Translation of "Gelmeyi" in Spanish

0.004 sec.

Examples of using "Gelmeyi" in a sentence and their spanish translations:

Ben gelmeyi umuyorum.

Espero ir.

Gelmeyi planlamadığını biliyorum.

Sé que no planeabas venir.

- Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmem gerekiyor.
- Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmeliyim.

Necesito saber si planeas venir.

Zorluğun üstesinden gelmeyi başardım.

Logré superar la dificultad.

Yarın Tokyo'ya gelmeyi planlıyor.

Planea venir mañana a Tokio.

Tom gelmeyi kabul etti.

- Quedaron en venir.
- Acordaron venir.

Görmemezlikten gelmeyi tercih ederim.

Prefiero hacer la vista gorda.

Geceleri bu parka gelmeyi seviyorum.

En las noches me gusta venir a este parque.

Ben sorunu görmezden gelmeyi seçtim.

Elegí ignorar el problema.

Bugün eve erken gelmeyi unutma.

Asegúrate de volver a casa pronto hoy.

Daha fazla görmezden gelmeyi reddediyorum.

Me rehúso a seguir siendo ignorado.

Şimdi buraya gelmeyi niçin aklına koydun?

¿Por qué se te vino a la cabeza venir aquí ahora?

Ne yazık ki o gelmeyi reddetti.

Lamentablemente, él se rehusó a venir.

Dün beni görmek için gelmeyi unuttu.

Ayer se le olvidó venir a verme.

Tom'un gelmeyi planlamadığını bilmek isteyebileceğini düşünüyordum.

Pensé que te gustaría saber que Tom no está planeando en venir.

Onun gelmeyi planlayıp planlamadığını ona soracağım.

Le preguntaré si desea venir.

Tom'un ne zaman gelmeyi planladığını bilmiyorum.

No sé cuándo tiene pensado llegar Tom.

- Tekrar telefon çaldığında, onu görmezden gelmeyi planlıyorum.
- Telefon tekrar çalarsa, onu duymazdan gelmeyi planlıyorum.

Voy a ignorar el teléfono si suena de nuevo.

O her zaman zamanında gelmeyi garantiye alır.

El siempre se asegura de llegar a horario.

Telefon tekrar çalarsa, onu duymazdan gelmeyi planlıyorum.

Voy a ignorar el teléfono si suena de nuevo.

Ve maluliyet maaşları kısa süre içinde gelmeyi bıraktı.

y los cheques de discapacidad pronto dejaron de llegar.

Düşüncesi her neyse ona göre bir cevapla gelmeyi

aquella que sin importar cuál sea la pregunta

Tom acıyı görmezden gelmeyi giderek daha zor buldu.

Tom encontró más y más difícil ignorar el dolor.

Lütfen bu hafta sonu bizi görmeye gelmeyi unutma.

- Por favor, acuérdate de venir a vernos este fin de semana.
- Por favor, no te olvides de venir a vernos este fin de semana.

Sizinle gelmeyi çok isterdim ama benim param yok.

Me gustaría mucho ir con vosotros pero no tengo dinero.

Tom Mary ile tekrar bir araya gelmeyi umuyordu.

- Tom esperaba volver con Mary.
- Tom confiaba en volver con Mary.

Yemek yemek için senin evine gelmeyi dört gözle bekliyorum.

Espero con ganas a ir a tu casa a comer.

İyi bir koltuk almak istiyorum bu yüzden erken gelmeyi planlıyorum.

Quiero coger un buen sitio, así que planeo llegar pronto.

Zamanla, Numidyalılar düşmana üstün gelmeyi başarıp, Roma süvarisine karşı ilerleme kaydediyor.

Eventualmente, los numidianos logran sobrepasar y avanzar contra la caballería romana.

Tom yemeye değer tek fast food hizmeti veren bu yeri düşündüğü için buraya gelmeyi seviyor.

Tom adora venir aquí desde que él pensó que este lugar sirve la única comida rápida que vale la pena comer.

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

Las constantes discusiones de Tom irritan a algunos de sus compañeros. Sin embargo la mayoría de la clase ya aprendió a ignorarlo.