Translation of "‫وفي" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "‫وفي" in a sentence and their turkish translations:

وفي تفاوت الدخل وفي اللاجئين وفي العرق.

gelir eşitsizliği, mülteci sorunu, ırkçılık gibi konularda

في الأحياء الفقيرة، وفي المدارس وفي السجون وفي المسارح،

gecekondularda, okullarda, hapishanelerde ve sinemalarda

وفي المكسيك.

şerifler kasabaya yerleştiği zaman.

وفي أمريكا

bir de Amerika'da

‫وفي النهاية...‬

Ve nihayetinde...

في المدرسة الابتدائية، والوسطى وفي الثانوية وفي الجامعة

İlkokulda, ortaokulda, lisede ve üniversitede yaklaşık olarak

وفي بعض الأحيان،

bazen de

وفي تشريح التماسيح،

sonrasında yaşayan en yakın akrabalarını,

وفي أعقاب الكارثة،

Bu korkunç olayın yaşandığı sırada

وفي الليلة التالية،

Ertesi gece, bir kadın

وفي غرفة المحكمة.

ne yaşadığımı anlatacağım.

وفي ذلك اليوم،

O gün için de olsa

وفي توجيه الشباب،

Gençlere rehberlik ederken,

وفي عام 2012

Ve 2012 yılında

وفي نفس الوقت

bu aynı zamanda -

وفي هذا الحوار بالتحديد،

Bu özel diyalogda,

وفي سبيلي لأدير المفتاح.

ve anahtarı çevirmek üzereyim.

وفي هذه الحالة بالذات،

Bu belirli örnekte,

وفي المقابل نبقى صامتين.

ve sessiz kalıyoruz.

وفي النهاية، هنالك الطب.

Ve son olarak tıp konusu var.

وفي تحول غريب للقدر،

Kaderin bir oyunu olarak

وفي نهاية حديثنا قال:

Ve konuşmanın sonunda,

والاستعباد ... وفي النهاية ، الغزو.

köleleştirdiler… ve nihayetinde fethettiler.

وفي مكان توماس جيفرسون،

Ve Thomas Jefferson parkında,

‫وفي لمح البصر،‬ ‫اختفت.‬

Ve sonra çat diye birden kayboldu.

وفي تجربة أكثر شمولًا وشفافية،

Ve gayet meta bir deneyimde,

وفي كل مرة تشاهدون ذلك،

Buna her tanık oluşunuzda

وفي كل مرة تفكرون به،

ve bu an her aklınıza geldiğinde

وفي أحد الأيام، اكتشفت خطئي.

Daha sonra hatamı fark ettiğim gün geldi.

وفي الوقت المناسب، سنكون شاكرين.

ve biz zamanla onlara teşekkür edeceğiz.

وفي الإسبانية "الجمال" هو "بيليزا".

İspanyolca'da "güzel", "belleza"

وفي اليونانية "الجميل" هو "كالوس".

Yunanca'da ise "güzel", "kalos" demektir.

وفي خطر مستمر من الإنهيار.

ve sürekli düşme tehlikesi altındayız.

وفي بعض الأحيان الغباء المطلق

ve bazen inanılmaz aptallığa zayıf kaldık.

وفي جانب آخر، إذا تجاهلتها،

Diğer yandan bunu görmezden gelirseniz

دائما في الإنتاج وفي الميدان

üretimde ve tarlada hep vardı

وفي كل مرة كان يرفض.

Ve her defasında, reddetti.

‫وفي الوقت نفسه، تبتعد تدريجيًا.‬

Ve aynı zamanda yavaşça uzaklaşıyor.

وفي النهاية ، ربما لا يهم.

Ve sonunda, belki de önemli değil.

قمت بهذا أيضًا، وفي الحقيقة

Bunu da yaptım ve gerçekten de

وفي يوم من الأيام ، انتحر.

Bir gün kendini öldürdü.

وفي ذلك اليوم تعلّمت درسًا قيّمًا.

O gün bana değerli bir ders verdi.

وفي النهاية لابد من اتخاذ القرارات.

Eninde sonunda bir karar almanız gerekiyor.

‫وفي الغابة يُعتبر هذا...‬ ‫خسارة كبيرة.‬

Ve bu, ormanda büyük bir kayıp.

وفي الختام، أظن أن هناك حيلة:

Sonuçta, bence işin sırrı şu:

وفي نهاية المطاف أتيت إلى أمريكا.

Sonunda okumak için Amerika’ya geldim.

كنا نعمل ليل نهار، وفي العطلات،

Gece gündüz. Tatillerde. Fabrikayı işe yarar hale getirmek için

وفي هذا، هي أكبر مني بكثير،

O, benden çok daha büyük.

وفي العام الماضي، نشرنا أخيرًا دليلًا

Geçen yıl sonunda kanıtlar yayınladık,

وفي يوم الأثنين، وأقرب مما يتخيل،

ve pazartesi günü, tahmin edebileceğinden daha erken bir zamanda

في حياتنا اليومية وفي مواقع العمل

Günlük yaşamımızda ve iş yerlerimizde

وفي عقلها، كانت تلك الفئات الوحيدة.

Onun aklında bunlar var olan tek kategoriler.

وفي المساء المشمس، كل شيء أحمر.

Güneşli bir akşamda ise kırmızı.

وفي المجتمع، نحن نحاول اكتشاف ذلك.

ve sosyal hayatta bunu anlamaya çalışıyoruz.

‫وفي أكثر السهول المكشوفة على كوكبنا...‬

Dünya'nın en açık düzlüklerinde de...

‫وفي بعض الأماكن،‬ ‫تكون هي المهيمنة.‬

Bazı yerleri de ele geçirmeye başlamışlardır.

قررت مغادرة الجامعة وفي عام 1995

üniversiteyi bırakma kararı aldı ve 1995 yılında

مهران وفي تصريحاتٍ صحفية اسمى مبادرته

Mahran yaptığı bir basın açıklamasında,

لا تلمسني وفي يدك أثر الصابون.

Sabunlu ellerinle bana dokunma.

وفي وقت لاحق ، "شجاع" ، مصنوعة من ...

Ve sonra, "Gutties" ...

وفي النهاية، بدأت في السير أثناء نومي.

ve sonunda uyur gezerliğe başladım.

وفي الثمانينات لم يرى احد الاثار الجانبية،

80'lerde kimse olası sonuçları görmedi

وفي بعض الأحيان، كنت على وشك الانتحار.

bazen intihara meylettim.

وفي إحدى المرات قدم شخص إلي وقال:

Biri bana geldi ve dedi ki:

وفي العام التالي أيدت اعتقال فريد كوريماتسو.

Ertesi yıl, Fred Korematsu'nun enterne edilmesini onayladı.

وفي عمر 21 اتصلت بالسامريون مرة أخرى

Ve 21 yaşında, İiyiliksevenlerle tekrar iletişime geçtim.

وفي كثير من الأحيان ينصب عليهم السماسرة.

dolandırıcılar tarafından sık sık kandırılırlardı.

وفي كل مرة يقوم شخص بخطأ ما،

Ve biri hata yaptığında her seferinde,

وفي نفس الوقت أيضًا مع فائدة اقتصادية.

ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

نفس الأحذية، في الأردن وفي الولايات المتحدة

aynı ayakkabılar, Jordan, ABD.

وفي مرحلة النمو، شهدت الحراك الاجتماعي لأسرتي،

ve büyürken bir apartmandan daha iyi bir eve taşınarak,

وفي نفس الوقت اتهموا فرسان الإفرنجة المخضرمين

ancak daha iyi Fransız şövalyelerini suçladılar

وفي حين أننا قد حققنا بعض التقدم،

ve epeyce ilerleme kaydetmiş olsak da

وفي بعض الأوقات، نحتاج فقط أن نتمشى.

Ve bazen de yürüyüşe çıkmaya ihtiyacımız var.

وفي النهاية عندما يُنادى اسمه، ويعتلي المنصة

En son ismini anons ettiklerinde kürsünün başına geldiğinde

وفي الواقع، يحتاج هذا المشروع إلى الجميع.

Ve aslında bu projenin herkese ihtiyacı var.

وفي الحقيقة، نمتلك حاليا أدلة علمية حول التأمل

Şu an gerçekten günlük meditasyon egzersizinin bilimsel kanıtı elimizde -

وفي الختام، وهذا أمر مثير بالنسبة لي شخصيا،

Ayrıca kişisel olarak, kapalı alan yapay çiftliklerinin

وفي لحظة تغيرت حياتي للمرة الثانية خلال عامين.

ve bir anda hayatım iki yıl içinde ikinci kez değişti.

وفي النهاية، لأولئك الذين يختلفون عنّا في المظهر.

nasıl genişlettiğimizi değiştirme fikrine sahip bir kozmetik şirketi kurdum.

وفي نهاية هذه الرحلة الموسيقى طلعت في طريقي.

Ve bu yolculuğun sonunda da müzik çıktı karşıma.

وفي نهاية ذلك الصيف، أصبحت طليقاً في الفرنسية.

ve o yazın sonuna geldiğimde Fransızcada tamamen akıcıydım.

في بلدةٍ صغيرة شمال ولاية نيويورك وفي أيداهو،

veya Idaho’da bunlar yapılabiliyorsa

وفي الواقع، إن اتفقنا أن هذه المجموعات حقيقة،

Doğrusu, bu jenerasyonların var olduğu konusunda anlaşabilsek bile

وفي غضون أشهر من النّـهم في صياغة المقترحات

Araştırma taslaklarını aylarca çılgın bir şekilde düzenleyerek

وفي جامعة كولومبيا تعلمت عن نظرية نفسية اجتماعية

Columbia'da "düzenleyici odak" adı verilen

وفي عام 2016 اجتمعنا واحتفلنا بيوم البهاق العالمي.

2016'da, Dünya Vitiligo Günü'nü kutladık.

وفي غضون ١٠ أيام، بين ليلة وضحاها، تختفي،

10 gün içinde bir gecede kaybolur,

وفي جنوب أفريقيا، هناك برنامجاً يسمى Techno Girls.

Güney Afrika'da ise Techno Girls denilen bir program var.

وفي آخر عروضه التي شهدتها ولكن لم أصممها،

Tasarlamadığım ama şahit olduğum son gösterisinde

وفي إحدى الليالي، عندما كنت مستلقياً على ظهري،

Bir gece, sırtüstü yatarken

وفي العديد من الأماكن في مختلف أنحاء العالم.

birbirimizden ayrılmış durumdayız.

‫وفي قربها منه...‬ ‫يداهمها مرة أخرى خطر محدق.‬

Dokunacak mesafeye geliyorlar ki... ...bir kez daha tehlike ortaya çıkıyor.

وفي عام 1964، كانت هناك محاولة في "البرازيل".

Daha önce de 1964'te Brezilya'da olmuştu.

وفي نهاية القصة جاء ضباط التجنيد يقرعون الأبواب ،

Sonunda memurlar gelir ve evlerin kapılarını çalar,

وفي خلال السنة الأولى بدأت أدرك عدة أشياء

Bu ilk yılda birkaç şey fark ettim.

الملح، يماثل لما هو في آسيا وفي أفريقيا:

Asya veya Afrika'da olun, tuz saklama şekliniz benzer

جعله يبكي في فيلم واحد وفي عام 2000

bir tek filminde ağlattı bir de 2000 yılında

وفي معظم الوقت لا نعرف ما تحت الأرض.

ve çoğu zaman toprağın altında ne olduğunu bilmiyoruz.

وفي نهاية الرحلة تبادلنا معلومات الاتصال الخاصة بنا.

Uçuş sonunda iletişim bilgilerimizi birbirimize verdik.