Translation of "Ilerleme" in Spanish

0.045 sec.

Examples of using "Ilerleme" in a sentence and their spanish translations:

- Biz ilerleme kaydediyoruz.
- Biz ilerleme gösteriyoruz.

Estamos progresando.

- Harika ilerleme kaydediyoruz.
- Büyük ilerleme kaydediyoruz.

- Estamos haciendo muchos progresos.
- Estamos avanzando enormemente.

ilerleme makineleri sessizleşiyor,

la maquinaria del progreso silenciándose,

Neyse, ilerleme kaydediyoruz.

Y bueno, vamos marchando en eso.

Tom ilerleme kaydetmektedir.

Tom está haciendo progresos.

Sen ilerleme kaydediyorsun

Estás progresando.

İngilizcesinde ilerleme kaydediyor.

Ella está progresando con su inglés.

İlerleme yaptık mı?

¿Hemos hecho progresos?

- İngilizcede büyük ilerleme yapıyor.
- İngilizcede büyük ilerleme kaydediyor.

Él está logrando grandes avances en inglés.

- O daha iyileşiyor.
- İyileşiyor.
- İlerleme katediyor.
- İlerleme sağlıyor.

Él está mejorando.

Bu büyük bir ilerleme.

Significa un gran progreso.

Yararlandı ve ilerleme kaydedebileceğinin

y se dio cuenta de que solo si se ganaba a la población civil podría

İletişim olmadan ilerleme olamaz.

No puede haber progreso sin comunicación.

İngilizcende epey ilerleme var.

Tu inglés ha mejorado considerablemente.

Çalışmamızda hiçbir ilerleme göstermiyoruz.

No avanzamos nada en nuestro trabajo.

Bugün çok ilerleme yaptık.

Hicimos un gran progreso el día de hoy.

Tom iyi ilerleme kaydediyor.

Tom está haciendo un buen progreso.

Ancak ilerleme her birimizle başlıyor.

pero el progreso empieza en cada uno de nosotros.

Öğrenciler İngilizcede iyi ilerleme yapıyorlar.

Los estudiantes están haciendo grandes progresos con el inglés.

Herhangi bir ilerleme oldu mu?

¿Ha habido algún progreso?

İlerleme kaydediyor olduğumuz için memnunum.

Me alegra que estemos progresando.

Bazen ilerleme kaydedemiyormuşuz gibi görünebilir.

A veces puede dar la impresión de que no estamos haciendo ningún progreso.

Diğerleri için ilerleme fikri onları ürpertiyor.

Otros, en cambio, son fríos con la idea del progreso.

Ve epeyce ilerleme kaydetmiş olsak da

Y si bien se han logrado algunos avances,

Tıp bilimi çarpıcı bir ilerleme gösterdi.

La medicina ha hecho progresos dramáticos.

Jane Japoncada büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Jane ha progresado mucho en japonés.

Bilimdeki ilerleme hayatımızda büyük bir değişiklik yarattı.

Los progresos de la ciencia han aportado grandes cambios a nuestras vidas.

O bana doğru romantik bir ilerleme yaptı.

Me arrastró el ala.

Bu sadece bizim ne kadar ilerleme kaydedebileceğimizle alakalı.

Es cuestión de hasta dónde podemos avanzar.

İlerleme, bik fikrin yön verdiği insan çabalarının sonucu,

Es el resultado del esfuerzo humano gobernado por una idea,

Hizmet etti. Avusturyalılara karşı ilerleme sırasında Jomini, Ney'i

Durante el avance contra los austriacos, Jomini animó a Ney a ignorar las órdenes del

Geçen yıl İngilizcede dikkat çekici bir ilerleme yaptın.

Tú has hecho notables progresos en inglés en el último año.

Arşidük Charles, Bavyera'ya cesur bir ilerleme yaptığında, Berthier'in tepkisi

Cuando el archiduque Carlos hizo un avance audaz en Baviera, la respuesta de Berthier fue

- Tom daha da iyileşiyor.
- Tom iyileşiyor.
- Tom'da ilerleme var.

Tom está mejorando.

Herhangi bir ilerleme yapmadığım için ders çalışmaktan zevk almıyorum.

No disfruto estudiando porque no hago ningún progreso.

Sürekli tartışma yaratan bu grubun asıl derdi ilerleme fikrinin kendisi.

Es la idea del progreso lo que irrita a los intelectualoides.

Zaman içinde daha iyi oldularsa bunun ilerleme olduğunu kabul ediyorum.

Si mejoraron con el paso del tiempo, yo sostengo que eso es progreso.

Perspektif ve derinlikteki ilerleme artık daha gerçekçi resimlerin çizilmesini sağlıyordu

El progreso en perspectiva y profundidad ahora permite dibujar imágenes más realistas

Dünya değişimden nefret eder ama ilerleme getiren tek şey odur.

El mundo odia el cambio, sin embargo, es lo único que ha traído el progreso.

İlerleme bizi yükselten gizemli bir güç veya bir tartışma platformu değil.

El progreso no es una fuerza mística o una dialéctica que nos eleva más alto.

Zamanla, Numidyalılar düşmana üstün gelmeyi başarıp, Roma süvarisine karşı ilerleme kaydediyor.

Eventualmente, los numidianos logran sobrepasar y avanzar contra la caballería romana.

İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.

Progreso es una bonita palabra. Pero su fuerza motriz es el cambio, y el cambio tiene sus enemigos.

İlerleme insanların sosyal hayatı söz konusu olduğunda bugüne kadar olduğu gibi, gerçekten çok yavaş olmuştur.

El progreso ha sido sin dudas lento, en cuanto a lo que concierne a la vida social de la gente.

Ben buraya dünyada Birleşik Devletler ve Müslümanlar arasında yeni bir başlangıç noktası aramak için geldim; biri karşılıklı ilgi ve karşılıklı saygıya dayalı; biri Amerika ve Müslümanın münhasır olmadığı ve rekabet içinde olması gerekmeyen gerçeğine dayalı.Bunun yerine onlar örtüşürler ve ortak prensipleri paylaşırlar - adalet ve ilerleme prensipleri tüm insanların hoşgörü ve haysiyeti.

Vine aquí a buscar un nuevo comienzo para Estados Unidos y musulmanes alrededor del mundo, que se base en intereses mutuos y el respeto mutuo; y que se base en el hecho de que Estados Unidos y el Islam no se excluyen mutuamente y no es necesario que compitan. Por el contrario: coinciden en parte y tienen principios comunes, principios de justicia, progreso, tolerancia y la dignidad de todos los seres humanos.