Translation of "Kurabiye" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Kurabiye" in a sentence and their spanish translations:

Kurabiye yapıyoruz.

Estamos horneando galletas.

O kurabiye yapıyor.

- Él está haciendo galletas.
- Él prepara galletas.

Biraz kurabiye pişirdim.

Hice galletitas.

Tom kurabiye yiyor.

Tom está comiendo galletitas.

Daha fazla kurabiye alın.

- Sírvete más galletas.
- Sírvase más galletas.
- Sírvanse más galletas.

Çocuklar için kurabiye yaptı.

Ella hizo galletas para los niños.

Bir kurabiye masanın altındadır.

- Hay una galleta debajo de la mesa.
- Hay una galletita abajo de la mesa.

Kurabiye yapmak zaman alır.

- Lleva un tiempo cocinar galletas.
- Cuesta un rato hacer galletas.
- Las galletas tardan un rato en hacerse.

Kaç tane kurabiye yedin?

- ¿Cuántas galletas te comiste?
- ¿Cuántas galletas os comisteis?

Bir kurabiye istemiyor musun?

¿No querés una galletita?

Bir kurabiye daha al.

Coge otra galleta.

Bir kurabiye ister misin?

- ¿Querés una galletita?
- ¿Quieres una galleta?

Biraz daha kurabiye ister misiniz?

¿Quieres más galletas?

İstediğin kadar çok kurabiye al.

Coged todas las galletas que queráis.

Bana "Kurabiye almaya gideceğim" dedi.

Ella me dijo, "Iré a comprar galletas."

Annem mutfakta kremalı kurabiye yapıyor.

Mamá está en la cocina haciendo galletitas de crema.

Oğlumu kurabiye kavanozundan çalarken yakaladım.

Atrapé a mi hijo robando del tarro de galletas.

Thomas'a süt ve kurabiye verdim.

- A Tomás le di leche y galletas.
- Le di a Tomás leche y galletas.

Bana hiç kurabiye bırakacak mısın?

¿Me vas a dejar galletas?

Annem çocukların kurabiye yemelerine izin verdi.

La mamá dejó que los niños comieran galletas.

Tom silahını buzdolabının üstündeki kurabiye kavanozuna sakladı.

Tom ocultó el arma en la jarra de galletas encima del refrigerador.

Annem hafta sonları ekmek ve kurabiye pişirir.

Mi madre hornea pan y galletas los fines de semana.

Kurabiye hamuru yapmadan önce unu eledin mi?

¿Has tamizado la harina antes de hacer la masa para las galletas?

- Kavanozda biraz şekerleme var.
- Kavanozda birkaç kurabiye var.

Hay unas galletas en la jarra.

Tom ve Mary her biri bir kurabiye aldı.

- Tanto Tom como Mary cogieron una galleta.
- Tom y Mary cogieron una galleta cada uno.

Mary Tom'un partisi için üç düzine kurabiye pişirdi.

María horneó tres docenas de galletas para la fiesta de Tom.

Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.

Aún cuando había muchas galletas en el plato, yo comí sólo tres.

- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onların hepsini silip süpürdüler.
- Masaya bir miktar kurabiye koydum ve çocuklar onları hemen yediler.

Puse unas galletas sobre la mesa, y los niños se las comieron enseguida.