Translation of "Söyleyeceğini" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Söyleyeceğini" in a sentence and their spanish translations:

Onu söyleyeceğini umuyordum.

Esperaba que dijeras eso.

Ne söyleyeceğini biliyorum.

- Sé qué vas a decir.
- Sé qué vais a decir.
- Ya sé qué vas a decir.
- Ya sé qué vais a decir.

- Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Kimse ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Nadie sabía qué decir.

Tom'un onu söyleyeceğini düşündüm.

Pensé que Tom diría eso.

Ona ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Ella no sabía qué decirle.

Tom'un ne söyleyeceğini biliyorum.

Sé lo que diría Tom.

Ne söyleyeceğini zaten biliyorum.

Ya sé lo que vas a decir.

Tom ne söyleyeceğini bilmiyor.

Tom no sabe qué decir.

Toplantıda ne söyleyeceğini ona söyleyeceğim.

Le diré qué tiene que decir en la reunión.

O nasıl yalan söyleyeceğini biliyor.

Él sabe decir mentiras.

Hiç kimse ne söyleyeceğini bilmiyor.

Nadie sabe qué decir.

Onun ne söyleyeceğini hâlâ bilmiyorsun.

Todavía no sabés lo que va a decir.

Tom Mary'nin ne söyleyeceğini düşündü.

¿Qué pensó Tom que diría Mary?

Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

Tom no sabía qué más decir.

Ne söyleyeceğini bilmediği için sadece gülümsedi.

Sin saber qué decir, sencillamente sonrió.

Ben onun ne söyleyeceğini merak ediyorum.

Me pregunto qué él dirá.

Ken gelecek sefer ne söyleyeceğini şaşırmıştı.

Ken no sabía qué decir a continuación.

Tom, Mary'ye gerçeği nasıl söyleyeceğini bilmiyordu.

Tom no sabía cómo decirle la verdad a Mary.

Tom'un aptalca bir şey söyleyeceğini biliyordum.

Sabía que Tom diría algo tonto.

Onun gerçeği söyleyeceğini gerçekten bekliyor muydunuz?

¿De verdad esperabas que él te contase la verdad?

Mary'nin onu gerçekten söyleyeceğini hayal edemedi.

Tom no podía imaginar que Mary verdaderamente dijera eso.

Ne söyleyeceğini bilmediği için, o sessiz kaldı.

- Como no sabía qué decir, se quedó callado.
- Como no sabía qué decir, permaneció callado.

O, ne söyleyeceğini bilmediği için, sessiz kaldı.

Como él no sabía qué decir, se quedó callado.

Senin böyle bir şey söyleyeceğini hiç düşünmemiştim.

Nunca pensé que dirías algo así.

Tom Mary'nin John'a ne söyleyeceğini merak ediyordu.

Tom se preguntaba lo que Mary diría a John.

Mary'ye kendini affettirmek için Tom ne söyleyeceğini biliyor.

Tom sabe qué decir para hacer que Mary lo perdone.

Aidsin tedavisini bildiğini ve ladinin nerede saklandığını da söyleyeceğini iletiyor

Él transmite que sabe cómo tratar las ayudas y le dirá dónde se esconde el abeto.