Translation of "Aldığını" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Aldığını" in a sentence and their spanish translations:

Tekne aldığını duydum.

Oí que compraste una barca.

Bana ne aldığını göster.

Enséñame lo que compraste.

Ne aldığını ona sor.

Pregúntale lo que ha comprado.

Tüm cevapları aldığını sanıyordum.

Pensé que tenías todas las respuestas.

Bunu nereden aldığını söyledin?

¿Dónde dijiste que conseguiste esto?

Aldığını bana gösterir misin?

¿Me mostrarías lo que has comprado?

- O, rüşvet aldığını itiraf etti.
- O, rüşvet aldığını iddia etti.

Él admitió que había aceptado sobornos.

Tom Mary'nin soğuk aldığını duydu.

Tom escuchó que Mary se había resfriado.

Tom'un kilo aldığını düşünüyor musun?

- ¿Crees que Tom ha subido de peso?
- ¿Cree que Tom ha subido de peso?
- ¿Cree usted que Tom ha subido de peso?
- ¿Creéis que Tom ha subido de peso?
- ¿Creen que Tom ha subido de peso?

Kamerasını nereden aldığını biliyor musun?

¿Sabes dónde compró su cámara?

Yeni bir araba aldığını duydum.

- Escuché que tenés un nuevo auto.
- Escuché que tienes un nuevo auto.

Plaja gitmekten zevk aldığını duydum.

Escuché que te gusta ir a la playa.

Adam parayı aldığını inkar etti.

El hombre negó haber tomado el dinero.

Bana bir CD aldığını söyledi.

Ella me dijo que había comprado un CD.

Kimin çağrı aldığını biliyor musunuz?

¿Sabes quién contestó la llamada?

Tom Mary'nin soğuk aldığını söyledi.

Tom dijo que Mary estaba resfriada.

- Arkadaşım yeni bir saat aldığını söyledi.
- Arkadaşım, yeni bir saat aldığını söyledi.

- Mi amigo dijo que había comprado un nuevo reloj.
- Mi amiga ha dicho que compró un reloj nuevo.

Onların hepsinin komploda yer aldığını düşünüyorum.

Creo que casi todos ellos tomaron parte en el complot.

Tom'un ayakkabılarını nereden aldığını öğrenmek istiyorum.

Quiero descubrir dónde compró Tom sus zapatos.

Dün ne aldığını bana gösterir misin?

¿Vas a enseñarme lo que compraste ayer?

O, ona bir hediye aldığını unuttu.

Ella se olvidó de que le había comprado un regalo.

O her sabah duş aldığını söyledi.

Ella dijo que se da una ducha todas las mañanas.

Tom Mary'nin zaten ekmek aldığını bilmiyordu.

Tom no sabía que Mary ya había comprado pan.

Tom pembe çoraplarını nerede aldığını hatırlayamıyor.

Tom no se puede acordar de dónde se compró sus calcetines rosados.

Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

He oído que Tom compra cosas en el mercado negro.

Tom, Mary'nin bakkaliyelerini nereden aldığını biliyordu.

- Tom sabía dónde compró Mary sus alimentos.
- Tom supo dónde compraba Mary sus comestibles.

Lütfen bana bunu nereden aldığını söyle.

Por favor, dime dónde conseguiste esto.

Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.

Fue un alivio ver que estaba viva, que respiraba.

Onun geçen hafta satın aldığını çanta çalındı ​​.

A ella le robaron el bolso que había comprado la semana pasada.

Onun bir kat mülkiyeti aldığını biliyor muydun?

¿Sabías que compró un condominio?

Tom'un ehliyetini ne zaman aldığını biliyor musun?

¿Sabes cuándo consiguió Tom su licencia de conducir?

Tom'un yeni bir araba aldığını biliyor muydun?

¿Sabías que Tom ha comprado un nuevo coche?

Dan Linda'nın hâlâ nefes aldığını fark etti.

Dan se dio cuenta de que Linda todavía respiraba.

Geçen ay bir hafta izin aldığını bilmiyordum.

No sabía que tuviste una semana libre el mes pasado.

Tom Mary'nin yeni bir bilgisayar aldığını duydu.

Tom oyó que Mary se había comprado un computador nuevo.

Tom Mary'ye kuyumcuda ne satın aldığını sordu.

Tom le preguntó a Mary qué había comprado en la joyería.

Tom'un yeni bilgisayarını nereden aldığını biliyor musunuz?

¿Sabes dónde compró Tom su computador nuevo?

Onlar evin sahibinin yurt dışında eğitim aldığını düşünüyorlar.

Creen que el dueño de la casa está estudiando en el extranjero.

O, oğlu için bir bisiklet satın aldığını gizledi.

Él mantuvo en secreto que le había comprado una bicicleta a su hijo.

O bana bunu annesi için satın aldığını söyledi.

- Ella me dijo que su madre se lo había comprado.
- Ella me dijo que su madre lo había comprado para ella.
- Ella me dijo que su mamá se lo compró.

Bana günlük olarak hangi ilacı aldığını söyler misin?

Me puede indicar cuáles son los medicamentos que toma diariamente.

Onlar Tom'u öldürdüğünü ve onun parasını aldığını düşünüyor.

Ellos piensan que tú mataste a Tom y te llevaste su dinero.

Efsane, onun, kılıcını tanrıların kendi ellerinden aldığını söyler.

La leyenda cuenta que él recibió su espada de las manos de los mismos dioses.

Tom rüşvet aldığını itiraf ettiği için yeniden seçilmedi.

Tom no salió reelecto debido a que admitió haber aceptado sobornos.

Bunu kaçak yollarla 1.2 milyon dolara satın aldığını açıkladı

anunció que compró esto ilegalmente por $ 1.2 millones

Aldığını söyledi. Mahran, ayrılık ve boşanma durumunda taşınır malların

conyugal y en el que el marido firma. En declaración jurada obligada a devolver la lista completa de

Onun geçen tatil mevsiminde kaç tane hediye aldığını düşünüyorsun?

¿Cuántos regalos crees que recibió ella la temporada navideña pasada?

Tom Mary'ye niçin o kadar çok yiyecek aldığını sordu?

Tom le preguntó a Mary por qué compraba tanta comida.

Tom Mary'nin inci kolyesini nereden satın aldığını bilmediğini söylüyor.

Tom dice que no sabe dónde Mary compró el collar de perlas.

Tom Mary için bir elmas yüzük aldığını hiç kimseye söylemedi.

Tom no le dijo a nadie que había comprado un anillo de diamantes para Mary.

Tom Mary'nin buzdolabındaki sütü ne zaman satın aldığını merak etti.

Tom se preguntaba en qué momento María había comprado la leche que estaba en el refrigerador.

Tom parti için hazırlanmasının Mary'nin kaç saatini aldığını merak etti.

Tom se preguntaba cuántas horas le había tomado a María prepararse para la fiesta.

Sizin nelerinizi kayıt ettiğini neler kayıt altına aldığını dudağınız uçuklar zaten

herpes, lo que grabaste y lo que grabaste

Köpek balığının etrafında yüzüp kokusunu aldığını gördüm. "Olamaz, yine aynı kâbusu yaşayacağız."

Luego vi al tiburón en la periferia, rastreando su olor. Y pensé: "No, es otra…

- Tom'un nereden pirinç aldığını biliyor musun?
- Tom'un pirinç aldığı yeri biliyor musun?

- ¿Sabes dónde compra Tom el arroz?
- ¿Sabes dónde compró arroz Tom?