Translation of "üstesinden" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "üstesinden" in a sentence and their spanish translations:

Zorlukların üstesinden gelmelisin.

Tienes que superar las dificultades.

Onun üstesinden gelirim.

Yo me ocuparé de ello.

♪ Üstesinden geleceğiz ♪

♪ Venceremos ♪

Bu nefretin üstesinden geldi.

superó su odio.

Zorlukların üstesinden gelmek zorundasın.

Tienes que superar las dificultades.

Birçok zorlukların üstesinden gelmeliyiz.

- Debemos superar muchas dificultades.
- Debemos sobrepasar muchas dificultades.

Tüm engellerin üstesinden gelmeliyiz.

Debemos seguir adelante sacando lo mejor de todos los obstáculos.

Zorluğun üstesinden gelmeyi başardım.

Logré superar la dificultad.

Bunun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum.

Pienso que seré capaz de lidiar con eso.

Onun üstesinden gelebileceğimi düşünüyorum.

Pienso que seré capaz de soportar eso.

Zorluğun üstesinden nasıl geldiniz?

¿Cómo superó la dificultad?

Asistanım onun üstesinden gelecek.

Mi asistente se encargará de eso.

Birlikte bürokratik engellerin üstesinden geldiler.

Juntos enfrentaron una densa burocracia

Artık üstesinden gelmek de istemiyorum.

Y ya no quiero superarlo.

...ve karşılaştığımız zorlukların üstesinden geldik.

de circunstancias complejas que vivimos,

Savunma katmanlarının üstesinden gelmeye zorlayacaktır.

al refugio final, la fortaleza.

O bir melankoli üstesinden gelindi.

Él se vio abrumado por una sensación de melancolía.

- Bunun üstesinden geleceğiz.
- Bunu başaracağız.

Superaremos esto.

ön plana çıkarıp üstesinden gelin.

enfréntense a él, lidien con él.

Tom'un durumun üstesinden gelebileceğini sanmıyorum

No creo que Tom pueda manejar la situación.

Muhtemelen bu işin üstesinden gelecekler.

De seguro, ellos van a manejar bien esto.

♪ Bir gün üstesinden geleceğiz ♪

♪ Venceremos algún día ♪

Birkaç zorluğun üstesinden gelmek zorunda kalacaksın.

Deberás superar algunos inconvenientes.

Öncüler bir dizi engelin üstesinden geldiler.

Los pioneros han superado una serie de obstáculos.

Tom'un bu işin üstesinden gelebileceğine eminim.

Estoy seguro de que Tom será capaz de manejar este trabajo.

Herhangi bir zorluğun üstesinden gelebileceğime eminim.

Voy a resistir cualquier dificultad a como dé lugar.

O, bir sürü engelin üstesinden geldi.

Él ha superado muchos obstáculos.

Ben üstesinden geldim. Sen de gelmelisin.

Yo lo superé. Tu deberías hacer lo mismo.

Tom üstesinden gelinecek zor bir adamdır.

Tom es un hombre difícil de tratar.

Elbette üstesinden gelmeleri gereken devasa engeller var

Pero ellos tienen obstáculos enormes que sortear para lograrlo,

Imkan sağlamak için zorlu engellerin üstesinden geliyorlar.

para que ellas tuvieran acceso a las mejores oportunidades en la vida.

O asla büyük iş kayıplarının üstesinden gelemeyecek.

Nunca va a superar las grandes pérdidas de su negocio.

Birçok insan artık saman nezlesinin üstesinden geliyorlar.

Ahora mucha gente está sufriendo alergias al polen.

Küçük ve sıfır riskli kararların üstesinden geldiğiniz için

Ahora que ya han abordado las decisiones de riesgos bajos o nulos,

Ben sadece sorunun üstesinden gelmene yardım etmek istiyorum.

Yo solo quiero ayudar a arreglar el problema.

- Biz başardık.
- Biz üstesinden geldik.
- Biz altından kalktık.

Lo conseguimos hacer.

Benim, yaşadığımız bu zor günlerin üstesinden gelmemi sağlayan şey;

Eso es lo que me sostiene durante estos días tan duros,

Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.

Peter superó muchas dificultades antes de tener éxito como doctor.

Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.

Como ciudadano del mundo, conozco maneras de superar las barreras culturales.

- Bu işi asla halledemeyeceğiz.
- Bu işin hiç üstesinden gelemeyeceğiz.

Nunca lo superaremos.

Bu yalnızlık biçiminin üstesinden gelmesi için ilk adım atılmış oluyor.

el primer paso para superar esta forma de soledad ya fue tomado.

- Kocasının ölümünü hazmedemedi.
- Kocasının ölümünün üstesinden gelemedi.
- Kocasının ölümünü atlatamadı.

No pudo superar la muerte de su marido.

- Onlar korkularıyla baş edebilirler.
- Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- Korkularını yenebilirler.

Pueden superar su miedo.

Eğer bu üstesinden gelmen için çok fazlaysa, öyleyse onu yapmak zorunda değilsin.

Si tus esfuerzos parecen inútiles, no tienes para qué desgastarte.

Ve bunların üstesinden gelen olağanüstü insanları incelediği için bir sonraki adım için harika bir yer olacaktır .

el moonshot y las personas extraordinarias que los superaron.

Ve yeni bir Avrupa savaşı döneminin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmede benzersiz bir şekilde etkili olduğunu kanıtladı.

y demostró ser excepcionalmente eficaz para manejar los desafíos planteados por una nueva era de la guerra europea.