Translation of "Iddia" in Spanish

0.014 sec.

Examples of using "Iddia" in a sentence and their spanish translations:

Uzman olduğunu iddia edenler

Y quienes afirmemos ser expertos

Bunu ben iddia etmiyorum,

No estoy yo declarando esto,

Her iki iddia yanlış.

Ambas afirmaciones son falsas.

O saçma bir iddia.

Es una acusación absurda.

Tom korkmadığını iddia etti.

Tom aseguró que no tenía miedo.

O aksini iddia ediyordu.

Él afirmaba lo opuesto.

Masaru masum olduğunu iddia ediyor.

Masaru alega ser inocente.

O, dürüst olduğunu iddia ediyor.

Él asegura ser honesto.

Onun masum olduğunu iddia ediyor.

Él afirma que ella es inocente.

Onlar Kanadalı olduklarını iddia ediyorlar.

Dicen ser canadienses.

Adam parayı almadığını iddia etti.

El hombre sostuvo que él no había tomado el dinero.

Mary çantasının çalındığını iddia etti.

- María dijo que su bolso de mano había sido robado.
- María dijo que le habían robado su bolso de mano.

Harrison'ın okuyup yazamadığını iddia ettiler.

Ellos sostenían que Harrison no sabía leer ni escribir.

Raporu yarın başlatacağını iddia ediyor.

Ella afirma que mañana empezará el informe.

Tom masum olduğunu iddia etti.

Tom alegó ser inocente.

Onun suçsuz olduğunu iddia etti.

Él sostenía que era inocente.

Tom, Mary'yi tanımadığını iddia etti.

- Tom decía no conocer a Mary.
- Tom aseguraba que no conocía a Mary.

Bir iddia bir kanıt değildir.

Una afirmación no es una prueba.

Bir finans uzmanı olduğunu iddia etti.

Él sostenía ser un experto en finanzas.

O, bir ressam olduğunu iddia ediyor.

Él asegura que es un pintor.

Tom bir UFO gördüğünü iddia etti.

Tom aseguró que había visto un OVNI.

Bazıları her şeyi bildiklerini iddia ederler.

Algunos se atribuyen saberlo todo.

Kitabı kütüphaneye iade ettiğini iddia ediyordu.

Él sostenía que sí había devuelto el libro a la biblioteca.

O çok ikna edici bir iddia.

Ese es un argumento muy convincente.

Tom bir Kanadalı olduğunu iddia ediyor.

Tom asegura ser canadiense.

O sürekli suçsuz olduğunu iddia etti.

Ella siempre ha repetido que es inocente.

Tom arazinin sahibi olduğunu iddia etti.

Tom reclamó ser el dueño de la tierra.

Tom insanların düşüncelerini okuyabileceğini iddia ediyor.

Tom sostiene que puede leer la mente.

Tom Mary'nin oğlu olduğunu iddia etti.

Tom alegó ser el hijo de Mary.

Tom herhangi birini öldürmediğini iddia etti.

Tom alegó no haber matado a nadie.

Tom uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia ediyor.

Tom afirma que fue abducido por los extraterrestres.

Ve bir tarlanın mülkiyetinde hak iddia eder.

una oveja, un árbol y un campo.

Iyi olacağını iddia eden bir uzman vardı.

aparecía otro que afirmaba que sería algo bueno.

Onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.

Él afirma que no sabe nada acerca de ella.

Her şeyi bildiğini iddia eden insanlara inanma.

No le creas a la gente que dice saberlo todo.

Bazı insanlar her şeyi bildiklerini iddia ederler.

Algunos se atribuyen saberlo todo.

Tom zengin bir aileden geldiğini iddia etti.

Tom sostenía que él proviene de una familia rica.

Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.

Colón dijo que podría llegar a la India yendo hacia el oeste.

Yeni bir kuyruklu yıldız keşfettiğini iddia etti.

Él proclamó que había descubierto un nuevo cometa.

Tom o bir UFO gördüğünü iddia etti.

Tom aseguró haber visto un OVNI.

Tom onun yaptığını iddia ettiğini muhtemelen yapamazdı.

No es posible que Tom pudiera hacer lo que tú alegabas que él hizo.

Tom Mary'den daha hızlı koşabileceğini iddia etti.

Tom aseguraba que podía correr más rápido que Mary.

Tom Mary'yi meşru müdafada öldürdüğünü iddia etti.

Tom alegó que mató a Mary en defensa propia.

Tom düşman tarafından esir alındığını iddia etti.

Tom sostenía que había sido capturado por el enemigo.

Altında mükemmel bir tünel ağı olduğu iddia edildi

afirmó ser una excelente red de túneles debajo

Ama neredeyse Avrupa'ya kadar bağlantı olduğu iddia ediliyor

pero supuestamente hasta Europa

Bazıları benden daha çok sevdiğini de iddia ediyor

Algunos también dicen amar más que yo

Aslında bunun Magdalalı Meryem olduğu da iddia edilir

De hecho, se afirma que esta es María Magdalena

Tom zengin bir adamın oğlu olduğunu iddia etti.

Tom aseguró ser el hijo de un hombre rico.

Tom Mary'nin cinayetiyle hiçbir ilgisi olmadığını iddia etti.

Tom afirmó que no tenía nada que ver con el homicidio de María.

Tom kendini korumak için Mary'yi vurduğunu iddia ediyor.

Tom asegura que disparó a María en defensa propia.

Tom bir zamanlar uzaylılar tarafından kaçırıldığını iddia ediyor.

Tom afirma que una vez fue abducido por los extraterrestres.

Önümüzdeki yazın yüzyılın en sıcağı olacağını iddia ediyorlar.

Aseguran que el próximo verano será el más caluroso del siglo.

O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.

Ella sostiene que no sabe nada acerca de él.

Çocuk onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.

El niño asegura no saber nada al respecto.

Tom finans alanında bir uzman olduğunu iddia etti.

Tom sostenía ser un experto en finanzas.

Tom Mary hakkında hiçbir şey bilmediğini iddia ediyor.

Tom sostiene que no sabe nada acerca de Mary.

Tom onun yaptığını iddia ettiğin şeyi asla yapmazdı.

Tom nunca haría lo que tú alegas que él hizo.

Tom Mary'nin ona işi söz verdiğini iddia ediyor.

Tom dice que Mary le prometió el trabajo.

2036 yılından geldiğini iddia ediyor. Devlet için çalıştığını söylüyor.

Afirma ser de 2036. Dice que trabaja para el estado.

Ve bir proje için bu tarihe geldiğini iddia ediyor.

Y afirma haber llegado a esta fecha para un proyecto.

Kimilerine göre yumrukla, kimilerine göre silgi attığı iddia ediliyor

Según algunos, se afirma que golpeó un borrador, según algunos, con el puño.

İddia edildiğine göre, bir zamanlar babası Çin'e ihanet etti.

Supuestamente, su padre traicionó a China una vez.

Tom üç hafta boyunca bir şey yemediğini iddia etti.

Tom aseguró que no había comido por tres semanas.

- O, rüşvet aldığını itiraf etti.
- O, rüşvet aldığını iddia etti.

Él admitió que había aceptado sobornos.

Tom bu iki tuz markası arasındaki farkı tadabileceğini iddia ediyor.

Tom sostiene que puede degustar la diferencia entre estas dos marcas de sal.

Generallerinin ve birliklerinin minnettarlığım üzerine sonsuza kadar hak iddia ettiğini söyleyin ."

sus generales y sus tropas han ganado reclamos eternos sobre mi gratitud".

O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor fakat ona inanmıyorum.

Ella sostiene que no sabe nada acerca de él, pero yo no le creo.

Goethe iddia etti, "yabancı dilleri konuşamayan birisi kendi dilini de bilmez".

Goethe afirmó, "el que no puede hablar un idioma extranjero, tampoco conoce bien su propio idioma".

Tom piranalar tarafından canlı olarak yenilen bir adam gördüğünü iddia etti.

Tom alegó haber visto a un hombre devorado vivo por pirañas.

İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.

Ella no sabe combinar tres palabras en español, y dice que tiene nivel intermediario.

Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.

No termino de creer cuando alguien afirma que puede hablar más de cinco idiomas con fluidez.

Seçim günü, protestocular arasında en az 10 can kaybının daha yaşadığını iddia ediliyor

"Enfrentamientos en día de elecciones entre protestantes y la policía cobra al menos 10 vidas más"

Temyizde Tom, asli suçu kabul etmeye zorlandığını ve bunun gayriihtiyari olduğunu iddia etti.

En la apelación, Tom afirmó que su declaración original de culpabilidad fue coaccionada e involuntaria.

John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.

John alegó que el vendedor deshonesto lo había estafado para que comprara una pieza de maquinaria inútil.

Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.

Han habido muchas quejas de parte de los consumidores de que nuestros productos no duran tanto como nosotros proclamamos.

Hepimiz onun hatalı olduğunu bilsek bile, Tom her zaman haklı olduğunu iddia eder.

Tom siempre insiste en que él tiene razón, incluso cuando todos sabemos que está equivocado.

Arkadaşlarım, çok çekingen olduğumu söylerler iken; ailem ise hep, çok sıkıcı olduğumu iddia eder.

Mis amigos siempre dicen que soy demasiado reservado, pero mi familia siempre dice que soy demasiado aburrido.

O pireyi deve yapıyor. Bu yazım hatası gerçekten onun iddia ettiği kadar kötü değil.

Está haciendo una tormenta en un vaso de agua. Ese error mecanográfico no es tan grave como él dice.

Tom çok fazla TV izlemediğini fakat günde üç saatten daha fazla izlediğini iddia ediyor.

Tom nos asegura que no ve mucha televisión, pero ve más de tres horas todos los días.

Ertesi akşam, tahtın ilahi hakkı, gece gökyüzünde muhteşem bir kuyruklu yıldız tarafından teyit edildiğini iddia eder.

Se confirma su derecho divino al trono la noche siguiente con un espectacular cometa en el cielo nocturno.