Translation of "الليل" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "الليل" in a sentence and their turkish translations:

‫حتى الليل.‬

...gece oluncaya kadar.

الليل مظلم.

Gece karanlık.

حل الليل.

Geceydi.

‫تتسيّد الأسود الليل.‬

Aslan, gecelerin kralıdır.

‫يطول الليل بسرعة.‬

Geceler hızla uzamakta.

‫منتظرة ستار الليل.‬

Hepsi gece karanlığını bekliyor.

‫يأتي الليل بالراحة.‬

Gece herkes rahat bir nefes alıyor.

كصاعقة في الليل.

Gecenin içinde yıldırım çakması gibi.

بكيتُ طوال الليل.

Ben bütün gece boyunca ağladım.

- كانت الكلاب تنبح طوال الليل.
- الكلاب نبحت الليل كله.

Köpekler bütün gece havladılar.

‫حسناً، اجتزنا الليل بسلام.‬

Geceyi atlattık.

‫أثناء استكشافنا عالم الليل،‬

Gece dünyasını keşfettikçe...

‫تخوض في الليل القطبي.‬

Kutup gecesinde yol alıyorlar.

‫يستهل الليل سلوكيات مفاجئة...‬

...gece, beraberinde sürpriz davranışlar getirir...

‫للهرب من مخاطر الليل.‬

...usulca ağaçların arasında uçarlar.

‫قبل حلول الليل مجددًا.‬

...güneşin sıcağının tadını çıkarma vakti.

درس البارحة طوال الليل.

Dün gece, bütün gece çalıştı.

لقد امطرت طوال الليل

Tüm gece boyunca yağmur yağdı.

- كان الحارس على رأس مهمته طوال الليل.
- حرس الحارس الليل بطوله.

Güvenlik görevlisi gece boyunca görevdeydi.

‫تندفع للصيد...‬ ‫في ظلام الليل.‬

Avlanmaları gerek. Gecenin geç saatlerine kadar.

‫يضع الليل للحيوانات تحديات هائلة...‬

gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

‫سيوفر الليل ستارًا من الظلام.‬

Gecenin gelmesiyle karanlıktan faydalanacaklar.

‫يخص إحدى مفترسات الليل الأولى.‬

Gecenin en üstün avcılarından birine aittirler.

‫يقدّم الليل للحيوانات أعجب التحديات‬

...gece, hayvanların önüne olağanüstü zorluklar çıkarıyor.

‫أوائل الليل في "جنوب إفريقيا".‬

Afrika'nın güneyinde sabahın erken saatleri.

‫مثالية لشم وجبات منتصف الليل.‬

Gece yarısı, burnuyla ziyafet bulmak için mükemmel.

‫لطالما كنّا أغرابًا على الليل.‬

Geceler her daim bize yabancı olmuştur.

‫باقتراب الليل،‬ ‫تزداد احتمالية السقوط.‬

Hava karardıkça... ...düşme riski artıyor.

‫لكن الليل سلاح ذو حدين.‬

Ama gecenin olumsuz yanları da var.

‫كاميرات الليل تكشف عالمها السري.‬

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

‫آخر فصول الليل...‬ ‫يبدأ الآن.‬

Gecenin son gösterisi... ...başlamak üzere.

‫حان وقت الاختباء لمخلوقات الليل.‬

Gececi yaratıkların güvenli yuvalarına dönme vakti.

ولكن لماذا يعيشون في الليل

fakat neden gece yaşadıklarına dair

الضوضاء الصاخبه في الليل اخافته.

Gece yüksek sesli bir gürültü onu korkuttu.

كان الثلج يتساقط طوال الليل.

Bütün gece kar yağıyordu.

- أعمل في الليل.
- أشتغل بالليل .

- Geceleri çalışıyorum.
- Geceleri çalışırım.

كانت الكلاب تنبح طوال الليل.

Köpekler bütün gece havladılar.

- بكى الطفل طوال اليل.
- بقي الرضيع يبكي طول الليل.
- أخذ الصغير يبكي طيلة الليل.

Bebek tüm gece ağladı.

‫غالباً ما تخرج لتتغذى في الليل.‬

Genellikle gece vakti avlanıyorlar.

ولكن أثناء النوم العميق في الليل،

ancak daha sonra gece derin uyku sırasında,

الأمر أشبه باستيقاظك في منتصف الليل

Gece yarısı uyandığınızda

‫قد يوفر الليل راحة من الحرارة،‬

Gece gelince sıcaktan kurtulmak mümkün...

‫لكن الليل لا يزال في أوله.‬

Ama gece daha yeni başlıyor.

‫بحلول منتصف الليل، يشعر الجميع بالبرد.‬

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

‫الليل القطبي ليس كله ظلامًا دامسًا.‬

Kutuplarda gece zifiri karanlığa boğulmaz.

‫تظل الروائح فوّاحة في هواء الليل.‬

Geceleyin havada asılı ağır bir koku var.

‫يتميز الليل بكونه الأكثر أمانًا للتعشيش.‬

Gece, yumurta bırakmak için en güvenli zaman.

‫هي موطن بعض مخلوقات الليل العجيبة.‬

...gerçekten de çok tuhaf gece yaratıklarının yaşam alanı.

‫يصعب العثور على الليل المظلم والهادئ.‬

...gecenin karanlığıyla sessizliğine erişmek daha da zorlaşıyor.

داوم العدو على الهجوم طوال الليل.

Düşman bütün gece saldırıya devam etti.

وصلنا إلى لندن عند منتصف الليل.

Biz gece yarısı Londra'ya vardık.

ناسا تلتقط صورًا متعددة لسماء الليل

NASA gece gökyüzünün birden fazla fotoğrafını çekiyor

سنصل إلى لندن قبل حلول الليل.

- Hava kararmadan önce Londra'ya ulaşacağız.
- Hava kararmadan önce Londra'ya varacağız.

لا يجب أن تخرج في الليل.

Gece dışarı çıkmamalısın.

في غرفتي المظلمة في آخر الليل،

-geç saatte, yurt odamda-

‫على خط الاستواء، يتساوى طول الليل والنهار.‬

Ekvatorda gece ve gündüz eşittir.

‫خلال الليل على كوكبنا؟‬ ‫ترجمة "عمر رمزي"‬

...Dünya'nın bir gecesinde. Alt yazı çevirmeni: Yurdakul Gündoğdu

‫ظلام الليل على كوكبنا؟‬ ‫ترجمة "عمر رمزي"‬

...Dünya'daki bir gecenin karanlığında. Alt yazı çevirmeni: Yurdakul Gündoğdu

‫جلب الليل فاجعة على أسرة الفيلة هذه.‬

...gece, fil ailesine trajedi yaşatmış durumda.

الخفافيش تعيش الليل كما في القصص المصورة.

ayn çizgi romanlarda olduğu gibi yarasalar gece yaşarlar

‫الآن، هل كانت أكثر نشاطًا في الليل؟‬

Acaba geceleri daha mı aktif?

عاد توم إلى المنزل بعد منتصف الليل.

Tom gece yarısından sonra eve geldi.

مع حلول الليل، أشار إلى جيشه لمواصلة المسيرة

Gecenin çökmesiyle ordusuna ilerlemeyi başlatmaları için sinyal verdi.

‫أثناء ظلام المحاق،‬ ‫تُضيء المجرات البعيدة سماء الليل.‬

Yeni Ay'ın karanlığı hâkimken... ...geceleyin gökyüzünü uzak galaksiler aydınlatır.

‫بالنسبة إلى أسرة جديدة،‬ ‫يمثل الليل تحديًا مختلفًا.‬

Yeni bir aile içinse gece farklı bir engel teşkil ediyor.

‫وبازدياد برودة الليل،‬ ‫تتوقف كثير من وظائفه الجسدية.‬

Gece daha da soğudukça... ...vücut işlevlerinin çoğu yavaşlayarak duruyor.

‫تغذّيها في ظلام الليل أمر‬ ‫غير اعتيادي تمامًا.‬

Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.

‫نكتشف الطرائق المميزة لغزو الحيوانات‬ ‫عالم الليل الجديد.‬

...hayvanların, bu yeni gece dünyasını şaşırtıcı yöntemlerle nasıl fethetmekte olduğunu keşfediyoruz.

‫تحت ستار الليل،‬ ‫يمكن لهذه الحيوانات المحنّكة التكاثر.‬

Gecenin karanlığında... ...sokağa uyum sağlayanlar çoğalmayı sürdürür.

‫حل منتصف الليل...‬ ‫على شبه جزيرة "يوكاتان" المكسيكية.‬

Meksika'nın Yucatan Yarımadası'nda gece yarısı.

حدث قطع الأظافر في الليل هو رقم شامان.

Gece tırnak kesmenin olayı ise bir Şaman adetidir

لسببٍ ما، أشعر أني نشيط أكثر في الليل.

Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.

‫وسأحرص أيضاً على أن تظل النار‬ ‫مشتعلة طوال الليل.‬

Ayrıca bu ateşin gece boyunca yandığından emin olmalıyım.

‫المهمة الآن هي أن أنجو‬ ‫طوال النهار وطوال الليل،‬

Şu anki görev, helikopter beni kurtarmaya gelmeden önce

‫ما دمت أحافظ على هذه النار‬ ‫مشتعلة طوال الليل.‬

Bu ateşin gece boyunca yanmasını sağlayabilirsem

‫تنتشر صرخاته لأكثر من 100 متر‬ ‫في هواء الليل.‬

Çığlığı, durgun gecede 100 metrenin ötesine kadar ulaşıyor.

‫لكن صوت الصيد يصدح بعيدًا‬ ‫عبر هواء الليل البارد.‬

Ancak avın gürültüsü serin gecede çok ilerilerden duyuluyor.

‫وبهبوط الليل، تصل درجات الحرارة‬ ‫إلى سالب 16 مئوية.‬

Gece olunca da eksi 16 derecelere kadar düşüyor.

‫لكن بعض الحيوانات تستخدم الليل لصالحها.‬ ‫"ليل الغابات الحالك"‬

Öte yandan bazı hayvanlar geceyi avantaja çevirir. YAĞMUR ORMANLARINDA GECE

‫في منتصف الليل،‬ ‫تكشف الكاميرات منخفضة الإضاءة منظرًا مميزًا.‬

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

‫تسمح لنا كاميرا تصوير حراري‬ ‫بالرؤية في ظلام الليل.‬

Termal görüntüleme yapan bir kamera gece karanlığını delmemizi sağlıyor.

في الليل كان لا يزال حادث قطع الأظافر ، ولكن

Gece yine de tırnak kesmek bir olaydı fakat

‫ما أفضل وسيلة لدينا لاقتناص ‬ ‫عقرب صحراوي متجول أثناء الليل؟‬

Gece çölde bir akrep yakalamanın en iyi yolu nedir?

‫لكل الحيوانات التي تحملت الليل المتجمد،‬ ‫هذا التغيير مرحّب به.‬

Donuk geceden sağ çıkan tüm hayvanlar için müjdeli bir değişimdir bu.

‫الجثم على أنحف غصن‬ ‫هو أفضل فرصة للنجاة من الليل.‬

Geceden sağ çıkmanın en iyi yolu en ince dala tünemek.

‫وكلما اشتد ظلام الليل،‬ ‫كشفت هذه المياه المزيد من العجائب.‬

Gece ne kadar karanlık olursa... ...bu sular insanı o kadar hayrete düşürüyor.

‫لكن في هذا الوقت من العام،‬ ‫يجب أن تواجه الليل.‬

Ama yılın bu vakti... ...geceyle yüzleşmek zorundalar.

‫ولكن إن هبت رياح شديدة أثناء الليل،‬ ‫يمكن أن تتغطى بالكامل.‬

Ama gece kuvvetli bir rüzgâr çıkarsa üzeri tamamen örtülebilir.

‫لدى النمور رؤية ليلية ممتازة.‬ ‫لذا الليل وقت مثالي لتعلم الصيد.‬

Jaguarların gece görüşü harikadır. Yani gece, avlanmayı öğrenmek için ideal bir zamandır.

‫باقتراب الليل سريعًا،‬ ‫يحتاج هذا السرب الكبير إلى مكان ينام فيه.‬

Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.

‫إنها في غاية الخطورة‬ ‫في غابة عشب البحر العميقة في الليل،‬

Geceleri ormanın derinlikleri çok tehlikeli olduğu için

‫الحيوانات التي كانت تحتمي به من حر النهار،‬ ‫تخرج عادة في الليل.‬

Günün sıcağından kaçıp sığınan hayvanların çoğu, geceleri dışarı çıkar.

‫ما أن يحل الليل،‬ ‫سيكون لدى الفقمات فرصة أفضل‬ ‫في التنصّل منها.‬

Karanlık çökünce... ...fokların görülmeden geçme şansının artması gerekir.

‫لكن لا يزال هناك محيطات من الاكتشافات‬ ‫نخوض فيها في أعماق الليل.‬

Ama gecenin derinliklerinde keşfedilmeyi bekleyen bir okyanus dolusu bulgu hâlâ var.

‫هذه ساعات الليل الأخيرة،‬ ‫لكن أدغال "آسيا" لا تزال غارقة في الظلمة.‬

Gecenin artık son saatleri. Ama Asya'nın yağmur ormanları hâlâ karanlığa gömülü.

هو، يذهب للغابة في منتصف الليل والآن يتصرف وكأنه يخاف من الظلمة.

O, gecenin ortasında ormana gider ve şimdi karanlıktan korkuyormuş gibi davranıyor.

‫جيد أنك اخترت الاحتماء بهذا الكهف.‬ ‫الأدغال تصبح ‬ ‫مليئة أكثر بالحياة أثناء الليل.‬

Bu mağarayı sığınak olarak seçmeniz çok iyi oldu. Orman geceleri daha da canlanıyor.

‫وهو يعني أنه أثناء الليل، ‬ ‫كل هذا الهواء البارد‬ ‫سيجد مكاناً يستقر فيه.‬

Geceleri soğuk havanın alçalacağı bir yer vardır.