Translation of "Bloemen" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Bloemen" in a sentence and their turkish translations:

Bloemen bloeien.

Çiçekler açar.

- Bloemen zijn geel.
- De bloemen zijn geel.

Çiçekler sarıdır.

- Sami plantte bloemen.
- Sami heeft bloemen geplant.

Sami çiçekler dikti.

- Interesseren bloemen u?
- Interesseer je je voor bloemen?

- Çiçeklerle ilgilenir misin?
- Çiçeklerle ilgilenir misiniz?

- Er waren overal bloemen.
- Overal waren er bloemen.

Her yerde çiçek vardı.

Bloemen zijn hard.

Çiçekler dayanıklı.

Zij plukte bloemen.

O, çiçekleri topladı.

Hij kocht bloemen.

Çiçekler satın aldı.

Tom plukt bloemen.

Tom çiçekleri topluyor.

Bloemen zijn geel.

Çiçekler sarı.

Ik koop bloemen.

Ben çiçekler alıyorum.

Zij verkoopt bloemen.

O, çiçek satar.

Bloemen praten niet.

Çiçekler konuşmaz.

Ik verkoop bloemen.

Çiçek satarım.

Tom kocht bloemen.

Tom çiçekler aldı.

Tom verkoopt bloemen.

Tom çiçekler satar.

Hij verkoopt bloemen.

O, çiçek satıyor.

Ik kocht bloemen.

Çiçekler aldım.

Neem deze bloemen.

Bu çiçekleri al.

- Hoeveel gele bloemen zijn daar?
- Hoeveel gele bloemen zijn er?

Kaç tane sarı çiçek var?

- De bloemen zijn alle verwelkt.
- De bloemen zijn allemaal verwelkt.

Çiçeklerin hepsi soldu.

- Geef de bloemen alsjeblieft water.
- Geef de bloemen alstublieft water.

Lütfen çiçekleri sula.

Bloemen trekken bijen aan.

Çiçekler arıları çeker.

Bloemen zijn altijd welkom.

Çiçekler her zaman kabul edilebilir.

Wat een mooie bloemen!

- Ne güzel çiçekler!
- Ne kadar güzel çiçekler!

Hoeveel bloemen koop je?

Kaç tane çiçek satın alıyorsun?

Er waren hier bloemen.

Burada çiçekler vardı.

Waarom teken je bloemen?

Neden çiçekler çiziyorsun?

Waarom schilder je bloemen?

Neden çiçek resmi yapıyorsun?

Die bloemen zijn mooi.

O çiçekler güzel.

Deze bloemen zijn prachtig.

Bu çiçekler güzel.

Xochipepe houdt van bloemen.

Xochipepe, çiçekleri sever.

Ik kocht negen bloemen.

Dokuz çiçek aldım.

Bloemen maken haar blij.

Çiçekler onu mutlu eder.

Vader geeft bloemen water.

Baba çiçekleri suluyor.

Ik hou van bloemen.

Ben çiçekleri severim.

Tom houdt van bloemen.

- Tom çiçekleri seviyor.
- Tom çiçekleri sever.

Dit zijn gele bloemen.

Onlar sarı çiçek.

Het kind schilderde bloemen.

Çocuk çiçekleri boyadı.

Dit zijn mooie bloemen.

Bunlar güzel çiçekler.

Hij heeft rode bloemen.

Onun kırmızı çiçekleri var.

Ik kan bloemen ruiken.

Çiçekleri koklayabiliyorum.

Bloemen sterven zonder water.

Çiçekler su olmadan ölür.

De bloemen zijn rood.

Çiçekler kırmızı.

De bloemen waren rood.

Çiçekler kırmızıydı.

Zonnebloemen zijn mooie bloemen.

Ayçiçekleri güzel çiçeklerdir.

Ik heb bloemen meegenomen.

Ben çiçekler getirdim.

Bedankt voor de bloemen.

Çiçekler için teşekkür ederim.

Zijn deze bloemen echt?

Bu çiçekler gerçek mi?

De bloemen zijn geel.

Çiçekler sarıdır.

- Ik heb de bloemen water gegeven.
- Ik gaf de bloemen water.

Çiçekleri suladım.

Tom gaf de bloemen water.

Tom çiçekleri suladı.

Hij weet veel van bloemen.

O, çiçekler hakkında çok şey bilir.

Maria ruikt aan de bloemen.

Mary çiçekleri kokluyor.

Ik bestudeer graag wilde bloemen.

Kır çiçeklerini öğrenmeyi seviyorum.

Ze kweekt veel soorten bloemen.

O birçok türde çiçek yetiştirir.

Ik geef de bloemen water.

Çiçekleri sularım.

Bloemen groeien in warme landen.

Çiçekler sıcak ülkelerde yetişirler.

Waar heb je bloemen gekocht?

Çiçekleri nereden aldın?

Hoeveel paarse bloemen zijn er?

Orada kaç tane mor çiçek var?

Houdt jouw vriendin van bloemen?

Kız arkadaşın çiçekleri sever mi?

Deze bloemen komen uit Nederland.

Bu çiçekler Hollanda’dan geliyor.

Hoeveel bloemen heb je gekocht?

Kaç tane çiçek aldın?

De jongen plukt gele bloemen.

Oğlan sarı çiçekleri topluyor.

Bedankt voor de mooie bloemen.

Güzel çiçekler için teşekkür ederim.

Waarom heb je bloemen gekocht?

Neden çiçekler satın aldınız?

Raak de bloemen niet aan.

Çiçeklere dokunma.

Betty geeft de bloemen water.

Betty çiçekleri suluyor.

Rode rozen zijn mooie bloemen.

Kırmızı güller güzel çiçeklerdir.

Tom heeft deze bloemen geplant.

Tom bu çiçekleri dikti.

- Tom heeft een foto getrokken van de bloemen.
- Tom heeft de bloemen gefotografeerd.

Tom çiçeklerin bir resmini çekti.

- Zijn er veel bloemen in de tuin?
- Staan er veel bloemen in de tuin?

Bahçede çok çiçek var mı?

...door de bloeiende bloemen te volgen.

...her yıl yüzlerce kilometre göç eder.

Hij heeft voor haar bloemen geplukt.

O, onun için çiçek topladı.

Ze heeft bloemen in haar hand.

Onun elinde çiçekler var.

Waar heb je de bloemen gekocht?

Bu çicekleri nereden satın aldın?

Ze houdt erg veel van bloemen.

Çiçekleri sever.

Mijn tante heeft mij bloemen gebracht.

Teyzem bana çiçek getirdi.

Ik ben dol op wilde bloemen.

Kır çiçeklerini severim.

We moeten de bloemen water geven.

Çiçekleri sulamak zorundayız.

Tulpen zijn mijn favoriete soort bloemen.

Lale en sevdiğim çiçektir.

Deze bloemen lijken allemaal op elkaar.

Bütün bu çiçekler benzer görünüyor.

Deze bloemen groeien in warme landen.

Bu çiçekler sıcak ülkelerde yetişir.