Translation of "Taze" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Taze" in a sentence and their spanish translations:

Ekmek taze.

El pan está fresco.

Hafızamda hâlâ taze.

Aún lo tengo fresco en mi memoria.

Taze ekmek aldım.

Compré pan fresco.

Taze gıda harika.

La comida fresca es maravillosa.

Bulabileceğiniz en taze balık.

Es lo más fresco que conseguirán.

Canım taze meyve istiyor.

Tengo un antojo de fruta fresca.

Yapraklar yağıştan sonra taze.

Las hojas están frescas tras la lluvia.

Yapraklar yağmurda taze görünüyor.

Las hojas se ven húmedas en la lluvia.

Taze balık yemek istiyorum.

Quiero comer pescado fresco.

Birkaç taze yumurta istiyorum.

Quiero algunos huevos frescos.

Taze çileklerin var mı?

¿Tiene fresas frescas?

Kavunlar ne kadar taze?

¿Qué tan frescos son los melones?

Gıda, taze ve sağlıklıdır.

La comida es fresca y saludable.

Tom taze havayı sever.

A Tom le gusta el aire fresco.

Sen taze su içiyorsun.

Está bebiendo agua fresca.

Taze ekmeğin kokusunu seviyorum.

Me gusta el aroma del pan fresco.

Taze ıstakozun görünümü iştahımı açtı.

Ver la langosta fresca me dio apetito.

Ben yalnızca taze sebzeleri yerim.

Yo solo como verduras frescas.

Daha çok taze sebze yiyin.

Come más verduras frescas.

Taze meyve, sağlığın için yararlıdır.

- La fruta fresca es buena para la salud.
- La fruta fresca es buena para tu salud.

En taze ekmeği nereden alabilirsin?

¿Dónde puedes conseguir el mejor pan recién hecho?

Tüm bu yumurtalar taze değildir.

Todos estos huevos no están frescos.

Bu elmalar çok taze görünüyor.

Estas manzanas se ven muy frescas.

Taze meyve, sizin için iyidir.

La fruta fresca es buena para ti.

Taze ve sağlıklı gıda üretimi sağlamak

Puedo ser parte de todos estos proyectos geniales

Taze balık, hayatta kalmak için harikadır.

Pescado fresco, gran comida para un superviviente.

Termal görüntüleme avının taze olduğunu gösteriyor.

Las imágenes térmicas revelan una caza reciente.

Taze karda kayak yapmak çok eğlenceli.

Esquiar sobre nieve fresca es algo muy divertido.

C vitamini için taze limon yedim.

Me comí un limón fresco por la vitamina C.

Taze karın üstünde kaymak çok eğlenceli.

Esquiar sobre nieve fresca es algo muy divertido.

Tom'un biraz taze yiyeceklere ihtiyacı vardı.

Tom necesitaba algunos suministros frescos.

Taze bir kar tabakası caddeyi kapladı.

Una capa de nieve fresca cubría la calle.

Taze hava sağlıklı olmak için gereklidir.

El aire fresco es bueno para la salud.

Taze çilekler sıcak kekler gibi gitti.

Las frutillas calientes se vendían como pan caliente.

Kutunun içinde taze ekmek var mıydı?

¿Había pan fresco en la caja?

Taze yapılmış kahveyi koklamak çok harika!

¡Qué maravilla oler el café recién hecho!

Ben biraz taze hava solumak istiyorum.

Quiero respirar un poco de aire fresco.

Biz akşam yemeğinden sonra taze meyve yedik.

Comimos fruta fresca después de cenar.

Biraz taze hava için dışarı çıkmak istiyorum.

Quiero salir a respirar un poco de aire fresco.

Taze meyve ve sebzeler sağlığınız için yararlıdır.

La fruta fresca y las verduras son buenas para vuestra salud.

Seni, taze etin tuzu sevdiği gibi seviyorum.

Te amo como la carne fresca ama la sal.

Merhaba, ben biraz taze portakal suyu istiyorum.

Hola, quisiera un poco de fresco jugo de naranja.

Bu kamyon Aomori'den Tokyo'ya taze meyve taşır.

Este camión transporta alimentos frescos de Aomori a Tokio.

İspanya'da ve Fransa'da her gün taze ekmek alırız.

En España y Francia solemos comprar pan fresco todos los días.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Lleno de pasto fresco que no crece bajo el espeso dosel del bosque,

Tom taze suyla yeniden doldurmadan önce, suyu şişeden boşalttı.

- Tom vació el agua de la botella antes de rellenarla con agua fresca.
- Tom vació la botella de agua antes de llenarla de nuevo con agua fresca.
- Tom vació la botella antes de llenarla con agua fresca nuevamente.

Tatlı için ne istersin, dondurma mı yoksa taze meyve mi?

¿Qué le gustaría de postre: helado o fruta fresca?

Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.

Las flores y los árboles necesitan aire limpio y agua fresca.

Güzel yemek pişirmenin püf noktası, kaliteli ve taze malzemeler kullanmaktır.

La clave para cocinar buena comida es usar ingredientes frescos y de alta calidad.

- Nohut ve taze fasulye gibi bazı baklagiller şişkinlik yapsalar da harika besinlerdir.
- Nohut ve taze fasulye gibi bazı baklagiller gaz yapsa da çok güzel yiyeceklerdir.

Algunas legumbres, como los garbanzos y las judías, provocan flatulencias, pero son excelentes alimentos.

Sekiz yıllık Bush döneminden sonra Obama'nın seçilmesi birçok kişi için bir nefes taze havaydı.

Después de ocho años con Bush, la elección de Obama fue, para muchos, un soplo de aire fresco.

- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.

Las flores y los árboles necesitan aire limpio y agua fresca.

Paranın konuştuğu bu sert, küçük dünyada, onun hayat tarzı derin bir nefes taze hava gibi.

En este mundo duro y mezquino donde el dinero habla, su forma de ser es como una ráfaga de aire fresco.