Translation of "Etmenin" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Etmenin" in a sentence and their spanish translations:

- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- Şikayet etmenin faydası yok.

- No tiene caso quejarse.
- No sirve de nada quejarse.

Çalışırken ekip çalışmasının, düşünceleri ifade etmenin

Pensé en la necesidad de trabajo en equipo sobre la marcha,

Bence kendine güvenmek ikna etmenin düşmanı.

Creo que la confianza es enemiga de la persuasión.

Teklifi kabul etmenin akıllıca olduğunu düşünüyordu.

Él consideró que era una decisión acertada aceptar la oferta.

Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Se considera imposible viajar al pasado.

Sana yardım etmenin bir yolunu buldum sanırım.

Creo que he encontrado una forma de ayudarte.

Sessizlikle mücadele etmenin iyi bir yolu müziktir.

La música es una buena manera de combatir el silencio.

Çatıyı tamir etmenin maliyeti onu şok etti.

El costo de reparar el techo la dejó pasmada.

Sanırım benim için gerçeği kabul etmenin zamanıdır.

Creo que es hora de sincerarme.

İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel

Ya ven, el mayor obstáculo para encarar los problemas del clima

Gerçekleri kontrol etmenin üzerinde çok daha fazla durulmasına yol açtı.

ha provocado una gran necesidad de corroborar los hechos.

Yırtıcılar, avlarını alt etmenin karmaşık yollarını bulmak için evrimleşmek durumunda.

Los depredadores deben crear formas cada vez más sofisticadas de burlar a su presa.

Bu gece neyin rüyasını göreceğini tahmin etmenin bir yolu yok.

No hay manera de predecir lo que uno soñará esta noche.

Bize yardım etmenin en iyi yolu kendi dilinizde katkıda bulunmaktır.

La mejor manera de ayudarnos es contribuir en su propia lengua materna.

Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu kendi başınıza yaratmaktır.

La mejor manera de predecir el futuro es crearlo por ti mismo.

Roma yurttaşlarının ikamet ettiği böyle öne çıkan bir bölgeyi tehdit etmenin...

Sintió que amenazar a un prominente área, habitada por ciudadanos romanos,

Beni tehdit etmenin anlamı yok. Ben sana hâlâ bir şey söylemeyeceğim.

No tiene caso amenazarme. Incluso así no te diré nada.

Finans merkezini takip etmenin iyi para kazandıran bir iş olduğunu biliyordum

Sabía que dedicarme a las finanzas sería un trabajo muy bien remunerado.

O sonbaharda Madrid'i yeniden işgal etmenin ve Wellington'un ordusunu Portekiz sınırına geri

Aunque ese otoño, tuvo la satisfacción de volver a ocupar Madrid y perseguir al ejército

- Onu ikna etmenin bir yolu yoktu.
- Onu ikna etmek için bir yol yoktu.

No ha habido manera de convencerle.

Nehirleri takip etmenin en büyük sorunu budur. Her zaman en az direncin olduğu yoldan giderler.

Puede ser el problema de seguir ríos. Toman el camino de menor resistencia.

Kültür, günlük hayatta bizi harekete geçiren değerlerle ilgilidir. Daha iyi bir toplum inşa etmenin gereklerinden biri bu.

La cultura es la cotidianeidad de los valores con que nos movemos en la vida. Y eso es parte de la construcción de una sociedad mejor.

Bir kadını memnun etmenin bir erkeği memnun etmekten daha zor olduğunun söylendiğini duydum. Doğru olup olmadığını merak ediyorum.

He oído decir que es más difícil complacer a una mujer que a un hombre. Me pregunto si será verdad.