Examples of using "درس" in a sentence and their turkish translations:
Bağ kurma,
karmaşıklık
ve yansıma.
Acı bir ders.
- Fadıl, İslam okudu.
- Fazıl İslam eğitimi aldı.
- Sami İslam eğitimi aldı.
- Sami İslami eğitim gördü.
Sami tiyatro derslerine katıldı.
Tom jeoloji okudu.
Dersimiz, Hayat Bilgisi.
Orada da Budizm eğitimi aldı
Dün gece, bütün gece çalıştı.
Sami lisede okudu.
ama çıkarılacak bir başka ders var.
O, Harvard'da hukuk okudu.
ve farkında olmadığım halde en önemli ders olmuştu,
Sami, doktorası için eğitim aldı.
O gün küçük kız tüm sınıfın ne olursa olsun
özel dersi. Çocuğun oyun oynamaya vakti yok
başlatıyorsunuz bir tane ders. Her görüşmenin de bir numarası var
Vefa lisesinde 11 yıl okudu
Benim sınıfımda sadece bir dersi paylaşmak değil daha fazla şeyi ifade ediyor...
Şehirde yaşan insanlar ve mimarlar olarak bu bizim için çok önemli bir ders.
, 25 yıllık hizmete sahip bir tuğgeneraldi .
Onun Almanya'da çeviri okuduğu söyleniyor.