Translation of "Kokusunu" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Kokusunu" in a sentence and their spanish translations:

Kokusunu alabiliyor.

La huele.

Okyanusun kokusunu alabiliyorum.

Puedo oler el océano.

Sabahleyin krebin kokusunu severim.

Amo el olor de hot cakes por la mañana.

Sabahleyin kahvenin kokusunu severim.

Me encanta el olor del café por la mañana.

Sabahleyin napalmın kokusunu severim.

Amo el olor a napalm por la mañana.

Nerede onların kokusunu aldın?

- ¿Dónde lo hueles?
- ¿Por dónde los oliste?

Onun saçının kokusunu unutamıyorum.

No puedo olvidar el perfume de sus cabellos.

Taze ekmeğin kokusunu seviyorum.

Me gusta el aroma del pan fresco.

Onun kokusunu buradan alabiliyorum.

Puedo olerlo desde aquí.

Kokusunu bırakarak gücünü afişe ediyor.

Promociona su poder con el aroma.

Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

Algo me huele a podrido.

Yanan bir şeyin kokusunu alıyorum.

Huelo algo quemándose.

O, çam ağaçlarının kokusunu sever.

A ella le gusta el olor de los pinos.

Bir şeyin kokusunu alıyor musun?

¿Hueles algo?

Berbat bir şeyin kokusunu alıyorum.

Huelo algo que apesta.

Ben özellikle leylağın kokusunu severim.

Me gusta particularmente el olor de las lilas.

Bugün Mary'nin kullandığı parfümün kokusunu sevmiyorum.

No me gusta el olor del perfume que María está llevando hoy.

Yağmurdan nefret ederim ama kokusunu severim.

Odio la lluvia pero me encanta su olor.

Tom mutfakta pişen yemeğin kokusunu alabiliyordu.

Tom podía oler el desayuno cocinándose en la cocina.

Kıllarındaki kimyasal alıcılarla yaklaşan kurbanının kokusunu alır.

Con pelos químicamente receptivos, huele cómo se acerca su víctima.

Siz arkadaşlar bir şeyin kokusunu alıyor musunuz?

¿Ustedes huelen algo?

O, kapıyı açar açmaz yanan bir şeyin kokusunu aldı.

En el instante en que él abrió la puerta, él olió algo quemándose.

Mary'nin parfümünün kokusunu aldım, böylece odada bulunmuş olduğunu anladım.

Olí el perfume de Mary, así que sabía que ella había estado en el cuarto.

Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."

Luego vi al tiburón en la periferia, rastreando su olor. Y pensé: "No, es otra…

Karın iki metre altında kalmış bir leşin kokusunu alacak kadar. Volverinlere çok nadir rastlanır.

lo bastante sensible para olfatear un cadáver a dos metros bajo la nieve. Es raro ver a un glotón.

Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.

Pero el problema era que debía regresar. Del otro lado, el tiburón percibió su olor de nuevo.