Translation of "Risk" in Portuguese

0.013 sec.

Examples of using "Risk" in a sentence and their portuguese translations:

risk düşer.

então o risco cai.

Risk küçük.

O risco é pequeno.

Risk almaktan çekinmiyorduk.

Não nos importávamos de correr riscos.

Risk çok büyük.

Há muita coisa em jogo.

Risk almaya değmez.

- Não vale o risco.
- Isso não vale o risco.

Gereksiz risk alma.

Não corra riscos desnecessários.

Bu bir risk.

É um risco.

Bir risk var.

Há um risco.

Hiçbir risk yok.

Não há risco.

Risk almaktan hoşlanmam.

Não gosto de correr riscos.

Tom risk alıyordu.

O Tom estava assumindo um risco.

...risk o kadar artıyor.

... maior é o risco.

Kumarbazlar risk almayı severler.

Jogadores se divertem assumindo riscos.

Tom risk almak istemiyor.

Tom não quer correr riscos.

Risk altında olan nedir?

O que está em jogo?

Risk almazsanız bir şey kazanamazsınız.

Quem não arrisca, não petisca.

O büyük bir risk aldı.

Ele correu um grande risco.

Herhangi bir risk yok mu?

Não há nenhum risco?

Herhangi bir risk var mı?

Há algum risco?

İnsanların benimseyebileceği bazı risk azaltma uygulamaları olabilir,

E existem algumas práticas de redução de risco para as pessoas adotarem,

Tom, herhangi bir risk almayı istemediğini söyledi.

Tom diz que não está disposto a correr nenhum risco.

Bu, Tom'un almak zorunda olduğu bir risk.

Esse é um risco que o Tom teve que correr.

Risk almazsanız bir şey kazanamazsınız. Cesur olmanız gerek.

Quem não arrisca, não petisca. Temos de ser ousados.

Eğer bir arkadaşınızla yakın mesafeden konuşuyorsunuz risk yükselir.

Se você falar de perto com um amigo, o risco aumenta.

Her birimizin nasıl davrandığına göre risk azalıp çoğalabilir.

O risco aumenta ou diminui de acordo com o nosso comportamento.

Yaşlı veya risk altındaki komşuların bakımına nasıl yaklaşmalıyız,

Como devemos cuidar de nossos idosos ou vizinhos em risco,

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

Precisamos de ajuda. Não valia a pena correr aquele risco.

Sanırım burası için yeterli halatım var ama bu bir risk.

Acho que tenho corda que chegue,  mas é um risco.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

É um enorme risco ter toda uma população num só local.

- Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
- Bunu yapmak için riskler almak zorundasın.

Para fazer isso, você tem que correr riscos.