Translation of "عنه" in Turkish

0.028 sec.

Examples of using "عنه" in a sentence and their turkish translations:

أخبروني عنه.

Bana ondan bahsettiler.

لا غنى عنه

vazgeçilmez

الآن يتحدثون عنه

şimdi güya anlatıyorlar ya

احكِ لي عنه .

Bana ondan bahset.

أنا أتحدث عنه.

- Ondan bahsediyorum.
- Onun hakkında konuşuyorum.

- لدي سؤال أريد سؤالك عنه.
- عندي سؤال علي سؤالك عنه.

Sana sormam gereken bir sorum var.

وبوسعنا التحدث عنه للأبد.

sonsuza dek konuşacağımız bir şeyler.

ما الذي تبحث عنه؟"

Aradığınız nitelikler nedir?"

ما أتحدث عنه اليوم

Bugün üstünde durmak istediğim nokta

فماذا يقول العلم عنه؟

peki, bilim ne diyor bu konuda?

ما الذي تتحدث عنه؟

- Sen neden bahsediyorsun?
- Neden bahsediyorsun sen?

لم نحتاج للبحث عنه؟

Neden onları bulmamız gerekiyor?

أخبروني مالذي ستتخلّون عنه.

Nelerden vazgeçtiğinizi yazın.

ولبدء الحديث عنه بصراحة ومسؤولية؟

ve sorumlu bir biçimde konuşmanın vakti değil mi?

سأجد ما كنت أبحث عنه.

ne aradığımı buldum.

وعبر عنه في كل فيلم

ve bunu da her filminde dile getirdi

لا أريد أن أتكلّم عنه.

Onun hakkında daha fazla konuşmak istemiyorum.

اكتشفت الكثير من الأمور عنه.

Ondaki çoğu şeyi ortaya çıkardım.

بلّغ السلطاتِ عنه أفضلُ أصدقائه.

Onun en iyi arkadaşı onu yetkili makamlara ihbar etti.

اسمح أن أذهب عوضاً عنه.

Onun yerine gideyim.

أنا لست من تبحثين عنه

Senin için iyi değilim.

أثمّة ما تريد إخباري عنه؟

Bana söylemek istediğin bir şey var mı?

أنا أعلم أكثر عنه وراثيا.

Bunu daha çok genetiksel anlamda biliyorum.

نحن لا نعرف عنه شيئاً.

Onun hakkında bir şey bilmiyoruz.

هذا ما نريد أن ننصرف عنه

Kaçmak istediğimiz şey işte budur.

حيث ينتج عنه نتائج نادرة وقيمة،

bunların nadir ve değerli çıktıları olacaktır

فنحن لا نزال نقاتل للحديث عنه.

Bunu konuşmakta hâlâ zorlanıyoruz.

لكن لا يتحدثون عنه داخل المنزل،

fakat evin içinde konuşmak istemiyorlar,

تقريباً كل ما نعرفه وسمعنا عنه.

Bildiğimiz ve duyduğumuz hemen hemen her şey.

لأجل أن أساعد الناس وأكتب عنه.

Tanrı'nın planı olduğuna inanıyordu.

أو قرؤوا عنه في اللاهوت المسيحي.

ya da Hristiyan teolojisinde bununla ilgili okumalar yapmışlardı.

لدرجة أنه اضطر إلى التوقُّف عنه.

Acısı koşuyu bıraktıracak derecede çoğalmıştı hatta.

أنت الرجل الذي كنت أبحث عنه.

Aradığım adamsın.

تتكلم كأنها تعرف كل شيء عنه.

Sanki onun hakkında her şeyi biliyor gibi konuşuyor.

وجت المفتاح الذي كنت أبحث عنه.

Aradığım anahtarı buldum.

هي لا تعلم أين تبحث عنه.

O onu nerede arayacağını bilmiyor.

لا أريد القيام بعمله نيابة عنه.

Onun için onun işini yapmak istemiyorum.

لا شيء في بالي للكتابة عنه.

Hakkında yazacak bir şey düşünemiyorum.

أهذا هو الكتاب الذي تبحث عنه؟

Aradığın kitap bu mu?

أوجدت الكتاب الذي كنت تبحث عنه؟

Aradığın kitabı buldun mu?

هل وجدت ما كنت تبحث عنه؟

Aradığın şeyleri buldun mu?

ليس هذا ما أردت إخبارك عنه.

Sana söylemek istediğim bu değil.

من أين البداية؟ مالذي سنتخلّى عنه ؟

Nereden başlamalı?

ما الذي تريد أن تتحدث عنه؟

Ne hakkında konuşmak istiyorsun?

شاهدني وسأريك الشارع الذي تبحث عنه.

Beni izle ve sana aradığın caddeyi göstereceğim.

الرجل الذي اتحدث عنه، يكون معلمي.

Kendisinden bahs ettiğim adam, benim öğretmenimdir.

"هل سيأتي علي؟" "سيأتي غصباً عنه."

- "Ali gelecek mi?" "Sıkıysa gelmesin."
- "Ali gelecek mi?" "Eşek gibi gelecek."
- "Ali gelecek mi?" "Paşa paşa gelecek."
- "Ali gelecek mi?" "Tıpış tıpış gelecek."

حيث طرحت على التلاميذ سؤالًا ليجيبوا عنه.

sınıfımda dersime cevaben bunları yazdı.

وهذا ما نريد أن نشغل عنه أنفسنا

Dağıtmak istediğimiz şey işte budur!

الهيب هوب شر ويكتب عنه في الصحافة

hip-hop kötü gösterilir ve kültürün dışında bir hâlde

أما شريك ليني، فلا أتذكر الكثير عنه

Lenie'nin eşi hakkında pek bir şey hatırlamasam da

فهذا يحد من قدرتنا على الحديث عنه،

onu konuşmamızı engelliyor

ألا تعتقدين بأنه حان الوقت للاستغناء عنه؟"

sence de bundan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?"

‫يُستحسن لفأر عشبي صغير أن يبتعد عنه.‬

Bu ufak çekirge faresi, akrepten uzak dursa iyi eder.

معجون الطماطم لا غنى عنه لنكهات الشوارع.

salçalı ekmek sokak lezzetlerinden vazgeçilmezlerdendir yani

ابحث عن شيء تتساءل عنه على ويكيبيديا

merak ettiğiniz bir şeyi Wikipedia'dan araştırın

هذا هو الكتاب الذي قلت لك عنه.

Bu sana bahsettiğim kitap.

ما من شخص لا يمكن الاستغناء عنه.

Hiç kimse vazgeçilmez değildir.

- عن ماذا تحدّثت؟
- ما الذي تحدّثت عنه؟

Ne hakkında konuştun?

هذا هو القاموس الذي حدثتك عنه البارحة.

Dün sana bahsettiğim sözlük bu.

من فضلك، لا تنس ما تحدّثنا عنه.

Lütfen tartıştığımız şeyi unutma.

"توم" ليس مجبرا على إعادة التحدث عنه.

Tom onu tekrar tekrar söylemek zorunda değildi.

- أعرف هذا الولد الذي لا تعرف عنه شيئا .
- أنا أعرف هذا الولد الذي لا تعرف عنه شيئا.

Senin tanımadığın bu çocuğu tanıyorum.

بأن أسأل هذا السؤال، ومن ثم أجيب عنه،

"Daha iyi takımlar, hasta bakıcılar daha az hata mı yapıyorlar?"

قلت: "ما الذي تبحث عنه المرأة في الرجال؟"

"Kadınlar erkeklerde ne arar?" diye sordum.

‫ولكن شيء مثل السروال الداخلي،‬ ‫يمكنني الاستغناء عنه.‬

Ama külot gibi bir şey, olmasa da olur.

لا يمكن بيع العام، ولا يمكن الاستغناء عنه،

Ortak varlık satılamaz, başkasına verilemez

هذا الجمال الكوني، كما ينبغي أن أقول عنه..

bu evrensel güzellik --

أنت تدرك الغوغاء الذي تتحدث عنه ، أليس كذلك؟

bahsettiğiniz mafya farkındasınız değil mi

يمكن لأي شخص أن يقول كل شيء عنه

herkes onun hakkında her şeyi söyleyebiliyor

دعنا نأتي إلى حدث الخريطة الذي نتحدث عنه.

Gelelim şu bahsettiğimiz harita olayına.

هذا هو السي دي الذي كنت أبحث عنه.

Aradığım CD işte buydu.

بحثوا عنه في كل مكان، لكنهم لم يجدوه.

Onu her yerde aradım ama bulamadım.

لست متأكدا حيال ما كان يتحدث توم عنه.

Tom'un neden bahsettiğinden emin değilim.

أنا هنا لأستمع لأي شيء تحتاج أن تتحدث عنه

Ne söylemen, ne konuşman gerekiyorsa buradayım, dinliyorum

الأسود الداكن هو اللون الذي يعبر عنه الحزن كمشاعر.

Kapkara siyah üzüntünün bir duygu olduğu şekilde bir renktir.

لذلك القطب الجنوبي في القطب الجنوبي الذي نتحدث عنه

yani bahsettiğimiz antartika güney kutup'u

الآن ، ما نتحدث عنه هنا هو لنا الآن فقط.

Şimdi yani burada bizim şimdi diye bahsettiğimiz şey sadece bizim için şimdidir.

ولكن ما أردت أن أتحدث عنه هو شيء غير ظاهر

Fakat konuşmak istediğim şey, çok daha görünmez bir şey

لأن الأمر الذي نتحدث عنه جميعاً، الدفع عبر الهاتف المحمول،

çünkü bugün konuştuğumuz mobil ödeme,

‫أخيرًا، عنكب صياد آخر،‬ ‫لكن ليس ما كان يبحث عنه.‬

Nihayet bir beyaz avcıya denk geliyor. Ama aradığı eş değil bu.

انظروا ، ليس دين الجمال والتسامح الذي يتحدثون عنه منذ سنوات.

onların bize yıllardır bahsettiği güzellik, hoşgörü dini değilmiş bakın Müslümanlık diyorlar

أول شيء يعرفه النرويجيون عنه هو رؤية بريق الأسلحة يقترب.

ve Norveçlilerin bildiği ilk şey yaklaşan silahların parıltısını görmekti.

سأل ديما: "التلفاز الدولي؟ ما الذي تتحدث عنه يا صائب؟"

Dima "Uluslararası TV?" diye sordu. "Al-Sayib, sen neden bahsediyorsun?"

يلاحظ بأن الضابط المسؤول عنه يبدو وكأنه قد اتخذ قراراً خاطئاً.

kıdemli subayının kritik bir hata yapmış olabileceğini fark ediyor.

ويرتفع صراخك. تحاول النزول فتجد المصعد قد قطع عنه الكهرباء. لقد

sen daha yüksek sesle bağırdın. Aşağı inmeye ve asansörün elektriği kestiğini görmeye çalışıyorsunuz.

- إننا لا نعرفه.
- نحن لا نعرف عنه شيئاً.
- نحن لا نعرفه.

Onu tanımıyoruz.

فحين نتحدث عنه فهذا من شأنه أن يزرع الفكرة في عقل أحدهم.

intiharı konuşmak bu fikri insanın kafasına yerleştirir.

حسنًا، كما قلت بالنسبة إلى إخفاقي بشأن الكوكب الذي كنتُ أبحث عنه،

Sözde gezegeni araştırdığım hikayeyi anlatırken belirttiğim gibi

أنت مستعد للتخلّي عنه الآن٬ فكّر في ذلك الأمر٬ لا أعلم ماهو

vazgeçmeye hazır olduğunuz bir şey, ne olabilir bilemem.

فإننا لا نعلم ما إذا كانت هذه الأجهزة تُساعد المدخنين على الإقلاع عنه،

Ama bu cihazların sigarayı bırakmaya yardım edip etmediğini hâlâ bilmiyoruz

لكنه كان "المارشال الذي لا غنى عنه" ، الذي كانت إدارته الرائعة وعمله الدؤوب

Ancak, parlak yönetimi ve yorulmak bilmeyen çalışmaları Napolyon'un askeri başarısının büyük bir kısmının temelini oluşturan

‫بما أن هذا المعدن ‬ ‫لم يكن هو الحطام الذي نبحث عنه،‬ ‫علينا أن نضع خطة جديدة.‬

Bu metal aradığımız enkaz olmadığına göre, yeni bir plan geliştirmeliyiz.

حريق قد اشتعل الليلة السابقة لدخوله المدينة وقد توقع ان يكون المسؤل عنه احد الجنود الثملاء

Bir önceki gece başlayan yangının nedeni sarhoş askerler olarak belirtilmişti