Translation of "Düşmanı" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Düşmanı" in a sentence and their spanish translations:

- Düşmanımın düşmanı benim dostumdur.
- Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

El enemigo de mi enemigo es mi amigo.

Galileo düşmanı yobaz

Gran enemigo de Galileo

Aslında dünyanın düşmanı

en realidad el enemigo del mundo

Biz düşmanı yendik.

Derrotamos al enemigo.

Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

El enemigo de mi enemigo es mi amigo.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

El enemigo de tu enemigo es tu amigo.

Tom yabancı düşmanı.

- Tomás es un xenófobo.
- Tomás es xenofóbico.

Mahremiyet, güvenliğin düşmanı değil.

La privacidad no es el enemigo de la seguridad.

Yani çocuklarınızın düşmanı değiliz

Entonces no somos los enemigos de tus hijos

Biz düşmanı gafil avladık.

Tomamos al enemigo por sorpresa.

Onlar düşmanı pusuya düşürdü.

Ellos tendieron una emboscada al enemigo.

Tom'un birçok düşmanı var.

Tom tiene muchos enemigos.

Onlar düşmanı yok ettiler.

Acabaron con el enemigo.

Tom'un hiç düşmanı yok.

Tom no tiene enemigos.

Onun hiç düşmanı yok.

Él no tiene enemigos.

Düşmanı kaçırtıp sarmak için saldırıyorlardı.

oportunidad de derrotar y envolver al enemigo.

Türklük düşmanı bir adamı getirirseniz

Si traes a un hombre que es enemigo del turco

Bu ordu düşmanı nasıl yenebilir?

¿Cómo puede este ejército derrotar al enemigo?

Insanında en büyük düşmanı kendisidir

es su mayor enemigo en su pueblo

Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.

Nadie es su propio enemigo.

Kanser insanlığın en büyük düşmanı.

El cáncer es un gran enemigo de la humanidad.

Tom Yahudi düşmanı biri değil.

Tom no es un antisemita.

Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir.

Debemos unirnos para derrotar al enemigo.

Tom, kendisinin en kötü düşmanı.

Tom es su propio peor enemigo.

Bence kendine güvenmek ikna etmenin düşmanı.

Creo que la confianza es enemiga de la persuasión.

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

- Él tiene muchos enemigos en el mundo de la política.
- Él tiene muchos enemigos en la política.

Tom, onun kendi en büyük düşmanı.

Tom es su propio mayor enemigo.

çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.

porque esa era la única forma para poder distinguir a un amigo del enemigo.

Bununla birlikte arazi, ordunun en büyük düşmanı.

El terreno, sin embargo, es el enemigo más grande del ejército.

Kanatlarda, Hannibal süvarilerine düşmanı geri ittirmesini emrediyor.

En los flancos, Hannibal ordena a su caballería que empuje hacia adelante.

Vlad'ın yönetiminin düşmanı olanlara karşı katliam gerçekleştirdi.

a comunidades que amparan a muchos de los rivales de la corona de Vlad.

Aybak Kabilesine sadık olan Qutuzun az düşmanı vardı

Habiendo siendo leal a la facción Aybak,Qutuz ciertamente tenía unos cuantos enemigos y rivales.

Buna rağmen karıncanın yine en büyük düşmanı kendisi

sin embargo, el mayor enemigo de la hormiga es en sí mismo

Karıncanın da yine en büyük düşmanı karınca oluyor

la hormiga es el mayor enemigo de nuevo

Soult, düşmanı kafasını karıştıran bir yandan saldırı başlattı.

Soult lanzó un ataque de flanqueo que confundió al enemigo.

- Onun kesinlikle düşmanları yoktur.
- Kesinlikle hiç düşmanı yok.

Él no tiene ningún enemigo.

Bu otçul, herhangi bir düşmanı boynuzlayarak ve çiğneyerek öldürebilen

este animal que pasta se convierte en uno de los animales más peligrosos,

Bir İspanyol ordusunu bozguna uğratarak düşmanı iki yöne kaçmaya gönderdi.

ejército español en la Batalla de Tudela, enviando al enemigo a huir en dos direcciones.

Talebini reddetti . "Her zaman düşmanı döndürüyorsun," dedi ona, "Bu çok tehlikeli bir hareket."

rusas . "Siempre estás a favor de convertir al enemigo", le dijo, "es un movimiento demasiado peligroso".

Dilde düşmanı suçlaması için defalarca emir gönderdi ve o akşam iki Mareşal neredeyse patlayacaktı.

rayaba en una acusación de cobardía, y esa noche los dos mariscales casi llegan a las manos.