Translation of "Eline" in Spanish

0.003 sec.

Examples of using "Eline" in a sentence and their spanish translations:

Hannibal insiyatifi eline alıyor.

Hannibal toma la iniciativa.

Şehir düşmanın eline geçti.

La ciudad cayó en manos del enemigo.

Kaderinin kontrolünü eline al.

Toma control de tu destino.

Tom eline alabildiği şeyi okudu.

Tom leía cualquier cosa que cayera en sus manos.

Mikrofonu eline alıyor ve şunu diyor:

quien tomó el micrófono y dijo:

O, resmi onun eline geri koydu.

Volvió a poner la foto en su mano.

O, eline bir yara bandı yapıştırdı.

Se puso una tirita en la mano.

Tom arabasının anahtarını sol eline aldı.

- Tom cogió las llaves de su coche con la mano izquierda.
- Tom tenía la llave de su auto en su mano izquierda.

Içi doldurulmuş oyuncak bir koyunu eline aldığında

para golpear una oveja de peluche colgante.

Mafyanın eline düşmüş bir halk var ortada

hay un pueblo en manos de la mafia

Konstantinopolis 1453'te Osmanlı Türklerinin eline düştü.

Constantinopla cayó en las manos de los turcos otomanos en 1453.

Bu kod çizelgesinin düşmanın eline düşmesine izin vermeyin.

No dejes que este libro de claves caiga en manos enemigas.

eline bir fırsat geçtiğinde herkesten teker teker intikamını alıyordu

cuando tuviera la oportunidad, se vengaría de todos uno por uno

Tom eline geçecek ilk fırsatta Mary'yi ziyaret etmeyi planlıyor.

Tom planeaba visitar a Mary a la primera oportunidad que tuviera.

Tom eline geçecek ilk fırsatta Mary ile konuşmayı planladı.

Tom planeaba hablar con Mary a la primera oportunidad que tuviera.

Mafyanın eline 3 kuruşlarını bile kaptıran halkın kurtarıcısı yine mafya olacaktı

El salvador de la gente, que incluso capturó 3 centavos en manos de la mafia, sería la mafia nuevamente.

Plastik cerrah yüz germeyi eline yüzüne bulaştırdı ve milyonlarcası için dava açıldı.

El cirujano plástico estropeó el estiramiento facial y fue demandado por millones.

Hükümet edilemeyen yerlerde kontrol, silahlı milis grupların eline geçti ve toplum, ayrışmaya başladı.

Sin un gobierno, las milicias armadas tomaron control de Irak, fragmentando a la población.

Benim çocuğum yok ve veraset kanunlarını pek sevmiyorum. Bunu devlete bırakırsam bürokrasinin eline geçer.

Como no tengo hijos y no me gusta mucho la ley de la herencia... Y si se lo dejo al estado, viene la burocracia,

- Tom yüzüstü yere kapaklandı.
- Tom yüzünün üzerine düştü.
- Tom yüzüstü yere yapıştı.
- Tom yüzükoyun yere kapaklandı.
- Tom yeri öptü.
- Tom eline yüzüne bulaştırdı.

- Tom cayó de bruces.
- Tom cayó de narices.
- Tom cayó de cara.