Translation of "لليلى" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "لليلى" in a sentence and their turkish translations:

استمع سامي لليلى.

Sami, Leyla'yı dinledi.

لن أغفر لليلى.

Leyla'yı affetmeyeceğim.

سامي يستمع لليلى.

Sami, Leyla'yı dinler.

كان الدّين مرادفا لليلى.

- Din, Leyla'nın ikinci adıydı.
- Din, Leyla'nın göbek adıydı.

أرسل فاضل رسائلا لليلى.

Sami, Leyla'ya mektuplar gönderdi.

قدّم سامي حاسوبه لليلى.

- Sami, bilgisayarını Leyla'ya verdi.
- Sami'nin bir bilgisayarı vardı ve onu Leyla'ya verdi.
- Sami kendi bilgisayarını Leyla'ya verdi.

أولى سامي انتباهه لليلى.

Sami, Leyla'ya dikkat etti.

قدّم سامي قرصا لليلى.

Sami, Leyla'ya bir hap verdi.

قال سامي ذلك لليلى.

Sami onu Leyla'ya söyledi.

أرسل سامي مالا لليلى.

Sami, Leyla'ya para postaladı.

قدّم سامي المفاتيح لليلى.

- Sami Leyla'ya anahtarları verdi.
- Sami anahtarları Leyla'ya vermiş.

بالنّسبة لليلى، فاضل زوج مخلص.

Leyla'ya göre Fadıl sadık bir koca.

قدّم فاضل لليلى مستحضرا للنّوم.

Fadıl, Leyla'ya bir uyku iksiri verdi.

كان لليلى الكثير من الأعداء.

Leyla'nın çok sayıda düşmanı vardı.

لا زال سامي يشتاق لليلى.

Sami hala Leyla'yı özlüyor.

كان سامي يرقن رسالة لليلى.

Sami, Leyla'ya bilgisayarda bir mektup yazıyordu.

قدّم سامي بعض المال لليلى.

Sami, Leyla'ya biraz para verdi.

أرسل سامي رسائل غريبة لليلى.

Sami, Leyla'ya gerçekten tuhaf mektuplar gönderdi.

واصل سامي إرسال الرّسائل لليلى.

Sami, Leyla'ya mektuplar göndermeye devam etti.

لم يفتح سامي الباب لليلى.

Sami, Leyla için kapıyı açmadı.

لا يمكن لليلى أن تنجب أطفالا.

Leyla çocuk sahibi olamaz.

كتب سامي لليلى الكثير من الرّسائل.

Sami, Leyla'ya birçok mektup yazdı.

أرسل سامي الكثير من الرّسائل لليلى.

Sami, Leyla'ya birçok mektup gönderdi.

ترك فاضل مبلغا هائلا من المال لليلى.

Fadıl, Leyla için inanılmaz miktarda para bıraktı.

كان سامي يريد أن يشتري ملابسا لليلى.

Sami, Leyla'ya kıyafet satın almak istedi.

بعث فاضل برسالة لليلى لكن لم يتلقّى جوابا.

Fadıl, Leyla'ya mektupları gönderdi ama yanıtlanmadılar.

لم يكن بوسع الأطبّاء فعل أيّ شيء لليلى.

Gerçekten doktorların Leyla için yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.

لم يسبق لليلى و أن رأت جملا في حياتها.

Leyla hayatında hiç deve görmedi.

أرسل سامي رسائلا لليلى لكن لم يتلقّ أجوبة عليها.

Sami, Leyla'ya mektuplar gönderdi ama yanıtlanmadılar.

- هل لليلى علاقة غير شرعيّة؟
- هل ليلى في علاقة غير شرعيّة؟

Leyla bir birliktelik yaşıyor mu?

جلس سامي فحسب و استمرّ في قول "نعم" بينما كان يستمع لليلى.

Sami sadece arkasına yaslandı ve Leyla'yı dinlerken "aham" demeye devam etti.