Translation of "Olduğunun" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Olduğunun" in a sentence and their spanish translations:

Olduğunun işaretleridir.

sobre dicha situación.

Ayrıcalıklarım olduğunun farkında değildim

Nunca creí tener privilegios,

Neyin tehlikede olduğunun farkındayım.

Soy consciente de lo que está en juego.

Ben senin başarısız olduğunun farkındayım.

Estoy informado de que fallaste.

Tom ne olduğunun farkında değildi.

Tom no estaba al tanto de lo que había pasado.

Bu senin katil olduğunun kanıtıdır.

Esta es la prueba de que eres el asesino.

Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.

Él comprende plenamente de que él fue la razón del accidente.

Hâlâ ne olduğunun anlatılmasını bekliyorum.

Aún estoy esperando que me digan lo que pasó.

Bunun son derece ironik olduğunun farkındayım.

Y sé que eso puede sonar increíblemente irónico.

Birinin beni izliyor olduğunun farkında değildim.

No era consciente de que alguien me estaba vigilando.

Ne kadar şanslı olduğunun farkında değilsin.

No te das cuenta de lo afortunado que eres.

Tom çok şişman olduğunun söylenilmesinden bıktı.

Tom está cansado de que le digan que está demasiado gordo.

Tom kesinlikle Mary'nin hastanede olduğunun farkında.

Ciertamente, Tom sabe que Mary está en el hospital.

Yaptığım her tercihin bir sonucu olduğunun farkındayım.

Estoy consciente de que cada decisión que tomo acarrea una consecuencia.

Senin bu kadar hasta olduğunun farkında değildim.

No me di cuenta de que estabas tan enfermo.

Tom ne kadar şanslı olduğunun farkında değil.

Tom no se da cuenta de lo afortunado que es.

Tom kesinlikle dün burada ne olduğunun farkında.

Seguro que Tom es consciente de lo que ocurrió aquí ayer.

Onun sahip olduğunun iki katı kadar kitabım var.

Tengo el doble de libros que él.

- Tom ne olduğunun farkında değil.
- Tom olanlardan habersiz.

Tom ignora lo que ha ocurrido.

Bunun senin için zor bir karar olduğunun farkındayım.

Sé que esta es una decisión difícil para usted.

Onun neden çok kızgın olduğunun nedenini biliyor musun?

¿Tú sabes por qué razón está ella tan enfadada?

Okinawa'nın Çin'e Honshu'dan daha yakın olduğunun farkında mısın?

¿Estás consciente de que Okinawa está más cerca de China que a Honshu?

Tom, Mary'nin John'un kız arkadaşı olduğunun farkında olmalı.

Tom tiene que conocer que Mary es la novia de John.

Ve Biily'ye farklı bir tepki verme şansım olduğunun farkındaydım.

y sabía que tenía la oportunidad de responderle diferente a Billy.

Senin sahip olduğunun on katı kadar çok kitaba sahibim.

Tengo diez veces más libros que tú.

Senin sahip olduğunun dört katı daha fazla CD'lerim var.

Tengo cuatro veces más CDs que tú.

Çok fazla selfie çekmek cinsel hayatın durgun olduğunun işaretidir.

El exceso de selfies es señal de falta de sexo.

- Durumun önemli olduğunun tam olarak farkındayız.
- Durumun öneminin tam olarak farkındayım.

Somos plenamente conscientes de la importancia de la situación.

İngilizce benim ana dilim değil ve hâlâ öğrenmem gereken birçok şey olduğunun farkındayım.

Soy un hablante de inglés no nativo y comprendo que hay mucho que aún necesito aprender.

- Onun kim olduğunun benim için zerre önemi yok.
- Onun kim olduğu hiç umurumda değil.

No me importa en lo más mínimo quién es él.

- Senin üç katın kadar param var.
- Senin sahip olduğunun üç katı kadar çok paraya sahibim.

Tengo el triple de dinero que tú.

Bir kadını memnun etmenin bir erkeği memnun etmekten daha zor olduğunun söylendiğini duydum. Doğru olup olmadığını merak ediyorum.

He oído decir que es más difícil complacer a una mujer que a un hombre. Me pregunto si será verdad.

Gök gürültüsü bilimsel olarak açıklanmıştır, ve insanlar onun tanrıların insanlara kızgın olduğunun bir işareti olduğuna artık inanmıyorlar, bu yüzden gök gürültüsü de biraz daha az korkutucudur.

El trueno ha sido explicado científicamente y la gente ya no cree que es un signo de la cólera de los dioses contra ellos, así el trueno también es menos temible.