Translation of "Leef" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Leef" in a sentence and their turkish translations:

Leef.

Yaşa.

Leef!

Yaşa!

- Leef ellendig, maar leef vrij.
- Vrijheid, blijheid.

Özgürlük mutluluktur.

Leef en leer.

- Yaşa ve öğren.
- Yaşayın ve öğrenin.

- Leef nu het nog kan.
- Leef zolang je kan.

Yaşayabiliyorken yaşa.

Leef binnen jouw mogelijkheden.

Ayağını yorganına göre uzat.

Ik leef mijn droom.

Hayalimi yaşıyorum.

Ik leef niet graag alleen.

Tek yaşamayı sevmiyorum.

Ik leef op deze planeet.

Ben bu gezegende yaşıyorum.

Ik leef om te eten.

Ben yemek için yaşarım.

Ik leef in een bubbel.

- Bir kabarcık içinde yaşıyorum.
- Kendi kabuğumda yaşıyorum.

Ik leef dus met anderhalve long.

Bir buçuk ciğerle yaşıyorum.

Ik leef van dag tot dag.

Ben günden güne yaşıyorum.

Ik leef op de planeet Sakura.

Ben Sakura gezegeninde yaşıyorum

- Ik ben nog in leven.
- Ik leef nog.

Hâlâ hayattayım.

Ik leef van de hand in de mond.

- Ben elden ağıza yaşıyorum.
- Ben zar zor geçiniyorum.

Werk om te leven, leef niet om te werken.

Yaşamak için çalışın, çalışmak için yaşamayın.

Als ik 100 mocht worden, leef ik nog in 2103.

100 yaşına kadar yaşarsam 2103'te de hayatta olacağım.

Ik leef, zelfs al geef ik geen teken van leven.

Herhangi bir yaşam belirtisi vermememe rağmen hayattayım.

Ik werk om te kunnen leven, maar ik leef niet om te kunnen werken.

Ben yaşamak için çalışırım ama çalışmak için yaşamam.

Ze hebben het dus niet makkelijk. Maar dat is hun strategie. 'Leef snel, sterf jong.'

Önlerinde çok zor bir yol var. Ama stratejileri böyle. Hızlı yaşa, genç öl.