Translation of "Doden" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Doden" in a sentence and their turkish translations:

- Pistolen doden geen mensen. Mensen doden mensen.
- Wapens doden geen mensen. Mensen doden mensen.

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.

Wapens doden geen mensen. Mensen doden mensen.

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.

Doden praten niet.

Ölü insanlar konuşamazlar.

Katten doden ratten.

Kediler fareleri öldürürler.

...kan hij ze doden.

...onları öldürebilir.

Je wilt me doden.

Sen beni öldürmek istiyorsun.

Ze zullen me doden.

Onlar beni öldürürler.

Gij zult niet doden.

Öldürmeyeceksin.

Ze willen ons doden.

Bizi öldürmek istiyorlar.

Waarom doden mensen zichzelf?

İnsanlar neden kendilerini öldürürler?

Ze kunnen een jachtluipaard doden.

Çitayı bile öldürür.

Ze konden Tom niet doden.

Onlar Tom'u öldüremedi.

Antibiotica kunnen virussen niet doden.

Antibiyotikler virüsleri öldüremez.

Ze konden hem niet doden.

Onu öldüremediler.

- Hoeveel zijn er gestorven?
- Hoeveel doden?

Kaç kişi öldü?

Moslims begraven hun doden in graven.

Müslümanlar ölülerini mezarlara gömerler.

...zijn begraafplaatsen niet alleen voor de doden.

...mezarlıklarda sadece ölümle karşılaşılmaz.

Hij weet hoe je zombies moet doden.

O, zombileri nasıl öldüreceğini biliyor.

- Roken kan dodelijk zijn.
- Roken kan doden.

Sigara içmek öldürebilir.

De aardbeving heeft ook honderdvijftig doden veroorzaakt.

Bu deprem de yüz elli can aldı.

Tom heeft niet geschoten om te doden.

Tom öldürmek için ateş etmedi.

Ik ben gekomen om u te doden.

Seni öldürmeye geldim.

Hij liet zijn vijand door Tom doden.

Düşmanını Tom'a öldürttü.

Deze Tarzan-achtige type's kunnen ons ongetwijfeld doden.

Bu Tarzanvari hayvanların bizi kolayca öldürebilecekleri kuşkusuz.

Ze doden 90% van hun prooien 's nachts.

Aslanlar, avlarının yüzde 90'ını geceleri öldürür.

Door het ongeluk zijn er veel doden gevallen.

- Kaza birçok ölüme neden oldu.
- Kaza çok sayıda ölümlere neden oldu.

De tijd leest boeken om mensen te doden.

Zaman insanları öldürmek için kitap okur.

- Ze gaan hem vermoorden.
- Ze gaan hem doden.

Onlar onu öldürecekler.

Velen mijden westerse medicijnen... ...wat voor extra doden zorgt.

Modern tıptan kaçınanların olması ölü sayısını artırıyor.

En in een geval zelfs doden van politieke tegenstanders.

ve hatta bir davada siyasi muhaliflerinden birini öldürmekle suçlandı.

Gebruikte de regering al drones om mensen te doden.

hükûmet insanları öldürmede dronları kullanıyordu bile.

...neushoorns worden vaker gedood dan dat ze zelf doden.

ve saldırmaya hazır gergedanların öldürülmesi öldürmelerinden daha olası.

Gebruik nooit een kanon om een vlieg te doden.

Asla bir sineği öldürmek için bir top kullanma.

Als hij zich verzet, schiet dan om te doden.

Eğer karşı koyarsa, o zaman öldürmek için ateş et.

Met dit geweer zullen je zoons veel jakhalzen doden.

Bu tüfekle oğulların bir sürü çakal öldürecek.

De islam gaat niet over het doden van mensen.

- İslam adam öldürmek değildir.
- İslam'ın adam öldürmeyle ilgisi yoktur.

In India, waar slangenbeten zo'n 46.000 mensen per jaar doden...

Yılanların yılda tahmini olarak 46.000 kişiyi öldürdüğü Hindistan'da,

Sommige pijlgifkikkers hebben genoeg gif om een mens te doden.

Bazı zehirli sarı kurbağalar bir insanı öldürecek kadar zehir barındırır.

De kleine barkschorpioen heeft genoeg kracht om je te doden.

Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.

Sommige mensen lezen een boek om de tijd te doden.

Bazıları zaman geçirmek için kitaplar okurlar.

En haar welpen lijken niet snel een prooi te kunnen doden.

Yavruları da pek bir şey avlayacakmış gibi değil.

De man viel haar aan met de bedoeling haar te doden.

Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.

Ge kunt uzelf niet doden door de adem in te houden.

Nefesinizi tutarak kendinizi öldüremezsiniz.

Moslims worden als extremisten geschetst die alle niet-moslims willen doden.

- Müslümanlar, tüm gayrimüslimleri öldürmek isteyen aşırılık yanlıları gibi canlandırılıyor.
- Müslümanlar kendilerinden olmayan herkesi öldürmek isteyen radikal kimselermiş gibi lanse ediliyor.

Door haar ervarenheid biedt zij de grootste kans om een prooi te doden.

Tecrübesini konuşturarak bir av indirmesi en büyük ümitleri.

Als je een barkschorpioen vangt, kleine schorpioenen, die zijn giftig... ...en kunnen je doden.

Küçük akreplerden birine denk gelirseniz çok zehirlidirler ve sizi öldürebilirler.

Hij zegt dat deze slang voor meer doden zorgt... ...dan welk ander slangenras dan ook op aarde...

En çok insan ölümünden sorumlu yılan türü olduğunu söylüyor.

Een steek kan haar doden. Maar gelukkig hebben de bijen het te koud om aan te vallen.

Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.

Wat me aan het denken zet, is dat als het op Vikingen aankomt, je ze kunt doden, en

Beni düşündüren şey, Vikingler söz konusu olduğunda onları öldürebilirsin ve

Verantwoordelijk voor verschillende doden in Japan, en minstens een in Indonesië... ...als je niet sterft door de injectie van deze bloem...

Japonya'da birçok, Endonezya'da ise bir ölümden sorumlu bu ölümcül çiçeğin zehri kurbanını öldürmediği zaman bile

Omdat bij een zaagschubadder het zo snel op het bloed inwerkt... ...kan het gif in minder dan een uur iemand doden.

Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.

Je hoeft er niet bang voor te zijn, maar we moeten ze respecteren. We moeten ze beschermen en niet proberen ze te doden.

Bence insanlar onlardan korkmaktansa saygı göstermeli. Onları korumalıyız ve öldürmeye çalışmamalıyız.

- Ik ben dan misschien ongelukkig, maar ik ben niet van plan zelfmoord te plegen.
- Ik mag dan wel ongelukkig zijn, maar ik ben niet van plan mezelf te doden.

Belki mutsuzum ama kendimi öldürmeyi amaçlamıyorum.