Translation of "Ağlamaya" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Ağlamaya" in a sentence and their spanish translations:

- O, ağlamaya başladı.
- Ağlamaya başladı.

- Ella rompió a llorar.
- Empezó a llorar.
- Ella se puso a llorar.
- Ella empezó a llorar.

Ağlamaya değmez.

No merece la pena llorar.

Ağlamaya başladım.

- Rompí a llorar.
- Empecé a llorar.

Çocuk ağlamaya başladı.

- El niño empezó a llorar.
- El niño se puso a llorar.

O ağlamaya başlıyor.

- Se larga a llorar.
- Rompe en llanto.

Tom ağlamaya başladı.

Tom empezó a llorar.

O ağlamaya başladı.

- Él rompió a llorar.
- Él se puso a llorar.

Sen ağlamaya başladın.

Empezaste a llorar.

Bebek ağlamaya başladı.

- El bebé empezó a llorar.
- El bebé se puso a llorar.

Çocuklar ağlamaya başladı.

Los niños comenzaron a llorar.

Oğlan ağlamaya başladı.

- El niño empezó a llorar.
- El niño se puso a llorar.

Ağlamaya devam etti.

Ella siguió llorando.

O ağlamaya başladı ve ben de ağlamaya başladım.

Ella empezó a llorar y empecé a llorar también.

Çocuk birden ağlamaya başladı.

- El niño rompió a llorar.
- El bebé se puso a llorar.

O, ağlamaya devam etti.

- Él seguía llorando.
- Él siguió llorando.

Kız kardeşim ağlamaya başladı.

Mi hermana empezó a llorar.

Ben de ağlamaya başladım.

Yo también empecé a llorar.

O yine ağlamaya başladı.

- Ella se puso a llorar otra vez.
- Ella se puso a llorar de nuevo.

- Çocukların ikisi de ağlamaya başladı.
- Her iki çocuk da ağlamaya başladı.

Los dos niños empezaron a llorar.

Yalnız bırakıldığında bebek ağlamaya başladı.

Al dejarle solo, el bebé comenzó a llorar.

Küçük kız ağlamaya devam etti.

La niña pequeña siguió llorando.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

- Bill lloró por horas.
- Bill estuvo llorando durante horas.

Tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

Parecía como si fuera a empezar a llorar de nuevo.

O, yüzümü gördüğünde ağlamaya başladı.

Cuando me vio la cara empezó a llorar.

Tom ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

Parecía como si Tom fuera a echarse a llorar.

Arkasını döndü ve ağlamaya başladı.

Ella se volvió y comenzó a llorar.

Çocukların ikisi de ağlamaya başladı.

Los dos niños empezaron a llorar.

Bütün gece ağlamaya devam etti.

Ella estuvo llorando toda la noche.

Odadan çıkar çıkmaz ağlamaya başladı.

Ella se puso a llorar apenas salió de la pieza.

- O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.
- O, gür bir sesle ağlamaya başladı.

Ella se puso a llorar en voz alta.

O, mektubu okur okumaz ağlamaya başladı.

Tan pronto leyó la carta, empezó a llorar.

Erkek kardeşim gürültü duyduğunda ağlamaya başladı.

Cuando escuchó el ruido, mi hermano empezó a llorar.

Bebek bütün gece ağlamaya devam etti.

El bebé siguió llorando toda la noche.

O çocuk saatlerce ağlamaya devam etti.

Ese niño siguió llorando por horas.

O beni görür görmez ağlamaya başladı.

En cuanto me vio, ella empezó a llorar.

O, yüksek bir sesle ağlamaya başladı.

Él empezó a llorar a viva voz.

Bir bebek gibi ağlamaya gerek yok.

No hace falta llorar como un bebé.

Bebek yalnız bırakıldığı için ağlamaya başladı.

Al dejarle solo, el bebé comenzó a llorar.

Yalnız bırakıldığı için bebek ağlamaya başladı.

Al dejarle solo, el bebé comenzó a llorar.

Ona bunu söyleme, yoksa ağlamaya başlar.

No le digas eso, que va a empezar a llorar.

O, onun yüzünü görünce ağlamaya başladı.

Empezó a llorar en cuanto le vio la cara.

O, odaya girer girmez ağlamaya başladı.

Ella se puso a llorar tan pronto entró a su cuarto.

Tom tekrar ağlamaya başlayacakmış gibi görünüyordu.

Tom parecía como si fuera a volver a empezar a llorar.

Bebeği kollarımda tuttuğum anda ağlamaya başladı.

Cuando cogí al bebé en mis brazos, éste comenzó a llorar.

O, bütün gece ağlamaya devam etti.

Ella estuvo llorando toda la noche.

O, beni görür görmez ağlamaya başladı.

- En cuanto me vio, ella empezó a llorar.
- En cuanto me vio se puso a llorar.

Tom kendini banyoya kilitledi ve ağlamaya başladı.

Tom se encerró en el baño y empezó a llorar.

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ve birden dedi ki,

Comenzó a sollozar y dijo inmediatamente:

Bir gün Amy büroma geldi ve ağlamaya başlayıp şöyle dedi

Un día Amy acude a mi consulta e inmediatamente rompe a llorar.

O, onu teselli etmeye çalıştı fakat o ağlamaya devam etti.

Ella intentó consolarlo, pero él continuó llorando.

O, onu teselli etmeye çalıştı, ama o ağlamaya devam etti.

Intentó consolarla, pero ella no paraba de llorar.

- Kız annesini görür görmez birden ağlamaya başladı.
- Kız annesini görür görmez gözyaşlarına boğuldu.

En el instante en que la niña vio a su madre rompió a llorar.

- Jiro, daha önce birinin önünde hiç ağlamadı, yüksek sesle ağlamaya başladı.
- Daha önce başkasının önünde hiç ağlamayan Jiro haykırmaya başladı.

Jiro, quien nunca había llorado delante de nadie antes, empezó a berrear.