Translation of "Gelene" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Gelene" in a sentence and their spanish translations:

Bu noktaya gelene kadar,

Hasta que llegamos a este punto

Sen gelene kadar eğleniyorduk.

Nos estábamos divirtiendo hasta que tú llegaste.

O gelene kadar ayrılamam.

No puedo irme hasta que él venga.

Tom gelene kadar başlamayacağız.

No empezaremos hasta que Tom llegue.

İlk gelene ilk servis yapılır.

El primero que llega, el primero que se sirve.

Bu bileti ilk gelene ver.

Dale este ticket al primero que venga.

O gelene kadar ben gidemem.

No puedo irme hasta que él venga.

Lütfen sıran gelene kadar bekle.

Por favor espera tu turno.

O gelene kadar burada bekliyorum.

- Voy a esperar aquí hasta que venga.
- Esperaré aquí hasta que ella venga.

O, o gelene kadar bekledi.

Él esperó hasta que ella llegó.

O gelene kadar burada bekleyeceğim.

- Voy a esperar aquí hasta que venga.
- Esperaré aquí hasta que ella venga.

Biz oraya gelene kadar gitme.

No te vayas hasta que estemos allí.

Biz geri gelene kadar burada kalacaksın.

Tú te debes quedar aquí hasta que nosotros volvamos.

Polis, avukatı gelene kadar Tom'u sorgulayamaz.

La Policía no puede cuestionar a Tom hasta que su abogado esté aquí.

Hastalık gelene kadar sağlık değerli değildir.

No se valora la salud hasta que viene la enfermedad.

Sen geri gelene kadar Tom'la kalacağım.

Me quedaré con Tom hasta que vuelvas.

Annesi geri gelene kadar... ...yavrular tekrar toplanmış.

Para cuando su madre regrese, la guardería volverá a estar reunida.

Napolyon belirleyici darbeyi vurmak için gelene kadar.

hasta que llegó Napoleón para asestar el golpe decisivo.

Köylülerin her gelene karşı bir önyargısı vardı.

- Los habitantes tenían prejuicios contra los forasteros.
- Los vecinos eran recelosos de los recién llegados.

Daha fazla yüzemeyecek hale gelene kadar yüzdü.

Él nadaba hasta no poder nadar más.

Benim için gelene kadar benim beklememi ister misiniz?

¿Quieres que espere hasta que me vengas a buscar?

Yardım gelene kadar üç saat bilinçsizce yatarak kan kaybetmişti.

Pasó tres horas inconsciente y sangrando antes de que llegara la ayuda.

Dair haberler gelene kadar Fransa'nın düşmanlarını görev bilinciyle uzak tuttu .

Suchet mantuvo a raya a los enemigos de Francia ... hasta que llegó la noticia de la

- Mary gelmeden önce uzun süre beklememiştim.
- Mary gelene kadar çok beklememiştim.

- No esperé mucho antes de que Mary llegara.
- No había esperado mucho antes de que Mary llegara.

- Yangın, itfaiyeciler gelmeden önce yandaki binaya yayılmıştı.
- İtfaiyeciler gelene kadar yangın bitişik binaya sıçramıştı.
- İtfaiyeciler geldiğinde yangın çoktan yandaki binaya geçmişti.

El incendio se había propagado al siguiente edificio antes de que vinieran los bomberos.