Translation of "Duydu" in Spanish

0.013 sec.

Examples of using "Duydu" in a sentence and their spanish translations:

- Bir gürültü duydu.
- Bir ses duydu.

Ella escuchó un ruido.

Tom alarmı duydu.

Tom escuchó la alarma.

Köpeğin havladığını duydu.

- Él oyó que el perro ladraba.
- Oyó al perro ladrar.

Tom seni duydu.

Tom te oyó.

Bir gürültü duydu.

Ella escuchó un ruido.

Tom, Mary'yi duydu.

Tom escuchó a Mary.

O gürültüyü duydu.

Él ha oído el alborozo.

Tanrı dualarımı duydu.

Dios escuchó mis oraciones.

Ebeveynlerimiz çok gurur duydu.

Nuestros padres estaban muy orgullosos.

Onun şarkı söylemesini duydu.

Ella le oyó cantar.

Tom bir gürültü duydu.

Tom oyó un ruido.

Tom Mary'nin evlendiğini duydu.

Tom escuchó que Mary se había casado.

Biri beni duydu mu?

- ¿Me ha oído alguien?
- ¿Alguien me escuchó?

Tom bir şey duydu.

Tom oyó algo.

Tom, Mary'nin sesini duydu.

Tom escuchó la voz de Mary.

O bir gürültü duydu.

Él escuchó un ruido.

Tom bir ıslık duydu.

- Tom oyó un silbido.
- Tom escuchó un silbido.

Tom bazı atışlar duydu.

Tomás escuchó algunos disparos.

Onlar onu radyoda duydu.

- Ellos lo oyeron por la radio.
- Escucharon esto por radio.

Onun çığlık attığını duydu.

Le oyó llorar.

O, onun çığlığını duydu.

Ella le oyó gritar.

Tom, Mary'nin bağırdığını duydu.

- Tom oyó gritar a Mary.
- Tom escuchó a Mary gritar.

O, ayak sesleri duydu.

Él escuchó pasos.

Tom bunu duydu ve kızdı.

Tom lo oyó y se enfadó.

Tom ona seslenen birini duydu.

Tom escuchó a alguien llamarlo.

Tom Mary'nin soğuk aldığını duydu.

Tom escuchó que Mary se había resfriado.

Tom Mary'nin çığlık attığını duydu.

Tom oyó gritar a Mary.

Tom kırılan camın sesini duydu.

Tom oyó el sonido de vidrio quebrándose.

O, mutfaktan bir gürültü duydu.

Él oyó un ruido en la cocina.

O bir bağırma sesi duydu.

Él oyó un grito.

Tom yan odada gürültü duydu.

Tom escuchó ruido en el cuarto de la par.

Tom Mary'nin John'a bağırdığını duydu.

- Tom oyó a Mary gritándole a John.
- Tom escuchó a Mary gritándole a John.

Tom, Mary'yi John'la konuşurken duydu.

Tom oyó a Mary charlar con John.

Tom kapıda bir ses duydu.

Tom oyó un golpe en la puerta.

Tom, Mary'nin ölmüş olduğunu duydu.

Tom oyó que Mary había muerto.

Tom Mary'nin uykusunda konuştuğunu duydu.

Tom escuchó a Mary hablando en el sueño.

Tom Mary'nin sınıfta horladığını duydu.

Tom oyó a Mary roncando en clases.

Tom Mary'nin piyano çaldığını duydu.

Tom escuchó a Mary tocar el piano.

Tom ön kapının çarptığını duydu.

Tom escuchó golpear la puerta delantera.

Tom Mary'nin bir işi olduğunu duydu.

Tom escuchó que Mary consiguió un empleo.

Tom arka kapının açılıp kapandığını duydu.

Tom oyó que la puerta trasera se abrió y se cerró.

Tom bir araba kornasının çaldığını duydu.

Tom oyó sonar un claxon.

Hatalarına rağmen herkes ona saygı duydu.

A pesar de todos sus fallos, es respetado por todos.

Tom bitişik odada bir gürültü duydu.

Tom oyó un ruido en la habitación vecina.

Tom, Mary'yi kendi kendine konuşurken duydu.

- Tom escuchó a Mary hablando sola.
- Tom oyó a Mary hablando consigo misma.

Tom, Meryem ve John'un tartıştığını duydu.

Tom escuchó a Mary y John discutiendo.

O, yardım çağrısı yapan birini duydu.

Ella oyó a alguien pidiendo ayuda.

O, gece yarısında onun ağladığını duydu.

Le oyó llorar en mitad de la noche.

O onun gözde şarkısını söylediğini duydu.

Ella le oyó cantar su canción favorita.

O, gece yarısında onun ağlamasını duydu.

Él lo oyó llorar a la medianoche.

O, uzakta bir köpek havlaması duydu.

Ella oyó a un perro ladrar a lo lejos.

Tom Mary'nin çok zengin olduğunu duydu.

Tom oyó que Mary era muy rica.

Tom Mary'nin duşta şarkı söylediğini duydu.

Tom escuchó a Mary cantando en la ducha.

Tom, Mary ve John'un ayrıldığını duydu.

Tom oyó que Mary y John habían terminado.

Tom Mary'nin John hakkında konuştuğunu duydu.

Tom oyó a Mary hablar acerca de John.

Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu.

Tom escuchó un helicóptero por encima de su cabeza.

Tom birinin en sevdiği melodiyi mırıldadığını duydu.

- Tom oyó a alguien tararear su melodía favorita.
- Tom escuchó a alguien tararear su melodía favorita.

Tom Mary'nin yeni bir bilgisayar aldığını duydu.

Tom oyó que Mary se había comprado un computador nuevo.

Tom bir araba kapısına ait çarpma sesi duydu.

Tom escuchó un golpe de la puerta del coche.

O tuhaf bir gürültü duydu, bu yüzden yataktan dışarı fırladı.

Él oyó un ruido extraño y saltó de la cama.

O onun bağırdığını duydu, bu yüzden onun yatak odasına koştu.

Ella lo oyó gritar, así que entró corriendo a su habitación.

- Tom, Mary için sempati hissetti.
- Tom, Mary için yakınlık duydu.

Tom sintió simpatía hacia Mary.