Translation of "رؤيته" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "رؤيته" in a sentence and their turkish translations:

لا يمكنني رؤيته.

Onu göremiyorum.

أقوله كمعلم حاول فهم رؤيته.

Onun vizyonu ile onu anlamaya çalışan bir öğretmen olarak söylüyorum.

إنه آخر شخصٍ أود رؤيته.

O, görmek istediğim son adamdır.

وذلك ما يمكنكم رؤيته حول الزواية.

Bu da köşenin diğer tarafından gördüğünüz şey.

لكننا نريد رؤيته من مجال أوسع

ama biz buna daha geniş bir pencereden bakmak istedik.

ما الذي لا نستطيع رؤيته ورؤيته؟

biz bakıp ta neyi göremiyoruz ki?

ليس هذا ما أردت منك رؤيته.

Sana göstermek istediğim bu değil.

حيث لم أتمكن من رؤيته من قبل

Daha önce göremediğim yerde

‫يمكنني رؤيته،‬ ‫إنه يقف هناك ويلوح بذراعيه.‬

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

‫يمكنني رؤيته،‬ ‫إنه يقف هناك يلوح بيديه.‬

Onu görebiliyorum, orada kollarını sallıyor.

‫رؤيته الليلية أفضل بكثير من خنزير الماء.‬

Gece görüşü kapibaranınkinden çok daha iyidir.

أعلم أن هناك أناساً من يمكنهم رؤيته.

Onu görebilecek insanlar olduğunu biliyorum.

تؤثر بشكل واضح على رؤيته وردة فعله حوله.

o rengi nasıl algılayacağını ve renge karşı tepkisini bariz bir şekilde etkiler.

ليس فقط عن ما يتمنون رؤيته في المستقبل

Gelecekte nelerin inşa edilmesini umdukları,

لقد رأينا ما كان يعتقد لا يمكن رؤيته.

Görülebilir olmadığını düşündüğümüz şeyleri gördük.

- أنا لا أنوي رؤيته.
- أنا لا أنوي مقابلته.

Onu görmeye niyetim yok.

لذا لا يتمكن نظام الكاميرا من رؤيته بشكل مباشر.

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

هذا هو السبب في أنه نادرا ما يتم رؤيته

az görülmesinin sebebi de budur aslında

كان الكثيرون حريصين على رؤيته ينزل ربطًا أو اثنين ،

Pek çoğu,

فقد رباطة جأشه عند رؤيته لبيته و هو يحترق.

Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.

‫يجبره ستار السحب على دفع رؤيته الليلية‬ ‫إلى أقصى حدودها.‬

Bulutların gelmesiyle gece görüşü sınırlanıyor.

‫وُضع البيض في الجزء الخلفي في الوكر‬ ‫وفي الظلام.‬ ‫ويستحيل رؤيته.‬

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

تم تصميم داخل هذا المبنى في الواقع عن طريق الصوت، يمكنكم رؤيته.

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

‫ثمة شيء هناك بالتأكيد. يمكنني رؤيته يلمع.‬ ‫المشكلة هي، لن تتمكن المروحية من الهبوط.‬

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.

"لا يزال بإمكاني رؤيته ، في المكان الذي كان القتال فيه أكثر سخونة ، يتحدث إلى

“Onu hâlâ, savaşın en sıcak olduğu noktada, erkeklerle konuşarak