Translation of "الجنس" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "الجنس" in a sentence and their turkish translations:

الجنس أو الإباحية؟

Sekse? Pornoya mı yöneldin?

وتأجيل ممارسة الجنس

diğer yöntemlerle birlikte

أنا مثلي الجنس.

Ben bir homoseksüelim.

أنا مثلي الجنس

- Eşcinselim.
- Ben bir eşcinselim.

لذا، ما هو الجنس؟

Peki cinsellik nedir?

هل أنت مثلي الجنس؟

Sen eşcinsel misin?

فقمنا بتدريس الجنس في المدارس،

Okullara cinsellik eğitimi getirdik

فإن الجنس يتعلّق بعلاقتنا بالمشاعر.

cinsellik, hislerimizle olan ilişkimizle alakalıdır.

وأمتثلُ إلى معايير نوع الجنس.

erkeklerin beni takip etmesi çok iyi.

لا تعرف شيء عن الجنس.

- Kuşlar ve arılar hakkında hiçbir şey bilmiyor.
- Cinsel konular hakkında hiçbir şey bilmiyor.

أنا لدي جار مثلي الجنس.

Eşcinsel bir komşum var.

أحسن مصففي الشعر مثليو الجنس

En iyi kuaförler eşcinsel.

أنا أحبه، لكنه مثلي الجنس

Onu seviyorum ama o bir eş cinsel.

انقاذ الجنس البشري يبدأ بالعائلة.

İnsan ırkının kurtuluşu aile ile başlar.

لا تنادي مثليي الجنس "شواذ"

Geylere "ibne" deme.

كان سامي مدمنا على الجنس.

Sami seks bağımlısıydı.

ولكننا نقوم بذلك مع موضوع الجنس!

ama cinsellik konusunda yapıyoruz!

التحدث عن الجنس مع الآباء والمدرسين،

seks ve vücut bölümleri hakkında konuşmayı öğretirsek,

ويتساءلن: ماذا يمثّل الجنس بالنسبة لي؟

Soruyorlar: Cinsellik benim için nedir?

لقد قمنا في الماضي بتعريف الجنس أنّه

Geleneksel olarak cinsellik eylemini

كما يتعلق الجنس بصحّتنا العامّة وسلامتنا وسعادتنا.

Bütün sağlığımız ve iyiliğimizle alakalıdır.

هناك إشاعة تقول بأن "توم" مثلي الجنس.

Tom'un gay olduğuna dair bir söylenti var.

لذلك فنحن لا نتحدثُ عن الجنس داخل الفصل.

bu yüzden sınıfta seks hakkında konuşmuyoruz.

أنا لست مثلي الجنس، لكن أصدقائي الذكور مثليون

Ben eşcinsel değilim, ama benim erkek arkadaşım eşcinsel.

بما أنني جديدة على هذا الجنس، سألت صديقتي جين.

Bu cinsiyetin acemisi olduğumdan arkadaşım Jen'e

يعتبر الحديث عن الجنس مع الأطفال أمرا غير مريح إطلاقا.

Çocuklarla cinsellik hakkında konuşmak bizi çok rahatsız eder.

وكأن كونك مثلي الجنس يجعلك أقل من رجل، أليس صحيحًا؟

Sanki gey olmak, daha az erkek olmanızı sağlıyor gibi.

اثنان وخمسون بالمئة من النساء البريطانيات يفضلن الشوكولاته على الجنس.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

نحن نرغب به تقريبًا كما نرغب في الطعام والمأوى وممارسة الجنس.

Neredeyse yemeğe, barınağa ve sekse ihtiyaç duyduğumuz kadar.

ولكن الذي يحدث في الحقيقة هو أننا نقلل من شأن الجنس.

Fakat yaptığımız şey, aslında cinselliği küçümsemek.

‫يمكننا أن نأخذ العواطف ونفكر فيها‬ ‫من حيث الكفاءة وليس الجنس.‬

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

- جامع فاضل ليلى طوال اللّيل.
- مارس فاضل الجنس مع ليلى طوال اللّيل.

Fadıl bütün gece Leyla'yla aşık yaptı.

وهذا بالنهاية لا يتعلّق بحصول المرأة على المزيد من الجنس بالكم أو النوع.

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

وبالطبع فإنه من الصعب أن تمارس الجنس إذا كنت تفتقر للتواصل بالشر، أليس كذلك؟

Ve, tabii, bağ olmadan seks yapmak zordur, değil mi?

على أنه لا يجب التطرق أبدًا إلى الجنس أو السياسة أو الدين على طاولة العشاء.

yemek masasında seks, politika ve dinden bahsedilmemesi öğretilmiştir.

بينما يصل الرجال إلى ذروة النشوة الجنسيّة في 90% من المرات التي يمارسون فيها الجنس.

Erkekler ise yüzde 90'ında doruğa ulaşıyorlar.