- Praat niet.
- Niet praten!

Konuşma!

Jongens, we moeten praten.

Beyler, konuşmamız gerek.

Laat me praten alsjeblieft.

Lütfen konuşmama izin ver.

Vrouwen praten non-stop.

Kadınlar durmaksızın konuşur.

Ik hoor iemand praten.

Birinin konuşmasını duyuyorum.

Dat paard kan praten.

O at konuşabilir.

Eén: Ik ben slecht in praten, ik ben goed in praten.

Birincisi, konuşmakta iyiyim, konuşmakta kötüyüm.

- Zij wil daarover niet praten.
- Ze wil daar niet over praten.

- O, o konu hakkında konuşmak istemiyor.
- Bu konu hakkında konuşmak istemiyor.

- Wil je met haar praten?
- Zou je met haar willen praten?

Onunla konuşur musun?

- Ik wil gewoon met je praten.
- Ik wil gewoon met u praten.
- Ik wil gewoon met jullie praten.

Ben sadece seninle konuşmak istiyorum.

- Ik wil met je baas praten.
- Ik wil met uw baas praten.
- Ik wil met jullie baas praten.

Patronunla konuşmak istiyorum.

- Ik wilde alleen met je praten.
- Ik wilde alleen maar met je praten.
- Ik wilde enkel met je praten.

Sadece seninle konuşmak istedim.

- Ik wil niet met je praten.
- Ik wil niet met u praten.

- Ben seninle konuşmak istemiyorum.
- Seninle konuşmak istemiyorum.

- Ik zou graag met je praten.
- Ik zou graag met u praten.

Sizinle konuşmak istiyorum.

- U moet rechtstreeks met Tom praten.
- Je moet rechtstreeks met Tom praten.

Doğrudan Tom'la konuşuyor olmalısın.

Kan ik met je praten?

Seninle konuşabilir miyim?

Met wie wil je praten?

Kimle konuşmak istiyorsun?

De omroeper kan snel praten.

Spiker hızla konuşabilir.

Hij stopte plotseling met praten.

- O, aniden konuşmayı kesti.
- Bir anda dut yemiş bülbüle döndü.

We willen met Tom praten.

Tom'la konuşmak istiyoruz.

Zij wil met je praten.

O seninle konuşmak istiyor.

Laten we over veiligheid praten.

Güvenlik hakkında konuşalım.

Stop met praten en luister.

Konuşmayı bırak ve dinle.

Ze zijn aan het praten.

Onlar konuşuyorlar.

Ik moet met iemand praten.

Biriyle konuşmalıyım.

Ik wil met hem praten.

Onunla konuşmak istiyorum.

Laten we met Tom praten.

Tom'la konuşalım.

Moet ik met Tom praten?

Tom'la konuşmak zorunda mıyım?

Je moet met iemand praten.

Senin biriyle konuşman gerek.

Kon je met Tom praten?

Tom'la konuşabildin mi?

Ik moet met jou praten.

- Seninle konuşmalıyım.
- Seninle konuşmam gerekiyor.

Tom wil niet erover praten.

Tom bunun hakkında konuşmak istemiyor.

Tom is aan het praten.

Tom konuşuyor.

Ik ben aan het praten.

Ben konuşuyorum.

Laten we eens serieus praten.

Ciddi olarak konuşalım.

Ik ga met haar praten.

Onunla konuşmaya gideceğim.

Ik wil over hen praten.

Onlar hakkında konuşmak istiyorum.

Zij praten in de keuken.

Onlar mutfakta konuşuyorlar.

Kan ik met ze praten?

- Onlarla konuşabilir miyim?
- Onlarla konuşmam mümkün mü?

Hij wil met je praten.

O seninle konuşmak istiyor.

Ik was aan het praten.

Konuşuyordum.

Ik moet met jullie praten.

Sizinle konuşmalıyım çocuklar.

Ik moet met Tom praten.

Tom'la konuşmalıyım.

- Ik heb geprobeerd met Tom te praten.
- Ik probeerde met Tom te praten.

- Tom'la konuşmaya çalıştım.
- Tom'la konuşmayı denedim.

- Ik wil niet over de school praten.
- Ik wil niet over school praten.

Okuldan bahsetmek istemiyorum.

- Zijn manier van praten werkt op mijn zenuwen.
- Ik vind zijn manier van praten erg irritant.
- Zijn manier van praten irriteert me.

Konuşma biçimi sinirimi bozuyor.