Translation of "Düşünüyordu" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Düşünüyordu" in a sentence and their spanish translations:

- Tom, Mary'yi düşünüyordu.
- Tom, Mary hakkında düşünüyordu.

Tom estaba pensando en María.

O ne düşünüyordu?

- ¿Qué estaba pensando?
- ¿Qué estaba pensando él?

Baban ne düşünüyordu?

¿Qué pensaría tu padre?

Tom ne düşünüyordu?

¿Qué estaba pensando Tom?

Gelecek yaşamını derinden düşünüyordu.

Él estaba meditando acerca de su futura vida.

O ne halt düşünüyordu?

¿En qué narices estaba pensando ella?

Tom sadece Mary'yi düşünüyordu.

Tom solo pensó en Mary.

O, John'un onu sevdiğini düşünüyordu.

Ella pensó que John la había amado.

Tom Mary'nin partisine geleceğini düşünüyordu.

Tom pensaba que Mary vendría a su fiesta.

Tom muskanın kendisini cadılardan koruyacağını düşünüyordu.

Tom pensó que el amuleto lo protegería contra brujas.

Tom daha yüksek maaş alacağını düşünüyordu.

Tom pensó que iba a tener un salario más alto.

Teklifi kabul etmenin akıllıca olduğunu düşünüyordu.

Él consideró que era una decisión acertada aceptar la oferta.

Tom onu herhangi birinin tanıyacağını düşünüyordu.

Tom pensó que nadie lo reconocería.

Tom Mary'nin ondan bir şey sakladığını düşünüyordu.

Tom pensaba que Mary le estaba ocultando algo.

Tom o toplantıya gitmenin zaman kaybı olacağını düşünüyordu.

Tom pensó que sería una pérdida de tiempo asistir a esa reunión.

Tom, Mary'yle John'un konuştuğu gibi konuşmanın kaba olduğunu düşünüyordu.

Tom creía que era grosero hablar a Mary del modo en que lo hizo John.

Tom patronundan zam istemeyi düşünüyordu ama o tekrar düşündü.

Tom tenía pensado pedir una subida de sueldo a su jefe, pero se lo pensó mejor.

Fabrika o kadar eskiydi ki sahipleri fabrikanın değersiz olduğunu düşünüyordu.

La fábrica era tan antigua que los dueños pensaron que no valía nada.

Tom Mary'nin giydiğinin resmî bir parti için uygun olmadığını düşünüyordu.

Tom pensó que lo que llevaba Mary puesto no era apropiado para una fiesta formal.

Tom, Mary ve John'un belki de silah kaçakçısı olduklarını düşünüyordu.

Tom pensaba que quizá Mary y John fueran contrabandistas de armas.

Tom hafta için John'u ve Mary'yi ziyarete gitmenin eğlenceli olacağını düşünüyordu.

Tom pensó que sería entretenido ir a visitar a John y a Mary por el fin de semana.

Tom müziğin çok yüksek olduğunu düşünüyordu fakat kalkıp kısamayacak kadar yorgundu.

Tom pensaba que la música estaba demasiado fuerte, pero estaba demasiado cansado para levantarse a bajarle el volumen.

Tom Mary'nin John'un evine gitmesi ve ona yardım etmesi gerektiğini düşünüyordu.

Tom pensó que Mary debería acercarse a casa de John y ayudarle.

Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.

Tom pensó que el lugar donde puso sus monedas de oro era el escondite perfecto. Sin embargo, estaba equivocado.

O ona o ilacı almayı durdurmasını tavsiye etti fakat o ihtiyacı olduğunu düşünüyordu.

Le aconsejó que dejara de tomar esa medicina, pero él sentía que lo necesitaba.

Ona Boston'u ziyaret etmesini tavsiye etti, çünkü o, onun dünyadaki en güzel şehir olduğunu düşünüyordu.

- Le aconsejó que visitara Boston, porque pensaba que era la ciudad más bella en el mundo.
- Le aconsejó que visitara Boston porque pensaba que era la ciudad más bonita del mundo.