Translation of "Ebeveynleri" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Ebeveynleri" in a sentence and their spanish translations:

Ebeveynleri bile.

Ni sus padres.

Ebeveynleri de unutmayalım.

Y no nos olvidemos de los padres.

Tom'un ebeveynleri Kanadalı.

Los padres de Tom eran canadienses.

Tom'un ebeveynleri şaşırmıştı.

Los padres de Tom estaban confusos.

Tom'un ebeveynleri göçmen.

Los padres de Tom son inmigrantes.

Yedi yaşındayken ebeveynleri boşanıyor.

Sus padres se divorciaron cuando él tenía 7 años,

Onun ebeveynleri beni sever.

Sus padres me quieren.

Tom'un ebeveynleri evde değillerdi.

- Los padres de Tom no estaban en casa.
- Los padres de Tomás no estaban en casa.

Tom'un ebeveynleri mutlu değildi.

Los padres de Tomás no estaban contentos.

Tom'un ebeveynleri harap edildi.

- Los padres de Tom estaban desconsolados.
- Los padres de Tom estaban hechos polvo.
- Los padres de Tom estaban deshechos.

Çocuğa ebeveynleri tarafından eşlik edildi.

El niño iba acompañado por sus padres.

Mary'nin ebeveynleri Tom'dan nefret eder.

Los padres de Mary odian a Tom.

Tom ebeveynleri tarafından terk edildi.

Tom fue abandonado por sus padres.

Onun ebeveynleri ondan nefret eder.

Sus padres lo odian.

O ebeveynleri ile birlikte yaşıyor.

Ella vive con sus padres.

Tom'un ebeveynleri benimkilerden daha yaşlı.

Los padres de Tomás son más viejos que los míos.

Tom ebeveynleri ile birlikte yaşar.

Tom vive con sus padres.

Tom'un ebeveynleri Kanada'nın dışında doğdular.

Los padres de Tom nacieron fuera de Canadá.

Montrose, Colorado'ya gittik. Orası, ebeveynleri tarafından

fuimos a un lugar en Montrose, Colorado.

Lincoln'un ebeveynleri tüm hayatları boyunca fakir kaldılar.

Los padres de Lincoln fueron pobres toda la vida.

Onun ebeveynleri yardımlarını isteyen herkese yardım etti.

Sus padres ayudaban a quienquiera que pidiera su ayuda.

Mary'nin ebeveynleri onun dövme yaptırma kararını onaylamadılar.

Los padres de Mary desaprobaron su decisión de tatuarse.

Tom'un ebeveynleri onun daha çok çalışmasını istedi.

Los padres de Tom querían que él estudiara más.

Onun ebeveynleri onun üniversiteye gitmesi gerektiğini söyledi.

Sus padres dijeron que él debía ir a la universidad.

Onun ebeveynleri onun viyolonsel çalacağına karar verdi.

Sus padres decidieron que ella tocaría el violonchelo.

O, onunla sadece ebeveynleri evlendirdiği için evlendi.

Ella se casó con él sólo porque sus padres la obligaron.

Tom ebeveynleri tatildeyken evinde büyük bir parti verdi.

Tom dio una gran fiesta en su casa mientras sus padres estaban de vacaciones.

Ebeveynleri ölü olan bir çocuğa bir yetim denilir.

A los niños cuyos padres están muertos se les llama "huérfanos".

Tom'un biyolojik ebeveynleri hakkında daha fazla bilmek istiyor.

Quiero saber más sobre los padres biológicos de Tom.

Onun ebeveynleri oğullarını üniversiteye gönderemeyecek kadar çok fakirdi.

Sus padres eran terriblemente pobres y no pudieron enviar a su hijo a la universidad.

Bu çocukların her zaman ebeveynleri ile başı derde girer.

Esos niños siempre se meten en problemas con sus padres.

Tom'un ebeveynleri Mary'nin onun için çok yaşlı olduğunu düşünüyorlardı.

Los padres de Tom pensaban que Mary era demasiado mayor para él.

Onun ebeveynleri boşandığı için kızın babasıyla küçük bir teması vardı.

Puesto que los padres se divorciaron, la chica tenía poco contacto con el padre.

John'un ebeveynleri uçağın zamanında geldiğini duydukları için rahatlamış gibi görünüyorlardı.

Los padres de John parecían aliviados de oír que su avión venía a tiempo.

Ebeveynleri onun yapmasını istemese bile o, onunla evlenmeye karar verdi.

Ella decidió casarse con él, aunque sus padres no querían.

Tom Mary'nin ebeveynleri ile ilk kez ne zaman karşılaştığını hatırlayamıyor.

Tom no se acuerda de cuándo exactamente conoció a los padres de Mary.

- Anne ve babası onu bir yürüyüş için götürdüler.
- Onun ebeveynleri onu yürüyüşe götürdü.

Sus padres lo llevaron a pasear.

Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum.

Creo que es muy improbable que Tom no fuera consciente de que no se le permitiría entrar al museo sin sus padres.