Translation of "Faydası" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Faydası" in a sentence and their spanish translations:

Pek faydası olmadı.

No creo que haya ayudado.

Ne faydası var?

¿Qué sentido tiene?

Endişelenmenin faydası ne?

¿Qué caso tiene preocuparse?

- Şikâyet etmenin bir faydası yok.
- Şikayet etmenin faydası yok.

- No tiene caso quejarse.
- No sirve de nada quejarse.

Uzayın insanlığın faydası için

Seguiremos trabajando en esto

Onunla tartışmanın faydası yok.

- Es inútil discutir con él.
- No sirve de nada discutir con él.

Kaçmaya çalışmanın faydası yok.

No tiene caso tratar de escapar.

Tom'la konuşmanın faydası yok.

No sirve de nada hablar con Tom.

Ekonominin ne faydası var?

¿Qué uso tienen las ciencias económicas?

Beklemenin bir faydası yok.

- No tiene caso esperar.
- Esperar no sirve de nada.
- No tiene sentido esperar.

Karşı koymanın faydası yok.

Resistirse es inútil.

Bunun çok faydası olmadı.

Eso no ayudó mucho.

Egzersizin birçok faydası var.

Ejercitarse trae muchos beneficios.

Tüm insanlığın faydası için yapılmalıdır.''

deberán hacerse en provecho y en interés de todos los países,

İlacın bana hiç faydası olmadı.

- Está medicina no me hace ningún bien.
- Esta medicina no me sentó nada bien.
- Este tratamiento no me hace ningún bien.

Benden para istemenin faydası yok.

No sirve de nada que me pidas dinero.

Ondan yardım istemenin faydası yok.

No tiene caso pedirle ayuda.

Onun gelmesini beklemenin faydası yok.

No tiene sentido esperar por él.

Sert oynamanın bir faydası yok.

Es inútil hacerse el rudo.

Onunla tartışmaya çalışmanın faydası yok.

No tiene caso discutir con él.

Artık onlarla konuşmanın faydası yok.

Da igual que hables con ella más tiempo.

Bu yasanın yoksullara faydası olacaktır.

Esta ley beneficiará a los pobres.

Tek faydası ufkunu genişletmişti o insanlar

El único beneficio fue que amplió sus horizontes.

Onu ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

No tiene caso que intentes persuadirlo.

Onu inkar etmeye çalışmanın faydası yok.

Es inútil que trates de negarlo.

Ondan yardım istemenin hiçbir faydası yok.

No tiene caso pedirle que asista.

- Karşı koymanın faydası yok.
- Direniş boşuna.

Resistirse es inútil.

Böyle bir kitabı okumanın faydası yok.

Es inútil leer semejante libro.

Bu sorunu çözmeye çalışmanın faydası yok.

No tiene caso tratar de resolver este problema.

Ailemizin faydası için sana nasıl yardımcı olabilirim?

¿cómo puedo ayudarte para beneficiar a nuestra familia?

Konu hakkında onunla tartışmanın bir faydası yok.

Es inútil discutir con él sobre eso.

Nefesini harcama. Onunla konuşmanın hiçbir faydası yok.

- Puedes ahorrarte el aliento. No tiene caso hablar con él.
- No merece la pena. No tiene sentido hablar con él.

Tom'u ikna etmeye çalışmanın bir faydası yok.

No merece la pena intentar convencer a Tom.

Steve Jobs'a bu arkadaş çevresinin hiçbir faydası olmadı

Este círculo de amigos no le sirvió de nada a Steve Jobs

Onun hakkında onu ikna etmeye çalışmanın faydası yok.

- Es inútil intentar convencerle de eso.
- Es inútil tratar de convencerlo de eso.

- Hiçbir şeyin faydası olmayacak.
- Hiçbir şey fayda etmeyecek.

Nada va a ayudar.

Bu tür bir kitabın bize bir faydası yok.

Este tipo de libros no nos sirve.

- Matematiğin ne faydası var?
- Matematik ne işe yarar?

¿Para qué sirven las matemáticas?

- Onunla tartışmanın faydası yok.
- Onunla tartışmak işe yaramaz.

No sirve de nada discutir con ella.

- Bunun ne faydası olacak?
- Bu ne işe yarayacak ki?

¿De qué serviría?

Klingon dilini öğrenmenin ona iş kariyerinde çok faydası olacak.

Aprender klingon le será muy útil para su carrera de hombre de negocios.

Yardım için bağırmanın faydası yok. Hiç kimse seni duymayacak.

- Es inútil llorar para conseguir ayuda. Nadie te oirá.
- No tiene sentido llorar por ayuda. Nadie te oirá.

Bence değerli olan şeyi yapmanın birçok başka kişisel faydası da var.

Creo que hacer algo valioso tiene, además, otros beneficios personales.

Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.

No tiene chiste decirme "Hola, ¿cómo estás?" si no tienes nada más que decir.

- Daha fazla beklemekte bir fayda görmüyordu.
- Daha fazla beklemenin hiçbir faydası olmadığını anladı.

No veía ninguna ventaja en esperar más.

Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.

No tiene sentido halagar a un niño mimado. Ellos deben recibir una educación estrícta.