Translation of "Söyleyecek" in Portuguese

0.064 sec.

Examples of using "Söyleyecek" in a sentence and their portuguese translations:

Tom şarkı söyleyecek.

Tom vai cantar.

Tom ne söyleyecek?

O que Tom dirá?

Ona söyleyecek misin?

- Você vai lhe contar?
- Você vai lhe dizer?

Tom gerçeği söyleyecek.

Tom vai contar a verdade.

Tom sana söyleyecek.

- Tom irá te contar.
- Tom vai te contar.

Burada şarkı söyleyecek misin?

- Você vai cantar aqui?
- Vocês vão cantar aqui?

Söyleyecek çok şey yok.

Não há muito a dizer.

Söyleyecek bir şey düşünemiyorum.

- Não consigo pensar em nada para falar.
- Eu não consigo pensar em nada para falar.

Söyleyecek bir şey yok.

- Não há nada a ser dito.
- Não há nada para dizer.

Söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Eu não teria nada para dizer.

Millie bize gerçeği söyleyecek.

Millie nos dirá a verdade.

Söyleyecek çok şeylerim var.

Eu tenho muita coisa a dizer.

Sana söyleyecek sözüm yok.

Eu não tenho nada para lhe dizer.

Jane şarkı söyleyecek mi?

- A Jane vai cantar?
- A Jane irá cantar?
- Jane vai cantar?
- Jane irá cantar?

Söyleyecek bir şeyim var.

Tenho algo a dizer.

Onu söyleyecek cesareti vardı.

Ela teve coragem de falar.

Keşke söyleyecek bir şey düşünebilsem.

Queria poder pensar em algo a dizer.

Söyleyecek daha fazla şeyim yok.

Eu não tenho mais nada para dizer.

O, yalan söyleyecek son kişidir.

Ele é a última pessoa para se contar uma mentira.

Söyleyecek bir şeyin var mı?

Tem algo a dizer?

Söyleyecek özel bir şeyim yok.

Não tenho nada especial a dizer.

Söyleyecek bir şeyin varsa, söyle.

Se você tem algo a dizer, diga.

Tom bunun hakkında ne söyleyecek?

O que o Tom vai dizer sobre isso?

Tom'a söyleyecek bir şeyim yok.

- Não tenho nada a dizer ao Tom.
- Não tenho nada a dizer para o Tom.

Söyleyecek başka bir şeyim yok.

- Não tenho mais nada a dizer.
- Não tenho mais nada a adicionar.

Söyleyecek sadece bir şeyim var.

Só tenho uma coisa a dizer.

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Não tenho nada a lhe dizer.

Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.

Eu não tive a coragem para lhe dizer a verdade.

Söyleyecek bir şey olmasını istiyorum.

- Eu quero que haja algo para cantar.
- Eu quero que tenha algo ali para cantar.

Tom'un söyleyecek çok şeyi yoktu.

O Tom não tinha muito o que falar.

Benim söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Eu não tenho nada a dizer.

Sana söyleyecek bir şeyim var.

- Nós temos algo para te contar.
- Nós temos uma coisa para te contar.
- Temos uma coisa para te contar.

Tom gerçekten Mary'ye söyleyecek mi?

O Tom vai realmente contar para a Mary?

Onlara kim olduğunu söyleyecek misin?

- Lhes dirás quem és tu?
- Dirá a eles quem é você?
- Dirás a elas quem és tu?
- Dirás a eles quem és tu?
- Dirá a elas quem é você?

Tom'a bizimle gidemeyeceğini kim söyleyecek?

- Quem vai dizer a Tom que ele não pode ir com a gente?
- Quem dirá a Tom que ele não pode ir conosco?
- Quem vai dizer a Tom que ele não pode ir conosco?

Sana söyleyecek çok şeyim var.

- Tenho muitas coisas para te dizer.
- Tenho muitas coisas para te contar.

Tom Mary için şarkı söyleyecek.

O Tom vai cantar para a Mary.

Tom'un söyleyecek bir şeyi vardı.

O Tom tinha algo a dizer.

Hemşire onu nasıl yapacağını sana söyleyecek.

A enfermeira te dirá como fazê-lo.

Bana onu neden sevdiğini söyleyecek misin?

Você pode me dizer por que você gosta dela?

Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

Você tem algo mais a dizer?

Gerçekten söyleyecek başka bir şey yok.

- Realmente não há mais nada para dizer.
- Realmente não há mais nada a se dizer.

Kimsenin söyleyecek başka bir şeyi yoktu.

Ninguém tinha mais nada a dizer.

Tom, sana söyleyecek bir şeyim var.

- Eu tenho algo a lhe dizer, Tom.
- Tom, tenho algo a dizer para você.

O, söyleyecek münasip bir şey değil.

Isto não se diz.

Bana söyleyecek bir şeyin var mı?

Você tem algo a me contar?

- Kızın bana söyleyecek.
- Kızın bana anlatacak.

A sua filha me dirá.

Söyleyecek bir şeyin varsa, sadece söyle.

Se você tem algo a dizer, diga.

Söyleyecek komik bir şey düşünmem gerek.

Eu preciso pensar em algo divertido a dizer.

Şimdi söyleyecek özel bir şeyim yok.

Não tenho nada em particular a dizer agora.

- Söyleyecek bir şeyin yoksa, bir şey söyleme.
- Söyleyecek hiçbir şeyin yoksa, hiçbir şey söyleme.

Se não tem nada a dizer, não diga nada.

Bu arada sana söyleyecek bir şeyim var.

A propósito, eu tenho algo a lhe dizer.

O başka bir söz söyleyecek kadar yaşamadı.

Ele morreu antes de dizer uma palavra mais.

Sana söyleyecek çok önemli bir şeyim var.

- Eu tenho algo muito importante para lhe dizer.
- Eu tenho algo muito importante para dizer a você.

Herhangi birinin söyleyecek bir şeyi var mı?

Alguém tem algo a dizer?

İnsanlar söyleyecek bir şeyleri olmamasına rağmen konuşurlar.

As pessoas falam, mesmo sem ter nada que dizer.

Onun herhangi bir şey söyleyecek gücü yok.

Ele não tem força para dizer algo.

Söyleyecek herhangi başka bir şeyin var mı?

Você tem mais alguma coisa a dizer?

Bana başka söyleyecek bir şeyiniz var mı?

Você tem mais alguma coisa para me dizer?

O konuda söyleyecek herhangi bir şeyim yok.

Eu não tenho nada a acrescentar sobre esse assunto.

Tom'un bu konuda söyleyecek bir şey yoktu.

Tom não tinha nada a dizer sobre esse assunto.

Tom sana yalan söyleyecek kişi türü değil.

Tom não é o tipo de pessoa que mentiria para você.

Benim o sorunla ilgili söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Não tenho nada a dizer a respeito deste problema.

Söyleyecek bir şeyi yoktu, bu yüzden o gitti.

Ele não tinha nada a dizer, então foi embora.

Bu konuda söyleyecek bir şeyin yok, değil mi?

Você não tem nada a dizer?

Tom'un Mary'ye köpeğine ne olduğunu söyleyecek yüzü yoktu.

Tom não teve coragem de dizer a Mary o que acontecera com seu cachorro.

Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.

Não se deve ter vergonha de ficar calado quando não se tem nada que dizer.

Sana söyleyecek bir şeyim var, bilmediğimi söylediğimde yalan söyledim.

Preciso te dizer uma coisa: menti para você ao dizer que não sabia.

O nadiren şarkı söyler fakat sanırım bu gece söyleyecek.

Ela raramente canta, mas eu acho que vai cantar esta noite.

Söyleyecek bir şeyin varsa hemen söyle ya da sesini kes.

Se tens algo a dizer, diz agora ou cala-te.

- Tom başka bir şey söyleyemedi.
- Tom, söyleyecek başka söz bulamadı.

- Tom não podia dizer mais nada.
- Tom não conseguia dizer mais nada.

- Söyleyecek başka ne var?
- Söylenebilecek daha başka bişey var mı?

- O que mais há para dizer?
- Que mais se pode dizer?

Benden nefret edenlere söyleyecek tek bir şeyim var: Sizin probleminiz.

- Só tenho uma coisa a dizer a aqueles que me odeiam: O problema é seu.
- Só tenho uma coisa a dizer àqueles que me odeiam: O problema é seu.

Çok sayıda öğrenci konuştuğu için, profesörün söyleyecek neyi olduğunu anlamak zordu.

Com tantos alunos batendo papo, foi difícil escutar o que o professor tinha para falar.

- Kelimeler konusunda ne yapacağımı bilmiyorum.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.

Não tenho palavras.

- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyleyecek söz bulamıyorum.
- Nutkum tutuldu.
- Diyecek bir şey bulamıyorum.

Não tenho palavras.

Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.

Não há razão para você me dizer "Oi, como vai?" se você não tiver nada além disso a dizer.

Tom'un söyleyecek önemli bir şeyi vardı ama Mary onun sözünü kesmeye devam etti.

Tom tinha algo importante a dizer, mas Mary o ficava interrompendo.

- Sen bana beni sevdiğini söylediğinde ben küçük dilimi yuttum.
- Sen bana beni sevdiğini söylediğinde dilim tutuldu.
- Sen bana beni sevdiğini söylediğinde söyleyecek söz bulamadım.

Eu fico sem jeito quando você diz que me ama.