Translation of "Kalacağını" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Kalacağını" in a sentence and their spanish translations:

Kalacağını düşünüyor.

El confía en la permanencia.

Hayatta kalacağını düşünüyorum.

Creo que sobrevivirás.

Geç kalacağını biliyordum.

- Sabía que ibas a llegar tarde.
- Sabía que iban a llegar tarde.

Tom'la kalacağını düşündüm.

Creí que te ibas a quedar con Tom.

Tom geç kalacağını söyledi.

Tom pensó que llegaría tarde.

Boston'da bir gece kalacağını düşündüm.

Pensé que tú habrías pasado la noche en Boston.

Tom bana geç kalacağını söyledi.

Tom me dijo que iba a llegar tarde.

Tom Mary'nin geç kalacağını hissetti.

Tom tuvo el presentimiento de que Mary iba a llegar tarde.

Tom'un Boston'da bir gece kalacağını sanıyordum.

Pensé que Tom pasaría la noche en Boston.

Tom nasıl formda kalacağını gerçekten biliyor.

Tom verdaderamente sabe cómo estar en forma.

Tom Mary'nin geç kalacağını düşündüğünü söyledi.

Tom dijo que creía que Mary llegaría tarde.

Tom'un biraz daha uzun süre kalacağını düşündüm.

Pensé que Tom se quedaría un poco más.

Sanırım Tom üç hafta Boston'da kalacağını söyledi.

Creo que Tom ha dicho que se iba a quedar tres semanas en Boston.

Tom geç kalacağını söyleyen bir mesaj bıraktı.

Tom dejó un mensaje diciendo que llegaría tarde.

O, geç kalacağını söylemek için onu aradı.

Ella lo llamó para decirle que llegaría tarde.

O, geç kalacağını ona söylemek için aradı.

Ella le llamó para decirle que llegaría tarde.

Tom geç kalacağını Mary'ye söylemek için aradı.

Tom llamó para decirle a Mary que vendría más tarde.

Biz onun ne kadar kalacağını hâlâ bilmiyoruz.

Todavía no sabemos hasta cuándo se quedará.

Trenin ne kadar geç kalacağını tahmin edebilir misiniz?

¿Puede estimar cuánto se va a retrasar el tren?

Tom Mary'yi ona geç kalacağını söylemek için aradı.

- Tom llamó a Mary para decirle que llegaría tarde.
- Tom llamó a María para decirle que llegaría tarde.

Nasıl sessiz kalacağını bilmeyen biri nasıl konuşacağını da bilmez.

Alguien que no sabe cómo mantenerse callado tampoco sabe cómo hablar.

Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.

Tom regañó a Mary por no llamar para avisar que llegaría tarde.

Tom Mary'yi ne kadar beklemek zorunda kalacağını merak etti.

Tom se preguntaba por cuánto debería esperar a María.