Examples of using "رؤيته" in a sentence and their turkish translations:
Onu göremiyorum.
Onun vizyonu ile onu anlamaya çalışan bir öğretmen olarak söylüyorum.
O, görmek istediğim son adamdır.
Bu da köşenin diğer tarafından gördüğünüz şey.
ama biz buna daha geniş bir pencereden bakmak istedik.
biz bakıp ta neyi göremiyoruz ki?
Sana göstermek istediğim bu değil.
Daha önce göremediğim yerde
Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.
Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.
Gece görüşü kapibaranınkinden çok daha iyidir.
Onu görebilecek insanlar olduğunu biliyorum.
o rengi nasıl algılayacağını ve renge karşı tepkisini bariz bir şekilde etkiler.
Gelecekte nelerin inşa edilmesini umdukları,
Görülebilir olmadığını düşündüğümüz şeyleri gördük.
Onu görmeye niyetim yok.
Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.
az görülmesinin sebebi de budur aslında
Pek çoğu,
Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.
Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.
Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.
Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.
Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.
“Onu hâlâ, savaşın en sıcak olduğu noktada, erkeklerle konuşarak