Translation of "Allah" in Spanish

0.031 sec.

Examples of using "Allah" in a sentence and their spanish translations:

- Allah büyüktür!
- Allah yücedir!
- Allah uludur!

¡Alá es grande!

Allah

Alá

Allah iyidir.

Dios es bueno.

Allah büyüktür!

¡Alá es grande!

Allah kahretsin.

A la mierda.

Allah mükemmeldir.

Dios es perfecto.

- Ah!
- Allah!

¡Ay!

Allah vardır.

Dios existe.

Allah aşkına!

- ¡Por Dios!
- ¡Por el amor de Dios!
- ¡Por amor de Dios!

Diyoruz ki; Allah Allah neden çekiliyor ki?

decimos ¿Por qué se retira Allah?

- Tanrı aşkına.
- Allah aşkına.
- Allah hakkı için.

- Por Dios.
- Por el amor de Dios.

Allah bizim gücümüzdür.

Dios es nuestra fuerza.

Sadece Allah bilir.

Sólo Dios lo sabe.

Allah kalbimi bilir.

Allah conoce mi corazón.

Allah her yerde.

Dios está en todas partes.

Allah Ukrayna'yı korusun!

¡Que Dios salve a Ucrania!

Allah hatalar yapmaz.

Dios es infalible.

Allah rahatlık versin.

¡Buenas noches!

Sizi Allah yarattı.

Dios te creó.

Allah dualarımı dinledi.

Dios escuchó mis oraciones.

Allah bizi korusun.

Que Dios nos proteja.

- Tanrı sizi korusun!
- Allah razı olsun!
- Allah gönlüne göre versin!
- Allah senden razı olsun!

¡Que Dios te bendiga!

Allah aşkına ne yapıyorsun?

¿Qué diablos haces?

Allah aşkına bu nedir?

¿Qué diablos es esto?

Allah aşkına o nedir?

¿Qué diablos es esto?

Allah her zaman haklıdır.

Dios siempre tiene la razón.

Sadece bir Allah var.

Hay un solo Dios.

- Allah vardır.
- Tanrı vardır.

Dios existe.

- Ah!
- Of!
- Ay!
- Allah!

¡Ay!

Allah aşkına neyi düşünüyorsun?

Por amor de Dios, ¿en qué estás pensando?

Allah aşkına ne oldu?

¿Qué carajo pasó?

Yürü git Allah aşkına demiş

Ve y ve, Dios dijo por tu amor

Allah aşkına burada ne yapıyorsun?

- ¿Qué diablos haces aquí?
- ¿Qué carajo estás haciendo acá?

Allah aşkına odamda ne yapıyorsun?

¿Qué narices estás haciendo en mi habitación?

Allah önünde bütün insanlar eşittir.

Todos los hombres son iguales ante Dios.

Papaz Allah bizim kurtuluşumuzdur dedi.

"Dios es nuestra salvación," dijo el sacerdote.

- Allah büyüktür!
- Allahuekber!
- Tanrı uludur!

- ¡Alá es grande!
- ¡Alá es inmenso!

Allah aşkına, bana doğruyu söyle.

Por Dios, dime la verdad.

Allah göğü ve yeri yarattı.

Dios creó el cielo y la tierra.

Allah biliyor ki doğruyu söylüyorum.

Dios sabe que estoy diciendo la verdad.

Allah aşkına beni buradan çıkarın.

Por el amor de Dios, ¡sácame de aquí!

Allah aşkına beni nasıl buldun?

¿Cómo diantres me encontraste?

Onun doğru olduğunu Allah biliyor.

Dios sabe que es verdad.

Allah aşkına onu niye yaptın?

¿Por qué carajo hiciste eso?

Allah kahretsin, sana ne oldu?

¿Que puñeta te pasa?

Allah dünyayı altı günde yarattı.

Dios ha creado este mundo en seis días.

Allah ne muradın varsa versin.

Que Dios te conceda alcanzar tu objetivo, sea el que sea.

O, Allah bize yardım etsin! ' Dedi.

Él dijo: '¡Que Dios nos ayude!'

- Allah dünyayı yarattı.
- Tanrı dünyayı yarattı.

Dios creó el mundo.

Allah aşkına sen kim olduğunu sanıyorsun?

¿Quién te creés que sos?

Allah için hiçbir şey imkansız değildir.

Nada es imposible para Dios.

Allah aşkına, ona karşı nazik ol.

Por el amor de Dios, sé amable con él.

- Sadece Allah bilir.
- Sadece Tanrı bilir.

- Sólo Dios lo sabe.
- Sólo Dios sabe.

Allah aşkına, o ne anlama geliyor?

¿Qué diantres pretenderá él?

Allah aşkına, sen burada ne yapıyorsun?

¿Qué estás haciendo aquí?

Allah o günleri bir daha göstermesin.

Dios no quiera que esos días se repitan.

Bu özellik Allah vergisi midir bilinmez ama

se desconoce si esta propiedad es un impuesto de Allah,

Allah aşkına Tom'la ne hakkında konuşmak istiyorsun?

¿De qué diablos quieres hablar con Tom?

İncil'e göre Allah dünyayı altı günde yarattı.

Según la Biblia, Dios creó el mundo en seis días.

Hiç Allah tarafından terk edildiğini hissettin mi?

¿Alguna vez te has sentido abandonado por Dios?

İnsan Allah kadar her şeye kadir değildir.

El hombre no es omnipotente como Dios.

Sadece Allah, kesinlikle mutlak kudret sahibi olabilir.

Sólo Dios puede ser absolutamente Todopoderoso.

Hay Allah! Farkına vardım ki kimse beni anlayamayacak,

¡Cielos! Me he dado cuenta de que nadie me entiende, así que

- Bu da ne böyle?
- Allah aşkına bu nedir?

¿Qué diablos es esto?

- Allah bana mutluluk verir.
- Tanrı bana mutluluk verir.

Dios me da felicidad.

Bush yeryüzünde adaleti tesis etmek Allah tarafından gönderildiğini düşünüyor.

Bush piensa que fue enviado por Dios para establecer la justicia en la Tierra.

Oysa ki Allah sevgisiyle kılmak isteselerdi hiç böyle bir durumla karşılaşmayacaktık

mientras que si quisieran rezar con el amor de Alá, nunca hubiéramos encontrado tal situación.

Allah insanlara hayat verir ve onların her türlü arzularına sahip olmalarına sebep olur.

El cielo da vida a la gente y les provoca toda clase de deseos.

Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.

Tom no había limpiado su teclado en meses, y este estaba lleno de polvo, residuos de alimentos, y Dios sabe qué más.

- Sadece Tanrı güvenle her şeye gücü yeter olabilir.
- Sadece Allah, kesinlikle mutlak kudret sahibi olabilir.

Solo Dios puede ser todopoderoso sin peligro.

- Bir serçeye nişan aldım ama bir kaz vurdum.
- Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz.

Apunté a un gorrión, pero abatí una oca.

- Allah tarafından gönderilen bir adam geldi; onun adı Yahya'ydı.
- Tanrı'nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya çıktı.

Fue un hombre enviado de Dios, el cual se llamaba Juan.

- Allah önce yeri ve göğü yarattı.
- Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
- Başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı.

- En el principio creó Dios los cielos y la tierra.
- Al principio Dios creó el cielo y la tierra.
- En el principio Dios creó los cielos y la tierra.
- En el principio creó Dios el cielo y la tierra.