Translation of "Alındı" in French

0.012 sec.

Examples of using "Alındı" in a sentence and their french translations:

Ne alındı?

Qu'est-ce qui a été pris ?

Ev satın alındı.

- Cette maison a été achetée.
- La maison a été achetée.

O orduya alındı.

Il a été enrôlé dans l'armée.

Tom rehin alındı.

Tom a été pris en otage.

Babasının kollarından çekip alındı,

qui a été arraché aux bras de son père

Teklifiniz toplantıda ele alındı.

Votre suggestion a été évoquée à la réunion.

Salgın kontrol altına alındı.

L'épidémie a été contenue.

Dan hemen gözaltına alındı.

Dan a été immédiatement placé en état d'arrestation.

PillPack, Amazon tarafından satın alındı,

Amazon vient d'acquérir PillPack,

Tom haber verilmeden görevden alındı.

Tom fut renvoyé sans préavis.

Bizim ilerleme kontrol altına alındı.

- Notre progrès a été mis en échec.
- Notre progrès a été tenu en échec.

Yaklaşık 300 kişi gözaltına alındı.

Environ 300 personnes ont été arrêtées.

Eski araba hurda için alındı.

La vieille voiture a été prise pour la ferraille.

Tom polis tarafından gözaltına alındı.

Tom a été arrêté par la police.

Ona yeni bir elbise satın alındı.

On lui a acheté une nouvelle robe.

Pervasız sürüşten dolayı onun ehliyeti alındı.

Il a eu son permis retiré à cause d'une conduite imprudente.

Lamba bir ağacın dalından askıya alındı ​​.

La lampe était suspendue à la branche d'un arbre.

Demiryolu hizmeti sis yüzünden askıya alındı.

Le trafic ferroviaire a été interrompu à cause du brouillard.

Kalelerin askeri rolleri topçu hisarları tarafından alındı.

Leur rôle militaire remplacé par des forts d'artillerie.

Kasabaya virüs bulaştı ve şimdi karantinaya alındı.

La ville a été contaminée par le virus et est maintenant en quarantaine.

Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı ​​.

Entre nous, il a été congédié pour corruption.

İkinci Bourbon restorasyonunun ardından, Suchet görevden alındı ​​ve

défaite de Napoléon à Waterloo soit arrivée .

Savaştan sonra, Jomsviking mahkumları idam için sıraya alındı.

après la bataille, les prisonniers de Jomsviking étaient alignés pour être exécutés.

Altı Facebook hesabımdan biri, Facebook tarafından askıya alındı.

Un de mes six comptes Facebook a été suspendu.

- O, hızla geri alındı.
- O, hızla yeniden yakalandı.

Il a rapidement été à nouveau capturé.

Lannes'ın eski rakibi Mareşal Bessières geçici komutası altına alındı.

L'ancien rival de Lannes, le maréchal Bessières, est placé sous son commandement provisoire.

Bunun yerine zorla emekliye ayrıldı ve polis gözetimi altına alındı.

Au lieu de cela, il a été contraint à la retraite et placé sous surveillance policière.

Bu sefer bir kadın hakkındaki cinsiyetçi söylemleri kayıt altına alındı

cette fois la rhétorique sexiste sur une femme a été enregistrée

Daha sonra sivil toplum örgütlerinin girişimi sayesinde giriş yasağı askıya alındı

puis l'interdiction d'entrée a été suspendue grâce à l'initiative d'organisations non gouvernementales

Ettikten sonra görevden alındı . Yarı utanç içinde, Lannes Portekiz'e büyükelçi olarak gönderildi:

En demi-disgrâce, Lannes a été envoyé comme ambassadeur au Portugal: un court séjour mouvementé dans lequel,

- Uyarısız kovuldu.
- Haber verilmeden kovuldu.
- Uyarı yapılmadan işten çıkarıldı.
- Uyarılmadan görevden alındı.

Il a été licencié sans préavis.

986'da Danimarka Kralı tarafından, Lade'li Jarl Hakon'a boyun eğdirmek için işe alındı.

En 986, ils ont été recrutés par le roi du Danemark pour subjuguer Jarl Hakon de Lade.

- Adım neden çembere alınmış?
- İsmim neden yuvarlak içine alındı?
- Adım neden daire içine alınmış?

Pourquoi mon nom est-il entouré ?

Düştü. Ünlü Viking'e korkunç bir ölüm vermeye karar veren Hıristiyan kralı Ella tarafından esir alındı

Il a été fait prisonnier par son roi chrétien, Ella, qui a décidé d'infliger une mort terrible

Bizler dijital bir çağda yaşıyoruz ve istediğimiz her bilginin de bize bir yerlerde, yazılı olarak bir kitap, kütüphane ya da bir veritabanı aracılığıyla erişilebilir olduğunu düşünmükten zevk alıyoruz. Ne var ki bu gerçek olmaktan uzak bir durum; dillerin büyük bir kısmı hiçbir zaman ne yazıldı ne de kayıt altına alındı.

Nous vivons à l'ère numérique et nous aimons à penser que n'importe quelle information nous est accessible, quelque part, écrite, dans un livre ou une bibliothèque ou une banque de données, et que nous pouvons la trouver sur Google, mais cela est loin d'être vrai ; la plupart des langues n'ont jamais été écrites où que ce soit, ni enregistrées.