Translation of "Oğlu" in Spanish

0.028 sec.

Examples of using "Oğlu" in a sentence and their spanish translations:

- Onun oğlu hasta.
- Oğlu hasta.

Su hijo está enfermo.

Oğlu hasta.

Su hijo está enfermo.

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John tiene dos hijos.

Oğlu okuldan atıldı.

Su hijo fue expulsado del colegio.

Kralın oğlu kaçırıldı.

El hijo del rey fue secuestrado.

Oğlu kazada öldü.

Su hijo murió en el accidente.

Oğlu nasıl öldü?

¿Cómo murió su hijo?

Tom'un oğlu hasta.

El hijo de Tom está enfermo.

O, oğlu sever.

Él ama al hijo.

Tom kimin oğlu?

¿De quién es hijo Tom?

Oğlu korkuyla titredi.

Su hijo temblaba de terror.

Üç oğlu vardı.

Él tenía tres hijos.

- Onun başka bir oğlu var.
- Onun bir başka oğlu var.
- Onun bir oğlu daha var.

Él tiene otro hijo.

Ali Sunal'da yanındaydı oğlu

Ali Sunal estaba con su hijo

Onun oğlu sekiz yaşında.

Su hijo tiene ocho años.

Oğlu geçen yıl öldü.

Su hijo se murió el año pasado.

Onun oğlu bir deha.

Su hijo es un genio.

Çiftin bir oğlu vardı.

La pareja tenía un hijo.

Oğlu kayalıkların üstüne düştü.

Su hijo se cayó por el precipicio.

Oğlu fabrikanın yönetimini devraldı.

Su hijo asumió la administración de la fábrica.

Onun 12 oğlu var.

Él tiene 12 hijos.

Mary'nin bir oğlu var.

Mary tiene un hijo.

Onun üç oğlu var.

Tiene tres hijos.

Onun bir oğlu var.

Él tiene un hijo.

John'ın iki oğlu vardır.

John tiene dos hijos.

Bu çocuk onun oğlu.

Este niño es su hijo.

Deborah'ın oğlu tıraş olur.

El hijo de Deborah se afeita.

Tom Mary'nin tek oğlu.

- Tomás es el único hijo de María.
- Tomás es el único hijo varón de María.

Ruben'in üç oğlu var.

- Rubén tiene tres hijos.
- Rubén tiene tres hijos varones.

Onun yedi oğlu var.

- Ella tiene siete hijos.
- Tiene siete hijos.

Onun oğlu bir dâhi.

Su hijo es un genio.

Tom'un üç oğlu var.

Tom tiene tres hijos.

O, Tom'un oğlu mu?

¿Es este el hijo de Tom?

- Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- Oğlu ünlü bir piyanist oldu.

Su hijo se convirtió en un famoso pianista.

Oğlu bir trafik kazasında öldü.

Su hijo murió en un accidente de tránsito.

Onun oğlu geçen yıl öldü.

Se le murió su hijo el año pasado.

Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.

Su hijo está cumpliendo su condena.

İnanıyorum, onun iki oğlu var.

Creo que tiene dos hijos.

O, oğlu ile gurur duyar.

Él está orgulloso de su hijo.

Senin yaşında bir oğlu var.

Él tiene un hijo de tu edad.

Onun yedi tane oğlu var.

Tiene siete hijos.

Tom'un Mary'nin oğlu olduğunu düşündüm.

Pensaba que Tom era el hijo de Mary.

Onun güneşin oğlu olduğunu düşünüyorlardı.

Pensaban que era el hijo del sol.

Sanırım onun iki oğlu var.

Creo que tiene dos hijos.

Bir padişahın altı oğlu varmış.

Un monarca tenía seis hijos.

O, oğlu ile gurur duymaktadır.

Ella está orgullosa de su hijo.

Tom'un üç yetişkin oğlu var.

Tom tiene tres hijos adultos.

Yedi yıl önce oğlu kayboldu.

Su hijo desapareció hace siete años.

Onu güneşin oğlu olduğunu düşündüler.

Pensaban que era el hijo del sol.

Şu, oğlu hasta olan kadın.

Ésa es la mujer cuyo hijo está enfermo.

En genç oğlu beş yaşında.

Su hijo menor tiene cinco años.

Tom oğlu ile gurur duyar.

Tom está orgulloso de su hijo.

Onun oğlu şu anda üniversitede.

Su hijo está en la universidad ahora.

İki oğlu savaş sırasında öldü.

Sus dos hijos murieron durante la guerra.

Mesika'da oğlu ve kendisinin öldürülmesinden korkuyordu.

donde explicó que temía que ella y su hijo fueran asesinados en México.

Oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

cuando su hijo está en edad universitaria

Ancak Hjörungavágr'da Jarl Hakon ve oğlu

Pero en Hjörungavágr, sufrieron una aplastante derrota a manos de Jarl Hakon y su

Annesi oğlu hakkında ne yapacağını bilmiyordu.

La madre no sabía qué hacer con su hijo.

Onun oğlu bir avukat olmak istiyor.

Su hijo quiere ser abogado.

Onun müzisyen olan üç oğlu vardır.

Tiene tres hijos que se volvieron músicos.

Onun doktor olan üç oğlu vardı.

Él tuvo tres hijos que se hicieron doctores.

O emekli olduğunda, oğlu işi devraldı.

Cuando él se retiró, su hijo se ocupó del negocio.

Hristiyanlıkta İsa'nın, Tanrı'nın oğlu olduğuna inanılır.

En el cristianismo se cree que Jesús es el hijo de Dios.

Komşunun oğlu avlunun bütün bitkilerini kırdı.

El hijo de la vecina rompió todas las plantas del patio.

Başkanın oğlu özel kuvvetlere başkanlık ediyor.

El hijo del presidente dirige las fuerzas especiales.

Onun oğlu yedi yıl önce kayboldu.

Su hijo desapareció hace siete años.

Emekli olduğunda onun işini oğlu devraldı.

Cuando él se jubiló, su hijo tomó el mando de su negocio.

Kralın en büyük oğlu tahtın varisidir.

El primogénito del rey es el heredero del trono.

Oğlu bir trafik kazasında hayatını kaybetti.

Su hijo murió en un accidente de tránsito.

Tom'un oğlu bana karşı çok kabaydı.

El hijo de Tom se portó muy grosero conmigo.

Onun doktor olan bir oğlu var.

Ella tiene un hijo que se volvió doctor.

Her iki oğlu da savaşta öldü.

Ambos de sus hijos murieron durante la guerra.

Bir vaizin oğlu olmaktan nefret ediyorum.

Odio ser el hijo de un predicador.

Onun avukat olmuş üç oğlu var.

Él tuvo tres hijos que se convirtieron en abogados.

O, kızımın oğlu. O benim torunum.

Él es el hijo de mi hija. Es mi nieto.

Üç oğlu olan bir adam vardı.

Había un hombre que tenía tres hijos.

Onun doktor olan iki oğlu vardı.

Él tenía dos hijos que se hicieron doctores.

Oreida'nın iki oğlu olup olmadığını bilmiyorum.

No sé si Oreida tiene dos hijos.

Onun Qian adında bir oğlu vardı.

Él tuvo un hijo llamado Qian.

Tom'un dişçi olan bir oğlu vardır.

Tom tiene un hijo que es dentista.

Tom Mary'nin oğlu değil onun yeğenidir.

Tom no es el hijo de Mary sino su sobrino.

Tom Mary'nin oğlu olduğunu iddia etti.

Tom alegó ser el hijo de Mary.

Ve oğlu ile bir araya getirene kadar

hasta que pudimos lograr su liberación

Oğlu Dan Uzan'ı bir terör saldırısında kaybetti,

quien perdió a su hijo, Dan Uzan, en un ataque terrorista

Oğlu ile beraber daha önce yarım bıraktığı

se fue con su hijo antes

Komşunun oğlu beyin kanaması geçirmiş hep güneşten

el hijo del vecino ha sufrido una hemorragia cerebral

O, oğlu için bir model uçak yaptı.

Él hizo un avión modelo para su hijo.

Onun henüz okula gitmeyen iki oğlu var.

Él tiene dos hijos, que todavía no van a la escuela.